Üç Türk askeri ve üç gerilla 

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Gerillada “emir demiri kesmez”. Emir değil, savaşma iradesini Apocu ruh yaratır. Kurtuluş ideali savaş iradesini besler.

Türk devletinin ordusu ile HPG gerillaları birbirine zıt iki savaş gücüdür. 
Orduda asker ya da savaş alanındaki subay savaşı yöneten Genelkurmayın emirleriyle hareket eder. Adeta dama ya da satranç piyonları gibi savaşta hiçbir karar verme iradeleri yoktur. Bu durum orduların insan gücünü insan olmaktan çıkarır. Birer nesne haline getirir. Ordunun uçağı, topu, silahı nasıl ruhsuz ise askeri de ruhsuzdur. 

Geçtiğimiz gün Karayılan şöyle dedi: 
“Belli ki Erdoğan ve Bahçeli yüzlerce, binlerce askerin ölümünü göze almış durumda. Mesela askerleri indirmek istiyor ama indiremiyorlar, helikopter geri dönüyor. 1.5 - 2 saat sonra tekrar askerleri indirmeye çalışıyorlar, arkadaşlar yine müdahale edip izin vermiyor. Askerler üslerine de dönemedikleri için ortalıkta bırakılıyorlar. Yani askerlere ya ölün, ya yerleşin diyorlar. Geri dönüşleri yok”. 

Bu askerler neye benziyorlar? 
Uçaktan atılan bombalara, obüs mermilerine… Bunlar namlulardan çıkıyor. “Dönüşleri yok.” Namludan çıkan bir piyade tüfeğinin mermisi gibi, asker ordu için bir atımlıktır. Zap savaşında bu gerçek yaşanıyor. 
Kendi bireysel kararını veremeyen TSK askeri zavallı bir alettir. 

Helikopterle indirilen bir taburun dağıldığını düşünün, ki dağılıyor da, üç asker taburdan koptuğu zaman ne yapar? Elindeki telsizle “merkeze” yalvarmaya başlar. “Bizi kurtarın” diye ağlar. Çünkü bu üç asker kendi inancıyla, bilinciyle, ruhuyla, özgür iradesiyle savaşmıyor. Profesyonel ise aylık maaş için orduya yazılmış. Ölümü kendi kararıyla göze alır mı? Maaş için orduya yazılan asker öldüğünde maaş alamaz. Maaş için savaşıyorsan, maaş için yaşayacaksın. O üç asker birliğinden koptuğu anda savaşmayı değil, yaşamayı ve alacağı maaşı düşünür. Savaşmak için parmağını bile kıpırdatmaz. Hiç manevi inancı yoktur diyemem: Kimisi dindardır. Allahtan medet ister. Ne için? Düşmana karşı zafer kazanmak için değil elbette. Kendi canı ve maaşı için. Savaşta böyle bir maneviyat bile ordunun neferine savaş gücü aşılayamaz.  

Bu askerler savaş alanında ölüme sürülürken, onlara başlangıçta iğrenç bir Kürt düşmanlığı aşılanır. Yüzlerce asker salonlarda ruhen zehirlenir. Maaşın yanında bu militarist, ırkçı propaganda da başlangıçta askeri heveslendirir. Nerede? Salonda. Kışlada. Derken birliğinden kopan bu üç asker Kürt düşmanlığını anında unutur. Düşmanından yardım dilenmeye başlar. Sığındığı kaya dibinde çakılıp kalmıştır. Ya ölecek ya da teslim olacaktır. Bütün böyle durumlarda  orduların neferleri düşmana teslim olmayı seçer. Öldürmek istediği düşmanın kendisini yaşatacağına o anda inanır. Kışladaki propaganda o anda yıkılır. 
Bu yazıda birliğinden kopan üç askerden söz ettik.  

Sıra gerillada.  Şöyle: 
Savaş öncesi üs bölgesinden savaş alanına gidecek olan, şu sıralar iki ya da üç gerilla, tek sıraya dizilmiş üsteki hevallerinin ellerini sıka sıka kendi iradeleriyle ve kararlarıyla “birliklerinden koparlar.” Bir çeyrek saat sonra üç gerilla artık yalnızdır. Mekaplarıyla birliklerinden kendi iradeleriyle adım adım kopmaktadır. Savaşa üç kişilik bir hareketli gerilla timi olarak koşmaktadır. Üç asker yeniden taburlarına ulaşabilmek için yalvar yakar olurken üç gerilla, bir iki hafta önce ANF’nin yayınladığı resimlerde de görüldüğü gibi, gülerek, neşeyle ve kararlılıkla savaş alanına yürür. Bu ilk adım gönüllü adımdır. Hiçbir emir, disiplin ya da korku üç kişilik bir gerilla timini, onların iradesini, ruh halini ya da varsa korkusunu hiçe sayarak savaş alanına süremez. Eğer bu gerilla timinde savaşma iradesi yoksa, üsten ayrıldıktan bir saat sonra bir kaya kuytusuna sığınırdı. Sığınmaması sebepsiz değildir. Gerillada “emir demiri kesmez”. Emir değil, savaşma iradesini Apocu ruh yaratır. Kurtuluş ideali savaş iradesini besler. Dün onların elini sıkıp savaş alanına gülerek giden kadın ve erkek gerilla timinin şahadet haberi, şimdi savaş alanına yürüyen gerillada “korku” yaratmaz. Her şehadet haberi savaş iradesini kamçılar. 
Neden acaba? 

Çünkü gerilla hayatı bir yoldaşlık, kardeşlik hayatıdır. Gerillaları birbirine kopmaz biçimde bağlayan, disiplini, düzeni sağlayan “kanun, yönetmelik ve emirnameler” değil, Komutanlarıyla aynı Apocu idealleri, aynı yemeği, aynı sığınak ve tüneli, aynı kaderi paylaşan gerillaların arasındaki insani bağ en büyük savaş iradesine yol açar. Tıpkı “üç şovalye” adlı romandaki haykırış, gerilla arasında her gün yükselir: “Hepimiz birimiz için, birimiz hepimiz için”.  

İşte şimdi Zap’ta, Avaşin’de akıl almaz gerilla kahramanlığının kaynağı bu düşünsel, ideolojik, psikolojik birliktir.  
Böyle bir birlik neler yaratmaz ki… Savaşta tüm gerilla ve Kürt halkı, hatta tüm insanlık için yaşamak ve savaşmak iradesi, gün gelip çattığında fedai ruhunu yaratır ve bir gerilla “hepimiz için” canını feda etmekten bir an bile kaçınmaz.  
Ama Karayılan’ın dediği gibi ruh ve irade kendi başına savaşta zafere yol açamaz. Düşmanın tekniğini ve askeri üstünlüğünü boşa çıkaracak yeni yöntemler, yeni savaş taktikleri gerekir.  

Gerekir ama, bu yöntem ve taktikler, düzenli orduların savaşında olduğu gibi, Genelkurmay’ın harita başındaki çalışmasıyla hayata geçmez. Gerillanın düşmana karşı yeni ve zeka ürünü taktikleri gerilla timinin savaş iradesi, bağımsız kararları ile hayata geçer. Ordunun savaştaki tank tümenleri, topçu tümenleri, hava tümenleri iradesizdir. Emir alır ve harekete geçerler. Üç gerilla ise gerilla üssünde komutanlarıyla birlikte yeni yöntem ve taktikleri birlikte tartışır, konuşur, bu yeni taktiklere inanç sağlanır. Gerisi üç gerillanın savaş alanındaki bağımsız kararları ve kahramanlıkları ile hayata geçer. 

O nedenle gerilla komuta merkezi, savaştaki başarılardan dolayı kendi kurmaylığını övmez. Karayılan’ın son röportajında olduğu gibi, övgüyü hak eden işte bu üç kişilik gerilla timidir. 

Taburundan kopan işgalci ordunun üç askeri ile, arkadaşları tarafından “Biji serok Apo” sloganlarıyla savaş alanına gülerek koşan üç gerilla arasındaki kıyaslama şunu gösterir: 
Zafer gerillanın, Kürdistan halkının ve tüm insanlığın olacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.