TKP’nin bitmeyen demagojileri

Mihraç URAL yazdı —

  • Kürt sorunun tek muhatabı Kürt ulusudur, Onun önderliği ve siyasi temsilcileridir. Egemen ulusun hiçbir kesimi bu kader tayininde karar sahibi değildir. 

İlahi TKP, şu bildik kokuşmuş milliyetçiliğinden ne zaman vaz geçeceksin? Söyler misin?

Ne imiş “Kürt sorununda muhatap Türkiye’de yaşayan emekçilerdir“  Hadi oradan, bu bir demagojidir. Kürt sorunun tek muhatabı Kürt ulusudur, Onun önderliği ve siyasi temsilcileridir. Egemen ulusun hiçbir kesimi bu kader tayininde karar sahibi değildir. Gerçek enternasyonalist duruş bunu gerektirir.

Zira egemen ulusun milliyetçilik damarı tıpkı II. enternasyonalin savaş dönemindeki şoven milliyetçi tutumu gibidir. Bu tarihin her kesitinde ve her ülkesinde tekrar eden bir şeydir.

Ezen ulus, tüm sınıfları ve kurumlarıyla birlikte, ezilen ulusun sorunundan sorumludur. Emekçiler buna bir biçimde, sessizlikleriyle, onaylarıyla, iktidarlara ve siyasetlerine biatlarıyla bunu gösterirler.

Türkiye’de ise bu çok daha berbattır; Dönün yakın ve uzak tarihi gözden geçirin; ezen ulusun emekçileri nerede tutum aldılar onu belirtin. Sakın ola ki bana “sınıf bilinci almamış emekçilerin sorunudur o” demeyin. 

Bu saçmalıklarınızı ‘Felsefenin rotası’ adlı makalemde rezil rüsva ettim, gidin bir daha okuyun. Sizin güvendiğiniz o sınıf bilincinin esasında bilimsel olarak bir burjuva  kültürü olduğunu bilin.

Bu kültürün, mahallede, camide, sokakta, pazarda, iş yerinde emekçilerin, son tahlilde kendilerinin temel parçası oldukları, kendileri olmadan olmayacak olan kapitalist sistemin kültürü olduğunu öğrenin. Bu nedenle neden fasit bir daire içinde bataklığa gömüldüğünüzü ve asla ilerlemediğinin nedenlerini öğrenin.

Son imparator gibi son grevlerinizde (Tekel grevleri) o çok  güvendiğiniz emekçilerin “ücretlerimizden kesin ama işimizi, fabrikamızı elimizden almayın” demelerini hatırlayın.

Bunu 20. yy başlarında sarı sendikacılar yapınca ve II. Enternasyonal savaş sürecinde şiar edinince II. Enternasyonalin bir yel değirmeni savaşçısı haline geldiğini tarihten öğrenin. Uzatmayacağım, çok boyutlu bir tartışmadır bu, ama kestirmeden belirteyim.

Kürt ulusu yüzyıllardır baskı ve kıyım altındadır. Komünistler hiçbir zaman bu sorunu demokrasinin öncelikli konusu yapmadılar. Kimi solcular ise  bu sorunu yok saydılar. Tümünüz şoven–milliyetçi iç güdülerle tutum aldınız, bunu da “ devrimci tutum” diye yutturdunuz; çünkü elinizde egemen ulus emekçilerini kandıracak başka bir iletişim jargonunuz yoktu.

Şimdi ben size “Hatay davası” hakkında ne düşünüyorsunuz, desem, elimde belge ve kanıtlarla bu sorunun gayri meşru ilhakını anlatsam, ne diyeceksiniz? İlginizi bile çekmez, ya da kestirmeden “O Arap’tır, Suriye casusudur, Muhabarat elemanıdır” dediğinizi duyar gibiyim.

Siz hep öylesiniz; demagoji üzerine kurgulanmış siyasal algılarınızla, bilimsellikten, haktan-hukuktan uzak, genelleştirici, şoven-milliyetçi yaklaşımlarınızla ülkenin sorun bataklığını artırmaktan başka bir işe yaramazsınız.

Zaten bunun sonucunda, halkın size teveccühü hiç olmadı, olacağa da benzemiyor. Bu sizi işkembeden sallayanlar haline getiriyor ve ben size hep acıyarak bakıyorum.

Değişin artık. Kürt  ulusunun görkemli yükselişini anlayın artık. Bu ulus modern bir ulustur, yer yüzdeki tüm uluslar gibi özgürce yaşama hakkına sahiptir. Dost nasihati olarak söyleyeyim,  bari bunu bulandırmayın...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.