Şimdi görev sivil alanda

Demir ÇELİK yazdı —

 

  • Kürt ve Alevi aydınları, sanatçı ve siyasetçileri, sendika ve sivil toplum örgütleri, siyasi parti, kadın ve gençlik örgütleri, ekoloji hareketlerinin rollerini oynamaları halinde Barış ve Demokratik Toplum mümkün olur.

PKK, 5-7 Mayıs tarihinde 12. Kongresi'ni gerçekleştirdiğini kamuoyuna duyurdu. Havadan ve karadan saldırıların olduğu olumsuz koşullarda, gerekçelere sığınmadan kongreyi gerçekleştirmeleri, Barış ve Demokratik Toplum inşası yolunda atılan çok önemli ve tarihi bir adım olmaktadır. Kendini fesh etme, silahlı mücadeleyi yöntem olarak devre dışında bırakma kararının alındığı kongrenin ardından, farklı çevrelerden farklı tepkiler ve sesler yükseldi.

Bu karara dışımızdaki çevrelerin kendine göreci yaklaşımlarını dışarıda tutarak, bu makalemde daha çok Kürt Siyasal Hareketi’nin çevresi ve çeperindeki bizlerde oluşan kimi kaygı ve endişeleri ele almak istiyorum.

Herşeyden önce PKK, “Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır“ diyerek mücadelenin yeni yol ve yöntemlerle devam ettiğini, edeceğini belirtmesi, bizim esasımıza almamız gerekiyor. PKK, 50 yılı bulan mücadele tarihinde asla statükocu bir hareket olmamıştır. Değişen bölge ve dünya koşullarını zamanından önce öngören, kendisini dönemin dinamiklerine ve ruhuna göre güncelleyen, değişimci, dönüştürücü bir siyasal hareket olma özelliği ile Ortadoğu’nun grift ve karmaşık ilişkiler ağında yenilmezliğini kanıtlamıştır. Onu yenilmez kılan da, dönemin ruhuna göre kendisini dönüştürmesidir. Kongre’de alınan karar; dönemin değişim dinamikleri ve mevcut uluslararası konjonktüre göre yeni yol ve yöntemlerle mücadeleyi askeri alandan demokratik siyasal alana taşırma kararıdır. Öncelikle, PKK, sıradan bir ulusal kurtuluş hareketi olma özelliğini çoktan aşmıştır. Kürt toplumsallığının ete kemiğe bürünmüş hali olan PKK, sıradan halk hareketlerinden farklı olarak demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmasıyla insanlık hareketi, demokratik toplumun en temel dinamiği ve öncüsü, farklı halkları ve farklı inançları ortak yaşamda buluşturan örgütler, partiler ve hareketler üstü bir hakikatın kendisidir. Bu anlamda siyasal, sosyal, kültürel, diplomatik, ekonomik ve hukuk alanlarında devlet dışı toplumsallığı ile dünya ezilenlerinin, mazlum ve mağdur halkların ve inançların ortak yaşamda buluştukları dünya demokrasi hareketidir. Gerçekleşen bu devasa güçte, büyük ve çoklu toplumsallıkta PKK tarihsel bir moment ve sembol olarak elbetteki tarihteki haklı yerini alacaktır. Çok iyi bilinmelidir ki, bu sembolün kendisini fesihi, açığa çıkan bu toplumsallığın önünde engel olmamak, daha büyük değişim ve dönüşümlere fırsat vermek içindir. 50 yılı bulan savaşın tıkandığı, kendisini tekrardan kurtaramadığı günümüz koşullarında, 27 Şubat’taki “Barış ve Demokratik Toplum“ çağrısını PKK esas almış, gereğini kongrede kararlaştırmıştır.

Kasım 1978’de iki kutuplu dünya koşullarında kuruluşunu ilan eden PKK, ‘Bağımsız ve Birleşik Kürdistan‘ şiarı ile mücadeleye başlamıştı. Ulusal kurtuluş hareketleri o dönemde oldukça yaygındı ve önemli uluslararası destek görmenin avantajlarına sahipti. Ancak 1990’dan sonra ulusal kurtuluş hareketleri terörize ve kriminalize edilmekle kalınmıyor, askeri ve siyasi alandan tasfiye ediliyordu. PKK, bu sürecin tüm dezavantajlarına rağmen, NATO ve AB ülkelerinin ve diğer küresel güçlerin direk veya dolaylı destekledikleri dört sömürgeci devlete karşı mücadelede yenilmemiş, her koşulda kendisini yenileyerek, yeni başlangıçlara imza atmıştı.

Bugün yaşananlar;  kazanıp inşa ettiği muazzam ve devasa örgütlü toplumsallığı önünde engel teşkil eden araç ve metodları aşmak, mevcut objektif koşullarda açığa çıkan olanak ve fırsatları amaca ulaşmak için yeni başlangıçlar yapmaktır.

Sanayi devrimi sonrasında dünyada yaşanan uluslaşma sürecini, Kürtler maalesef yaşayamadan atlatmışlardı. 1830‘larda başlayan ulusal demokratik taleplerin eldesi mücadeleleri bu nedenle yerel kalmış, kanla bastırıldılar. 1916 Sykes-Picot anlaşmasıyla coğrafyası dörde bölünen ve parçalanan Kürdistan, o günden bugüne katliam ve soykırımların yaşandığı coğrafya olmanın ağır siyasal ve sosyal travmalarına sahne olmuştu. Bu travmaların Kürt toplumunda neden olduğu başkalaşımın ve kendine yabancılaşmanın hat safhada olduğu koşullarda mücadeleye soyunur PKK. O yıllarda Kürt toplumunun önemli bir kısmı Kürtlüğüne, Aleviler ise Aleviliğine sahip çıkamayan pozisyona düşürülmüşlerdi. Adeta ölü toprağın altında can çekişiyordu bu iki önemli toplumsallık. Onca ağır bedeller sonucu bu iki toplumsallık, bugün hem Türkiye’nin, hem de Ortadoğu’nun en temel dinamikleri konumuna gelmişlerdir.

Kürt Siyasal Hareketi, bu kararıyla devlet ve iktidar dışı bu iki dinamiğin demokratik siyaset aracılığıyla Demokratik Toplum inşasını gerçekleştirmek üzere demokratik siyasetin önünü açmıştır. Alevilerin, ocaxlar ve aşiretler konfederasyonu üzerinden devlet ve iktidar dışı toplumsallıklarını yaşatmalarının bir benzerini, Kürtler de aşiretler konfederasyonu üzerinden kendi toplumsallıklarını sürdürmüşlerdir. Şimdi bu iki temel dinamik tarihsel birikim ve deneylerini ortaklaştırabilirlerse ortak yaşam ve Demokratik Toplum mümkün olur. Bu süreçte Kürt ve Alevi aydınları, sanatçı ve siyasetçileri, sendika ve sivil toplum örgütleri, siyasi parti, kadın ve gençlik örgütleri, ekoloji hareketleri ve bir bütünen demokratik toplum ve evrensel hukuk savunucularının rollerini oynamaları halinde Barış ve Demokratik Toplum mümkün olur.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.