- Ölümün o kadar sıradanlaştığı bir zaman diliminde kimsenin ölenler milyonlar olsa da aldırmaması maalesef bugünün normali. Paylaşım savaşı devam ettiği sürece belki farklı coğrafyalarda ama dünyanın bütününde kapitalist-emperyalist saldırganlık öyle ya da böyle insanların, doğanın kanını akıtmaya devam edecek.
- Türkiye’deki diktatörlüğün çanak yalayacılarının belki bu savaş ticaretinde payı devede kulak ama bakın onlar bile Afrika’ya 2020'de 82,9 milyon dolarlık silah satarken, 2021’de bunu beş kattan daha fazla artırarak 460,6 milyona çıkarmışlar.
ABD Genelkurmay Başkanı M. Milley geçen hafta Ukrayna savaşında tahminen her iki taraftan ölen-yaralanan asker sayısının toplamda 200 bin civarı olduğunu ve 40 bin sivilin de hayatını kaybettiğini açıkladı.
Duyduk mu? Duydunuz mu?
Ölümün o kadar sıradanlaştığı bir zaman diliminde kimsenin ölenler milyonlar olsa da aldırmaması maalesef bugünün normali. Paylaşım savaşı devam ettiği sürece belki farklı coğrafyalarda ama dünyanın bütününde kapitalist-emperyalist saldırganlık öyle ya da böyle insanların, doğanın kanını akıtmaya devam edecek. Bu yüzden BARIŞ ve YENİ BİR DÜNYA YARATMAK İÇİN MÜCADELE etmek yerine çeşitli ünvanların arkasına saklanıp savaş taraftarlığı yapan NATOcu ya da Putinci şaklabanlar dökülen kandan ve dökülecek olandan sorumludur.
Bugün bile bir insanın dahi ölmesini önlemek önemli. Fakat dünyanın mühim bir kısmının artık iliklerine kadar işlemiş olan neo-liberal körleşme, bugün Avrupa'da yükselen enflasyon altında ezilmemek için ayağa kalkan milyonlara yaşadıkları durumun savaşla bağlantısını dahi kurmaya izin vermiyor. Savaş öncesi ve hemen sonrası savaşa hayır demek ve iktidardakilerin yakasına yapışmak için ayağa kalkmayan insanlar bugün bunun bedelini ödemek istemiyor. Halbuki bu savaş hiç olmayabilirdi. Müstafi Başbakan Boris Johnson örneğinde olduğu gibi aslında demokrasiyle ilgisi olmayan süreçler sonucunda (Sahi bugün R. Sunak hangi demokratik teamüller sonucu başbakan oldu, bilen var mı?) İngiltere'nin başbakanlık koltuğuna oturmuş, savaş organizatörü ve kışkırtıcısı rezil karakterlere katlanmak yerine o zaman isyan edebilirlerdi. Savaşa karşı çıkabilirlerdi. Kimse ölmeyebilirdi.
Mevcut kapitalizm ve onun mamülü post-modern karakterli yeniden paylaşım savaşı bugün doğayı, hepimizi zaman zaman hızlanan ama en nihayetinde ağır çekimde de olsa acılı bir ölüm sürecine mahkum etmeye çalışıyor. Sırf bugünün egemenlerinin daha çok kazanması için. Bugün silah ve petrol tüccarlarının keyfi gayet yerinde. Savaşın bırakın sonlanmasını yeni coğrafyalarda ateşlenmesi için uğraşıyorlar. Geçenlerde ABD Başkanı Biden olanlarda hiç kendi sorumluluğu yokmuşçasına çokça kâr eden petrol şirketlerine sesleniyor “Ben bir kapitalistim ama bu sizin yaptığınız da çok fazla.” diyor. Çin’e ve Rusya’ya karşı savaşmayı stratejik planında birinci sıraya koyan bir şahsın kendisinin ne yaptığını bilmediğini sanmam daha çok bizi keriz yerine koymaya çalışıyor gibi. Çünkü Pentagon’dan bile Ukrayna savaşında müzakerenin gündeme alınması istenirken Biden ve etrafındaki “siviller”in savaşta ısrar ve teşviki ister istemez böyle düşündürüyor.
Türkiye’deki diktatörlüğün çanak yalayacılarının belki bu savaş ticaretinde payı devede kulak ama bakın onlar bile Afrika’ya 2020'de 82,9 milyon dolarlık silah satarken, 2021’de bunu beş kattan daha fazla artırarak 460,6 milyona çıkarmışlar. Egemen güçler silahları elbette müzeye koymak için almıyor. Kimlerin kimleri katledeceğini henüz bilmiyoruz ama bunun maalesef çok da uzak olmadığı açık.
Velhasılı kelam egemenler diğer insanları köle olarak görmeye devam edecek. Başkalarına hükmetmek için yeni yalanlara, yeni silahlara ve silah tutan ellere ihtiyacı hep olacak. Tıpkı bugün İran’da olduğu gibi özgürlük isteyen insanlara kulaklarını tıkayıp, şiddetle bastırmaya çalışıp yaptığı yeni süpersonik füzelerle övünmeyi maharet bilecek. İfrat çukurunda yuvarlanmayı sürdürecek…
Bitirirken kısa bir hatırlatma, savaşa karşı olmakla kapitalist saldırganlığa karşı öz savunmayı yeni bir dünya yaratma arayışının önemli bir unsuru olarak görmek çelişen bir durum değil. Öz savunma ayakta kalma uğraşının bir parçası. Toplumu ve bizi değiştirirken aynı zamanda doğayla uyumu yakalamanın eylemine de dönüşebilir, dönüştürülebilir.
paylaş
Aykan SEVER yazıları
Savaşa rağmen umut ayakta
3 Mayıs
Yeni bir soykırım tehdidi
26 Nisan
Barbarlık
19 Nisan
Güney Kurdistan petrolleri krizi
5 Nisan
Rehine
29 Mart
Aldatma sanatı
22 Mart
ABD topyekûn savaşı zorluyor
13 Mart
BARIŞ'ı istemeyen kimler?
1 Mart
Savaşın diplomasisi
22 Şubat
Dünyada hâlâ insanlar var!
15 Şubat
Bir kıvılcım
8 Şubat
Popülizm mi, neo-faşizm mi?
25 Ocak
Faşizm hortluyor
18 Ocak
‘Yeni’nin açmazları
11 Ocak
Demokrasi yalanı…
7 Aralık
Savaşa rağmen…
30 Kasım
UMUD’u boğamayacaksınız!
23 Kasım