Marksist düşüncenin özü Apocu düşüncede mündemiçtir

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Apocu düşünce “somut marksizmin” kimi teorilerini eleştirmiş, bu eleştirisinde “soyut marksizmin” sentezinden, kimi yeni vurgular yapsa da vazgeçmemiştir.

Öğretiler, genellikle o öğretiyi ilk defa sistemli olarak formüle eden kişinin ismiyle anılır. Konumuzla ilgili olan öğretiler, bu nedenle Marksizm, Leninizm. Troçkizm, Maoizm v.s. diye bilinir.

Gerçekte Marks’ın öğretisi onun tarafından sistemleştirilen düşünce olarak, bu öğretinin taraftarları tarafından yapılan katkılarla sürekli yenilenmiştir.

Bu açıdan, ilk gençlik yıllarında ve olgunluk çağının başlangıcında Marksist-Leninist düşünceyi benimsemiş olan Başkan Öcalan da, Marksist teorilerin kimi yanlarını eleştiriyor olsa da, aynı zamanda kendi kişisel Marksist düşüncesini eleştirerek kendi Marksist düşüncelerine katkıda bulunduğu için, ben Apocu düşünceyi Marksist düşüncenin farklı bir yorumu olarak ele alıyorum.

Buna karşılık şu sıralarda Kürt Özgürlük Hareketi’nin entellektüelleri arasında Marksist düşünceyi eskimiş ve reddedilmesi gereken bir düşünce olarak görme eğilimi belli belirsiz uç vermeye başlamıştır. Bazıları Marks’ın ilk komünal toplumu “ilkel” kavramıyla sıfatlandırmasını bile, Marksizmi komünü ilkel diyerek aşağılayan bir düşünce sanacak kadar ileri gitmişlerdir. Bu tuhaf dilbilimsel hatanın sebebi Türkçe dilinde “ilkel” kelimesinin şu sıralarda sadece olumsuz anlamda kullanılmasıdır. Oysa Türkçeye “ilkel” olarak çevrilen “primitif” kelimesinin anlamı “ilk olan”dır. İlkel kelimesi de kolayca görüleceği gibi “ilk” kelimesinden türetilmiştir ve “ilk olan” anlamına gelmektedir.

Marksizmin bu ve benzer tarzda eleştirisi Başkan Apo’nun eleştirel yaklaşımına uymaz. Karl Marks “ilkel komünal toplum” sözleriyle “komünü” değersizleştirmemiş, onu insanın toplumsal hayatta sosyalleşmesinde ilk toplum biçimi olarak göstermiştir. Zaten Marks-Engels kendilerini ve taraftarlarını “komünist”, yani “komüncü” olarak isimlendirmişlerdir.

Bir düşünce akımı olarak Marksizm ya da onun devamcılarının düşünceleri tarihseldir. Tarihsel kelimesi de Türkçede giderek “tarihi bakımdan çok önemli şey” olarak kullanılmaktadır. Gerçekte ise bir düşünce akımının tarihsel olması, o akıma ait düşüncelerin belli bir tarihsel dönem içinde geçerli olduğunu ifade eder. Bu yalnız Marksist düşünce için değil, bütün bilimler, politik doktrinler için de geçerlidir. Zaten böyle olmasaydı, bir düşünce akımı bütün tarihsel dönemler için geçerli olsaydı, o akımın geliştirilmesinden, katkılarla devam ettirilmesinden söz bile edilemezdi. Tarihte böyle her somut tarihsel dönemde değişmeyen tek bir düşünce sistemi yoktur, olamaz.

Konuyu bilimsel olarak detaylandırmak benim bilgi düzeyimi aşar. Ben bu yazıda sadece Marksist düşüncenin diğer bütün felsefi, sosyolojik ve politik akımlardan farklı olarak, onu komünizm idealinin gerçekleşmesine kadar kalıcı kılan “özü” üzerinde duracağım ve bu “özün” Apocu düşünce sisteminde de varolduğunu iddia edeceğim.

Marks’ın düşüncesini “somut Marksizm” ve “soyut Marksizm” olarak ele almayı öneriyorum. Somut Marksist düşünce şu anda kendine Marksist diyen bütün teorisyenlerin, filozofların, ekonomistlerin, sosyologların, psikologların eserlerinin toplamıdır. Aynı zamanda Marksist düşüncenin yön verdiği, ya da rehberlik ya da ideolojik öncülük ettiği şu ana kadarki sosyal-politik mücadeleler pratiğinin genellemesidir. Marks’ın yaşadığı günden ölümüne kadar somut Marksist düşünce Marks ve Engels’in o tarihsel koşullarda yazdıkları ve sosyal pratikte denedikleri düşüncedir.

Lenin bilindiği gibi Marksizmin “üç kaynağından” söz eder. Birincisi Alman felsefesidir (Hegel diyalektiği ve Feuerbach materyalizmi v.s.), ikincisi İngiliz ekonomi-politiğidir (Adam Simith, Ricardo v.s.), üçüncüsü Fransız sosyalizmidir (1848-1871 devrimleri)… Bu kaynakların hiç birinde Marksist düşünceden eser yoktur. Diyalektik yöntemi kullanan Hegel ne materyalisttir ne de komünizm idealini savunur. Nice materyalistin diyalektikle ve komünizmle ilgisi yoktur. Nice komünist vardır ki, bunlar bilimsel komünizmden uzak ütopiklerdir. Sadece Marks bu üç teorik sütunun sentezini gerçekleştirmiştir. Bu sentezi Marks dışında gerçekleştiren tek bir düşünce sistemini tarih yazmamıştır.

İşte bu sentez “soyut marksizmdir.” Lenin’in eserlerinde bu sentez temelinde Marks’ta olmayan örneğin “emperyalizm” teorisi vardır. Şu anda Başkan Apo’nun düşüncesinde de “diyalektik yöntem, materyalist bilimsel düşünce ve komünizm ideali” sentezleşmiştir ve bunlara Marks’ın ufkunda olmayan bir çok konuda yeni teoriler eklenmiştir. (Üretici güçlerdeki gelişmenin şu tarihi anda yıkıcılığı, endüstriyalizme itiraz; cinsiyet ve kadın özgürlükçü toplum ve merkeziyetçiliğe karşı Konfederal Komünal adem-i merkeziyetçi politik-sosyal sistem v.s.)

Apocu düşünceye “Marksizm-Apoizm” demeyi elbette önermiyorum. Ne Marks kendisine “Marksist” demiştir, ne de Lenin “Marksizm-Leninizmden” tek satırla söz etmiştir. Ama tekraren söylersem; Apocu düşünce “somut marksizmin” kimi teorilerini eleştirmiş, bu eleştirisinde “soyut marksizmin” sentezinden, kimi yeni vurgular yapsa da vazgeçmemiştir. Bir düşünce sisteminde eğer soyut marksizmin üç teorik bileşeni olarak diyalektik yöntem, materyalist bilimsel düşünce ve komünizm ideali içerilmişse, bana göre bu düşünce sistemi nitelikçe yenilenmiş fakat henüz tümüyle tamamlanmamış olan Marksizmin somut bir yorumudur.

“Tamamlanma” ne demektir?

Devrimci pratikte doğrulanma demektir. Ortadoğu’da Konfederal komünalist devrim zafere ulaştığı zaman Apocu düşünce doğrulanmış olacaktır. Rojava devriminde doğrulanmaktadır. Doğrulanacağına dair en önemli işaret Apocu düşüncenin artık kitlelere mal olarak maddi bir güce dönüşmüş olmasıdır.

Marksizm, 19’uncu yüzyılın ikinci yarısından 20’inci yüzyılın sonuna kadar uzanan tarih diliminde, 1848 devrimleriyle, Paris komünüyle, Ekim Devrimiyle, Çin devrimiyle, Küba devrimiyle, Vietnam devrimiyle, bu devrimlerden ilham alan ulusal kurutuş savaşlarının zaferleriyle doğrulanmış, sosyalist dünya sisteminin dağılmasıyla bazı somut teorileri ve öngörüleri “somut ömrünü” tamamlamıştır. Şimdi “soyut Marksizmden” çağın somut Marksizmine geçiş sürecindeyiz. Apocu düşünce bu süreçte ya doğrulanacak ya da doğrulanmayan teorileri ve öngörüleri yerine, Apocu somut düşünce kendini bir kere daha soyut Marksizmin özü temelinde yenileyecektir.

Akademisyenler ve teorisyenler için hafif bir yazı olarak değerlendirilecek olsa da bu yazıyı, Apocu düşünceyi marksist düşüncenin karşısına koyma eğilimine karşı, bu eğilimde olanların konuyu yeniden düşünmelerini önermek için yazdım.

Son söz olarak diyeceğim şu: Enternasyonalist Marksist-Leninistler Apo’yu devrimci sürecin önderi ve PKK’yi de sıradan bir müttefik olarak değil, kardeş parti olarak görmektedirler. Bu ilişki desteklenmelidir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.