İyi başlamadık

Aykan SEVER yazdı —

  • Maalesef 2021’e pek iyi başlayamadık. Daha doğrusu bizim zihnimizde olan zaman çizgisi, umudu; postmodern karakterli yeniden paylaşım savaşının dinamikleri dahilinde yok. Savaş kendini derinleştirerek sürdürüyor.

 

Afrika savaşın muhtemelen bu yıl çok daha kapsamlı boyutlar kazanacağı bir yer olacak. Bu bölgede DAİŞ ve El Kaide bağlantılı gruplar savaşın temel dinamikleri arasında yer alıyor. Nijerya’daki saldırıların, öğrenci kaçırmaların hemen arkasından, geçtiğimiz hafta Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Nijer, Mali ve Somali’de bu grupların yaptığı saldırılarda çoğunluğu sivil olmak üzere yaklaşık 200 kişi katledildi. Orta Afrika Cumhuriyeti’nde ise Rusya ve Ruanda’nın da müdahil olduğu “iç savaş” genişliyor. El Kaide ve DAİŞ bağlantılı grupların hiç kuşkusuz ülkeden ülkeye değişen kendilerine has gündemleri var. Örneğin Somali’de işgalci diye niteledikleri Türkiye’ye ait bir şirkete saldırmalarında olduğu gibi. Fakat bu grupların savaşın asıl olarak odaklandığı Ortadoğu’yu da politik olarak gözeterek faaliyetlerini sürdürdükleri söylenebilir. Aynı zamanda bu paramiliter yapıların ülkeler arası resmi sınırları değil, hareket alanı olarak Müslüman toplulukların yerleşimini esas aldıkları gözlemleniyor. Uluslararası sermayenin yüzyıllardır devam eden Afrika’ya dönük devam eden sömürgeci aşağılayıcı bakış açısı hesaba katılırsa taban bulmakta zorlandıkları düşünülemez.

DAİŞ saldırılarında Afganistan ve Pakistan’da da artış var. Buralardaki saldırılarda ağırlıkla sünni olmayan sivillerin hedef olduğu görülüyor. Aynı zamanda son dönem bölgede Keşmir anlaşmazlığı üzerinden Pakistan-Hindistan arasında yer yer çatışmalar yaşanıyor. Keşmir bölgesinde Hindistan ordusu bölge halkına karşı operasyonlarını artırdı. Ayrıca Hindistan içinde de Müslümanların huzursuzluğu artıyor. Müslümanların Hindularla yaptıkları evlilikleri engellemek için ayrımcı yasal düzenlemeler Hindistan’da gündemde. Elbette buna demokratik tepkiler de var. Fakat sağcı Modi yönetiminin ülkeyi çatışmalara müsait hale getirdiği gözlemleniyor.

Savaşın ana odağı Ortadoğu’ya gelince şu anda Yemen, Suriye ve Irak’ta yoğunlaşan çatışma ve saldırıların ana eksenini şekillendiren ABD-İsrail ve bölgesel müttefiklerine karşı İran ve ittifaklarının gerilimi tırmanışta. İran Biden’ın ABD  başkanlık koltuğuna oturmasını adeta iple çeker görünümde. İsrail ise ABD’nin yeniden İran’la nükleer anlaşmaya dönmesini istemiyor. Bu yüzden giderayak Trump’ın böyle bir olasılığı gündemden kaldırması için elinden geleni arkasına koymayacak. Trump’sa içeride ve dışarıda postu pahalıya satmaya çalışıyor görünümde. Bu anlamda başkanlık koltuğunu kaybetmesinin acısını pekala dışarıda geleceğe dönük intikam saldırısıyla telafi edeceğini düşünüyor olabilir. Rakipleri de ona göre oynuyor. Trump’ın çok daha önce Georgia eyaletinde üst düzey seçim yetkilisini sonuçları değiştirmek için zorlamasını Georgia’da senatör seçimleri yapılmasından iki gün önce yayımlayabiliyor.

İran Trump’a “tuzağa düşme” çağrısı yapsa da gerginliği körüklemek için boş durmuyor. Pazartesi günü bir yeraltı nükleer tesisinde yüzde 20 oranında uranyum zenginleştirme işlemine başladı. Ayrıca Güney Kore bandıralı bir petrol tankerine Hürmüz Boğazı'nda “petrol kirliliği”ni gerekçe göstererek el koydu. G. Kore tankerine el konulmasının arkasında İran’ın G. Kore’de bulunan varlıklarıyla ilgili bir pazarlık meselesi olduğu varsayılıyor. Her hâlükârda İran’ın da gerilimi tırmandırmaktan imtina etmediği görülüyor. B hafta başı açıklanan Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır’ın Katar’la arayı düzeltmesi de maalesef dostluğa değil savaşa dair. Trump gitmeden müttefiklerine çeki düzen veriyor. TC’nin bu gelişmeler içindeki pozisyonu ise şimdilik belirsiz.

İklim krizi, Korona salgını gibi insanlığı ve doğayı yakından tehdit eden sorunları el birliği ile çözmek yerine, sermayenin aklı 2021’de de savaştan ötesine çalışmıyor…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.