Savaş ve yaşayan ölüler
Aykan SEVER yazdı —
- Dünya son yıllarda eskisine göre daha “hızlı” dönüyor. İklim krizi, 3. Dünya Savaşı ve bunlarla bağlantılı politik gelişmelerin bu “hız”da bir hayli payı var. Bu durum aynı zamanda dünyanın genelinde insanlığı çürütüyor, geniş kitleler ekranların başında ancak gerçekte olanları görmemeyi, duymamayı tercih eden, savaşa karşı tepkisiz adeta yürüyen ölülere benzediler.
Dünya son yıllarda eskisine göre daha “hızlı” dönüyor. İklim krizi, 3. Dünya Savaşı ve bunlarla bağlantılı politik gelişmelerin bu “hız”da bir hayli payı var. Bu durum aynı zamanda dünyanın genelinde insanlığı çürütüyor, geniş kitleler ekranların başında ancak gerçekte olanları görmemeyi, duymamayı tercih eden, savaşa karşı tepkisiz adeta yürüyen ölülere benzediler.
İnsanların zihninde rutine dönüşen dolayısıyla görünmezleşen ancak son günlerde çatışmaların bir hayli tırmandığı Ukrayna cephesine kısaca bakalım. Rusya geçen hafta zamanı dolan Tahıl Anlaşması’nı yenilemedi. Bunda Kiev yönetiminin Kırım’daki köprüye saldırısının da bir payı olmakla birlikte Putin yönetimi açısından asıl mesele Ukrayna ürünleri deniz yoluyla bu anlaşma kapsamında satılırken, Rusya'nın buğday ve gübresi çok yönlü ambargoların kaldırılmaması nedeniyle "yeterince" satılamadı. Burada en azından TC bir süre ucuza bu malların alıcısı oldu. Ayrıca Rusya’da bazı Türk firmalarının un-buğday üzerinden yatırımları var. Anlaşmanın devam etmemesi halinde-alternatif ödeme yöntemleri bulamazlarsa, TC’ye ciddi para kazandıran Rusya'dan tahıl-un akışı durabilir. Geçen yıl Rusya ucuz petrol, gaz ve kömür satışlarıyla TC’nin bir numaralı ithalatçısına dönüşmüştü. Bu ilişkinin geleceği de belirsiz. ABD ile yeniden nikah kıysa da Türkiye’deki rejimin sınırsız pragmatiğinin eğilip bükülmeyeceği herhangi bir yön yok…
Bu sürecin paralelinde Ukrayna cephesinde karşılıklı saldırılar giderek tırmanıyor. ABD’nin Kiev yönetimine verdiği misket bombaları sahada kullanılmaya başlandı. Kiev tarafı yine bu hafta Moskova’ya dron saldırısı düzenledi. Buna karşılık Rusya ise tahıl ihracatının yapıldığı Odessa’ya saldırdı. Ayrıca Ukrayna tahıl ihracatı için alternatif yollar ararken Rusya bu taşıma yollarından Tuna Nehri üzerindeki tahıl depolarını dronlarla vurdu. BM Rusya’ya Tahıl Anlaşması’na dönmesi çağrısı yapsa da böyle bir olasılık maalesef gözükmüyor. Aksine savaşın nükleer evreye sıçrama olasılığı yüksek.
Ukrayna bir ay kadar önce başlattığı karşı taarruzda ciddi bir ilerleme sağlayamadı. Amerikan yönetimi adına Blinken, Rusya işgal ettiği toprakların yarısını kaybetti açıklamasıyla Zelenski rejimine moral vermeye çalışırken Putin ise Batı’nın onca desteğine rağmen Ukrayna’nın ilerleyemediğini iddia etti. Ukrayna yönetimi verilen silah desteğinin yetersizliğini dile getirirken uzun menzilli füzeler ve F-16 talebinde bulunuyor. Ayrıca son Tahıl Anlaşması’nda olduğu gibi Karadeniz’de tahıl ihracatının güvenliğinin NATO tarafından sağlanmasını talep ederek Batılı güçlerin Rusya ile doğrudan çatışmaya girmesini istiyor. Bu Zelenski için tek çıkar yol olabilir ancak bu ara Polonya ve Belarus’u da doğrudan savaşın tartışma konusu haline getiren Putin için de taktik nükleer silahları kullanmanın bahanesine dönüşebilir. Sonrasını ise işin artık nerde duracağı kimse bilemez.
3. Dünya Savaşı’nın asıl sürükleyici gücü olan ABD’nin yakın zamanda bu cephede bir “barış”ı gündeme getirmesi olasılığı bir hayli düşük, aksine savaşı Uzak Doğu’ya yaymanın yollarını arıyor. ABD Dışişleri Bakanı Blinken göreve geldiği Ocak 2021’den bu yana 12. kez Hin-Pasifik bölgesine tur düzenliyor. Bu kez Tonga, Yeni Zelanda ve Avustralya misafir olacağı yerler. Çin’i askeri üslerle çeviren ABD, Tonga gibi Pekin’in nüfuz alanına girebilecek uzaktaki 100 bin nüfuslu küçük yerleri dahi kendi emperyal hükmü altına alarak bölgede etki alanını genişletme niyetinde.
Ancak savaş bir kısım zengin dışında kimsenin karnını doyurmuyor. ABD’de “hayal satanlar” bile hoşnutsuz. Mayıs ayından bu yana Amerikan Yazarlar Birliği grevde. Buna geçtiğimiz haftalarda aktörler de katıldı. Direnişte 11 bin 500 senarist ve 65 bin aktör yer alıyor. Hollywood'un zombileştirme faaliyetleri kısa devre yapacak gibi. Otomotiv taşımacılık sektöründe de grev kapıda. Grevler öncesi pazarlıklar sürüyor. Bazı şirketler sınırlı ölçüde talepleri karşılayarak hemen geri adım attı. Ancak hoşnutsuzlukların böyle bitmeyeceği açık. İşçilerin sistematik olarak sendikasızlaştırıldığı “dünya lideri”nde bile son yıllarda örgütlenme ve direnişler artıyor. Bakarsınız yavaş yavaş zombi olmaktan da vazgeçeriz…