- Savaşın afyonuyla kendinden geçmiş akıl, doğayı ve insanlığı öncelemiyor. ABD’nin aritmetiği bir nükleer savaş başladığı zaman dünyanın geleceğinin ne olacağı değil egemen sermaye çevrelerinin dünya kapitalizmindeki istikbaliyle ilgilleniyor.
- Her şeyi unutmamızı istiyorlardı. Mesela Hitler, Mussolini, Suharto, Pinochet, Evren, Özal ve daha nicelerinin milyonların kanına girmiş birer sağcı ve katil olduğunu, sırtlarını sıvazladıklarını unutmamızı istiyorlardı.
3. Dünya Savaşı giderek büyüyor ve nükleer silahların kullanılma ihtimali her geçen gün artıyor. Rusya savaşın Ukrayna cephesinde yeniden inisiyatifi ele almak için nükleer silah kullanma olasılığını ön plana çıkarıyor. ABD-İngiltere ikilisi de mevcut post-modern karakterli yeniden paylaşım savaşını kazanmak için Rusya’nın nükleer silah kullanması ve Çin’in sıcak savaşa çekilmesi olasılıklarına oynuyor.
Putin yönetimi Ukrayna’nın dört bölgesinde (Luhansk, Donetsk, Herson ve Zaporijya’da) Cuma günü başlayıp dün sonuçlanan referandumlarla Kırım’a benzer bir biçimde ilhakı kendince meşrulaştırıp öncelikle Batı ve kendi halkına karşı bir meşruiyet pozisyonu elde ederek politik avantaj sağlamaya çalışıyor. Bir adım sonrası ise “vatan toprağı” haline gelmiş bu yerleri savunmak için taktik nükleer silahları devreye sokarak son dönem yıpranan askeri pozisyonunu onarma derdinde. Putin sıkışmışlığını ayrıca Balkanlar’daki müttefiklerini harekete geçirerek aşmaya çalışıyor olabilir.
Geçen hafta Putin’in Bosnalı Sırpların lideri Milorad Dodik’i Moskova ziyareti sırasında pohpohlaması ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic’in “büyük bir savaşa yaklaşıyoruz” açıklaması dikkat çekiciydi. NATO ise Kosova’da asker sayısını artırarak karşılık verdi.
Tekrar Putin’in nükleer silah kullanma şantajına dönersek, istenmese de zorluklarla karşı karşıya olan Avrupa ülkeleri tarafından bu durum geri adım atılarak kabul görebilir. Fakat ipleri çoktan ele almış olan ABD-İngiltere ikilisinin bu tür bir “zayıflık”ı kabullenmeyecekleri de görülüyor. Amerikalı yetkililer her ne kadar Rusya’yı nükleer silah kullanmaması için uyardık deseler de savaşın burada bitmesini istemedikleri aksine Putin’in nükleer silah kullanmasını arzuladıkları, böylelikle savaşı istedikleri düzeye taşıyabileceklerini varsaydıkları görülüyor. Özellikle seferberlik ilanıyla haklı olarak gündeme gelen protestolar Rusya’da etnik ve dinsel gerilimlerin tırmandırılması imkanı verebilir. ABD-İngiltere biraz da bu yüzden umutlu. Yoksa örneğin Çin’in de garantör olacağı bir barış anlaşmasını zorlayabilirlerdi. Bunun yerine içeride de yıprandığı görülen Putin’i alaşağı etme hesabı ağır basıyor.
Savaşın afyonuyla kendinden geçmiş akıl, doğayı ve insanlığı öncelemiyor. ABD’nin aritmetiği bir nükleer savaş başladığı zaman dünyanın geleceğinin ne olacağı değil egemen sermaye çevrelerinin dünya kapitalizmindeki istikbaliyle ilgilleniyor. Biden döneminde ABD’de müesses nizam bütünüyle kontrolü ele aldı ve 3. Dünya Savaşı’nı kazanmak için bir strateji geliştirdi. Bugün karşımızda sahnelenen de bu.
Biden’ın iktidara gelme sürecinde belli roller oynayan Bernie Sanders, Alexandria Ocasio-Cortez ve Black Lives Matter gibi kişi ve hareketler Biden’ın savaş politikalarının yanında maalesef aksesuar olmaktan öte gidemediler. Bugün İtalya ve dünyanın genelinde neo-faşist akımların etkinliğinin artmasında, Putin’in katkılarının yanı sıra ABD’nin Trump döneminden başlayan, Biden tarafından geliştirilen savaş politikalarının yarattığı zeminin de verdiği motivasyonun gücü tartışılmaz. Tabii tarih ve hafıza yoksunluğuna oynayan neo-liberal aklın bir enstrümanıysanız size yaşananlar normal gelir. Çünkü bütün bu kanlı akıldışılığa ortaksınızdır. O yüzden Meloni- Salvini-Berlusconi’ninkilerden sevinç çığlıklarınızı ayırt etmek mümkün olmuyor.
Hafızasızlığa oynayan bu güruhun sevinç çığlıkları yeni değil. Sovyetler Birliği’nin yıkılışı sonrası başlayan 3. yeniden paylaşım savaşını da “tarihin sonu” yalanları eşliğinde naralar atarak karşılaşmışlardı. Kapitalizme yeni pazarlar, sömürecek insanlar, coğrafyalar çıkmıştı niye sevinçli olmasınlar? Her şeyi unutmamızı istiyorlardı. Mesela Hitler, Mussolini, Suharto, Pinochet, Evren, Özal ve daha nicelerinin milyonların kanına girmiş birer sağcı ve katil olduğunu, sırtlarını sıvazladıklarını unutmamızı istiyorlardı.
Nitekim çok insan unutkanlık hastalığına kapıldı. Neo-liberal akıl bunu emrediyordu. Üniversitelerde, gazetelerde, tvlerde sermayedarların finanse ettiği kürsü ve kurumlarda sürekli aynı yalanlar tekrarlandı. Şimdi de aynı nakarat. Başımıza ne gelecekse mesela nükleer savaşın kaçınılmazlığı anlatılıyor ve rıza göstermemiz isteniyor. Ama tamamen YALAN.
Gerçek pekala başka türlü de şekillendirilebilir….
paylaş
Aykan SEVER yazıları
3. Dünya Savaşı'nda iki zirve
24 Mayıs
Savaşa rağmen umut ayakta
3 Mayıs
Yeni bir soykırım tehdidi
26 Nisan
Barbarlık
19 Nisan
Güney Kurdistan petrolleri krizi
5 Nisan
Rehine
29 Mart
Aldatma sanatı
22 Mart
ABD topyekûn savaşı zorluyor
13 Mart
BARIŞ'ı istemeyen kimler?
1 Mart
Savaşın diplomasisi
22 Şubat
Dünyada hâlâ insanlar var!
15 Şubat
Bir kıvılcım
8 Şubat
Popülizm mi, neo-faşizm mi?
25 Ocak
Faşizm hortluyor
18 Ocak
‘Yeni’nin açmazları
11 Ocak
Demokrasi yalanı…
7 Aralık
Savaşa rağmen…
30 Kasım