Mayıs gülleri

Dilzar DÎLOK yazdı —

Kürdistan özgürlük mücadelesi deyince somutta yarım yüzyıllık bir mücadele kesiti anlaşılır. Ancak özünde anlaşılması gereken, tarihsel toplumun tüm demokratik komünal değerlerinin toplamıdır. Bu, Kürdistan özgürlük mücadelesinin, kendini büyük insanlık tarihine dayandırmasından kaynaklanır. Ve dayandığı bu tarihten aldığı güçle içinde bulunduğu çağı değerlendirerek özgür yaşam tanımı yapar ve bu tanımın gerçekleşmesinin koşullarını yaratmayı esas alan kolektif bir özgürlük iradesini ortaya çıkarır.

Biliniyor, 27 Kasım 1978 yılında kuruluş kongresi ile PKK ilan edildi. Ancak bu ilanın öncesi birikim var ve PKK bu birikim üzerinden inşa olur. PKK, 1972’den 1978 yılına kadar yürütülen büyük özgürlük çıkışına, demokratik ulus mayasına dayanır. Aynı zamanda, hiçbir koşul ve imkan yokken 72 faşist darbesine karşı verdiği direnişteki iddiaya dayanır. Önder Apo’nun özgür toplumsallık ve sosyalizm bilinci, içinde bulunduğu çağ koşullarını derinden analiz etmeye ve özgür insan olmayı engelleyen herşeye karşı bir mücadele kararlılığına götürür. Şüphesiz bu ilkokulda devletle tanıştığı dönemde köklerini bulur. Gelişip şekillenmesi sosyalizmle ve sosyalist önderleri tanımasıyla gerçekleşir.

Kürdistan koşullarında devrim, dünya devrim mücadelelerinin yoğun etkisini yaşayan Türkiye ve Kürdistan gençliğinin içinde bulunduğu arayış ve mücadele kararlılığı demektir. Aynı şekilde toplumsal özün henüz kapitalizmin derinleşmiş haliyle kirlenmediği bir çağda özgür toplumu yaratma iddiasıdır. Bu kararın verilmesinde Türkiye devrimci önderlerinin yiğit devrimsel tutumlarının büyük etkisi vardır. Bu etki Önder Apo’yu Türkiyeli devrimci gençleri yakından tanımaya ve birlikte demokratik ulusal özgürlük mücadelesi yürütme kararına götürmüştür.

Ölümsüz şehidimiz Haki Karer’in Kürdistan devrimi için verdiği büyük emekler, düşünce gücü, önder konumu, zerre tereddüte düşmeden yola çıkışı, Kürdistan’a gelerek ilk adımları atmanın öncülüğünü yapması, eşsizdir. Şüphesiz dünya devrimlerinde bu gibi örnekler vardır. Ancak enternasyonal devrimciliği anlatmak istiyorsak, Che’den söz ettiğimizden çok daha fazla Haki Karer’den söz etmeliyiz. Zira Haki Karer yoldaş hiç görmediği bir ülkenin, dilini hiç bilmediği insanların devrimini yapmaya o halkın bağrına yürümüştür devrim için. Haki Karer’in yürüttüğü devrimci mücadelenin izleri büyüktür. Bir kez görüp konuştuğu insanların o yaşarken çocuklarına Haki ismini vermesinden, Haki Karer’in Kürtlerin gönlünde nasıl bir yer tuttuğunu gösterir. Önder devrimci duruşu onu faşist Türk devletinin saldırılarının ve işbirlikçi-ajan kesimlerin hedefi haline getirir. Haki Karer’in 18 Mayıs 1977’deki şahadeti, Kürdistanlı devrimciler açısından tarihsel mücadele kararları almanın bir vesilesi olmuştur.

PKK şehitler partisidir, şehitlerin PKK’li olma vasıflarına ulaştığı bir özgürlük dinamiğidir. Bu, ölüm ya da mistisizmle ulaşılan bir tamamlanışla alakalı değildir. Şüphesiz özgür yaşam uğruna gerçekleşen ölüm karşısında saygı ve minnettarlık vardır. Ancak esas olan PKK’de kolektif ve somut bir anlamın şehitlerle inşa edilmesidir. PKK’de, yaşarken toplum içinde büyük değer kazanan, üzerine yemin edilen, halkın her şekilde bağrına bastığı binlerce komutan, savaşçı vardır. PKK fedai militan gerçekliği salt ölümle şartlandırılan bir hayıflanışın telafisi gibi ele alınmayacak kadar büyüktür. Şüphesiz biyolojik olarak ölüm vardır. Ancak şehit gerçeği, kişinin o vasfa ulaştıktan sonra da etkinliğinin sürmesi, kendi toplumunu, insanını, ülkesini, toprağını, o toprakta yaşayanları etkilemesi anlamında bir anlam sürekliliğidir.

Bugün kapitalizm, insan duyarlılıklarını sıfırlıyor, yanıbaşında gerçekleşen binlerin ölümü, açlığı, mutsuzluğu, acısı karşısında etkilenmeyen topluluklar yaratıyor. Bunun karşısında aynı çağda, bir insanın yaşarken olduğu kadar, hatta daha fazla öldükten sonra da başkalarını etkilemesi şüphesiz basit değildir. Başlıbaşına sosyolojik bir devrimdir. Bunu toplumsal mücadeleler başta olmak üzere birçok önderliksel hareketler için de söyleyebiliriz. Ancak PKK’de yaşanan bu toplumsal önderliğin salt seçilmiş bazı kişilerde olmaması, elit olmaması, tekil olmamasıdır. Bundan dolayı PKK’de “şehitler gerçeği önderlik gerçeğidir” deriz. Bugün şehitler ordusundan söz ediyoruz. Her bir militanın bir toplumsal örnek kişi olarak kendi toplumunda, arkadaş çevresinde, halkının gönlünde yaşadığı ölümsüzleşen kolektif değerlerden söz ediyoruz.

Şehit Agit İpek canlı bir örnektir. Bir ailesi ve arkadaşları tanıyordu onu. Şehidin, bedensel ölümünden sonra etkinlik sürdürücülüğüne, toplumun nabzını belirlemesine ve düşman bilincini yaratmasına çarpıcı bir örnektir. Agit İpek paramparça edilmiş bedeniyle, bedeninden geriye kalan parçalarla düşmanı korkuttu, düşmanın çirkin yüzünü açığa çıkarttı. Annenin muhteşem duruşu ve bu saldırıyı karşılayan gücüyle birlikte bugün tüm Kürdistan’ın duygularında, günlük hayatında bir anlam yarattı. Onun kimliği, direnişi, bedenine yapılanlar ve annesinin tavrıyla tamamlanan durum, düşmanın ve direnen özgür kürtlük değerlerinin, ikisinin birden tanımını yapıyor.

Celal Kaya (Doğan Serhat), 10 Mayıs 2019 tarihinde, Haydar Gül (Baran Munzur), Nevaf Kortak (Botan Agır),          Vedat Çeken (Canfeda Cesur) ve Hıdır Gök (Rohat Piro) ile birlikte Dersim’de şehitler kervanına katıldılar.

Mayıs ayı şehitler ayıdır

Şehit gerçeği, öylesine soyut manevi değerler şeklinde ele alınacak bir hakikat değildir. Mayıs ayı şehitler ayıdır. Mayıs ayı, belki de adına en fazla şarkı yapılan aylardan biridir. Bizde Newroz ayı olan mart kadar, belki de daha fazla adına şarkı yapılması, yeniden dirilişin gerçekleşmesinin sağlayıcıları olan şehitlerimizden kaynağını alır. Adına yazı yazılan, söz söylenen herşey anlamlı olmayabilir. Ya da bir dönem sonra anlamını yitirebilir. Ancak adına şarkı yapılan şeyler anlamını yitirmezler. Hele adına yapılan şarkıları toplum salt kulaklarıyla değil yüreğiyle dinlemişse, yaşamın her hangi bir anında o şarkıların dizelerini hatırlayıp mırıldanmışsa, coştuğunda bir marşın dizelerini hatırlayıp sesini yükseltmişse, hüzünlendiğinde bir ağıt gibi o ezgiyi anımsamışsa, işte adına şarkı yapılan şey, büyük anlam taşıyor demektir. Mayıs ayı da öyledir. Tüm günler, tüm aylar özgürlük mücadelesinde şehit verilen zaman aralıklarıdır ancak bazı dönemlerde yaşananların tüm zamanlara rengini vermesi kaçınılmazdır. Her gün direnirsiniz, her gün şehit verirsiniz, ama öyle günler olur ki verdiğiniz şehidin anısını kendisiyle sınırlı bir hatıra niyetine alıp bir kenara bırakamazsınız. O benliğinize, tüm yaşamınıza, varlığına, attığınız her adıma yerleşir, sizinle hep var olur, sizinle yürür, sizinle koşar, sizinle gülüp ağlar. Şehit böyle bir gerçekliktir. PKK’nin Mayıs ayını şehitler ayı olarak tanımlaması da bundan kaynaklıdır. Mayıs ayına verilen bu anlamın gereği, bu ayı direnişi büyütmenin, kararlılığı derinleştirmenin ve zaferi kesinleştirmenin ayına dönüştürmek, yine şehitlerimizi yaşayan değerler olarak görmek ve onların yarım bıraktığını tamamlamayı utku haline getirmektir.

PKK direniş geleneği, 20. yüzyılı büyük direnişle, gerilla ordulaşmasıyla, tüm Kürdistan’da yarattığı muhteşem halk örgütlenmesiyle büyüyerek tamamlamıştır. Yeni çağa giriş de yeni çağın karakterine, direniş öğelerine ve direnişin yarattığı değerleri yeni bir mücadele biçimiyle zafere taşımaya yönelme kararlılığıyla olmuştur. Önder Apo’nun 90’lardan beri üzerinde yoğunlaştığı paradigma değişimi tamamlanmış, demokratik ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigma ile 21. yüzyıla giriş yapılmıştır. Binlerce PKK militanı, “Bağımsız Birleşik Kürdistan” inşası için katılmış, savaşmış, propaganda yapmış, toplumsal örgütlenme çalışması yürütmüş ve paradigma değişimi sonrasında da başta kendini yeni paradigma temelinde eğiterek çağa hazırlamış ve şehit düşmüştür. Kürtlerin karşısında, Kürt’e hiçbir yaşam hakkı tanımayan bir faşizm var. Bu düşman yeni paradigmanın büyük inşa gücü karşısında kiminde vahşeti arttırarak, kiminde kirli oyunlara, tasfiye planlarına başvurarak kendi varlığını sürdürmeye çalışmıştır. Herşeye rağmen PKK’nin gösterdiği büyük direniş kararlılıkla sürmüş ve mayıs ayı şehitler ayı olma anlamını büyüterek derinleştirmiştir. Özcesi, savaş ve iktidar çizgisinin yerine demokratik mücadele çizgisi konulmasına rağmen kürt varlığının inkarı ve yok edilmeye çalışılması karşısında Kürtler yeniden devrimci halk savaşına geçtiler ve bu dönemin şehitleri de direniş tarihindeki yerini aldı.

Erdal, Andok, Eriş, Doğan…

Bu dönem için bazı fedai şehit arkadaşları örnek verebiliriz. Erdal-Güven Akkuş arkadaş Ankara’da genelkurmay konvoyuna yönelik eylem gerçekleştirerek şehit düştü. 25 Mayıs 2012’de Andok ve Eriş yoldaşlar Kayseri’de fedai eylem gerçekleştirdiler. Mayıs ayı, Dersim gerilla komutanı olan Doğan Serhat yoldaşın şehit düştüğü aydır. Doğan yoldaş bir dönem YCK gençlik yapılanmasında çalışma yürüttükten sonra PKK saflarına katıldı. Mücadelesi boyunca fedakarlıkta, yoldaşlıkta, Önderlik paradigmasını anlama ve uygulamada hep en önde olan, mütevazi, disiplinli, özgür yaşamı somutlaştıran duruşuyla tüm arkadaşlarının gönlünde yer eden bir gerilla komutanıdır, bir yol arkadaşıdır. Önderlik paradigmasının her bir boyutunu alıp tek tek öğrenmiş, ona göre katılmış değildir. Onun devrimci kararlılığı ve duruşu paradigmanın bütününün birleşerek, bir anlamda yoğrularak onun karakterinde eriyip onunla bütünleşmesine denktir. İnsan iradesine, varlığına olan inancı, kadın özgürlüğüne ve kadın iradesine olan inancı, doğa sevgisi ve bilinciyle bütünleşmiştir. Dersim dağlarında yıllarca gerillacılık yaparak o dağlarla, ırmaklarla bütünleşmesinin de başka izahı olamaz. Doğan yoldaş, Karadeniz dağlarında Celal arkadaşın komutasında gerillalık yaptı, Celal arkadaşın şahadetinden sonra kendisi karadeniz komutanlığını üstlendi, büyük eylemlerin komutanı ve savaşçısı oldu. Doğan yoldaş, 9 Mayıs 2019’da Dersim’de girdiği bir çatışmada şehit düşerek mayıs şehitleri kutsal kitabına bir sayfa olarak eklendi. Bu anlamıyla baktığımızda şehitlerimiz, mayıs ayı şehitler ayı olma tanımını, fedai eylemlerle birlikte fedaileşme ayı olarak derinleştirdi, büyüttü.

Tüm bunlarla birlikte, bu yüzyıla adını yazdıran direniş önderlerinin bize söylediği şey şudur: 21. yüzyıl özgürlük mücadelesinin en derinleştiği, en fazla somutlaştığı ve en fazla devrimci emeğin verildiği bir yüzyıl olduğu müddetçe, özgürlük kazanacaktır. Mayıs ayının süreklileşen ve yenilenen anlamı, direniş ve özgürlüktür.

Çok farklı, zıt ya da ayrı gibi görünse de, Mayıs ayına anlamını veren şehitlerimiz de nihayetinde bu çağın bir gerçekliğidir. Çağı yalnız kapitalist moderniteye mal edemeyiz. Bu çağın, kapitalist modernite kadar demokratik modernite çağı olduğunu Önder Apo ortaya koymuştur. Demokratik modernite dediğimiz değerlerin içinde önemli bir bölüm olarak, bu değerlerin koruyucusu ve büyütücüsü olarak şehitlerimiz örnektir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.