Yeni bir yol bulacağız...
Demir ÇELİK yazdı —
- Otantik Alevi inancının Yol Önderlerinin saygınlığı ve öncü olmaları yerine, dergah/cemevi ve derneklerde seçilenlerin öne çıkması, beraberinde keyfi, kendine göreci, bencil, iktidar ve ikbal anlayışlarının öne çıkmasına yol açmıştır.
Günümüzde Alevilik ve Aleviler büyük açmazla karşı karşıyadırlar. Alevilerin bugün yaşadıkları başkalaşımın ve kendine yabancılaşmanın tarihsel ve yapısal nedenleri elbette başta gelen sebeplerdir. Hele de 1924-1925’teki Türkçü-İslamist müdahalelerin neden olduğu yıkım, çok daha ağır travmaların yaşanmasına neden olmuştur. Ocakların kapatılması, Pirlerin talip topluluklarına gitmelerinin yasaklanması, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Eğitim müfredatı üzerinden Alevilerin kültürel soykırıma tabii tutulması telafisi zor durumla Alevileri karşı karşıya bırakmıştır.
Bununla birlikte 1965 yılına kadar Aleviler kırda yaşadıkları için az çok inançlarını yaşayabiliyor, güncelleyerek sürdürebiliyorlardı. Ancak o tarihten sonra Alevilerin kentlere ve daha sonrasında da yurtdışına göç etmeleriyle birlikte inançlarını güncelleyerek sürdürmelerinin koşulları kalmaz. Dolayısıyla kentlerde ve yurtdışında yaşanan Alevilik, otantik değerlerinden uzaklaşmış, kentsel ve modernite değerleri ile kendisini ifade etmeye başlar. Kentte ve yurtdışında yaşanan Alevilik, otantik inanç değerlerini geride bırakmış, inanç esaslarını, sosyal ve kültürel kavramlarını ve inanç değerlerini sürdüremez olmuştur. Bu anlamda otantik Alevilik kavram, kuram ve değerleri ile çoğu zaman çelişmekte, yer yer çatışma hali yaşanmaktadır. Devletin ideolojik aygıtlarının kuşatıcılığında ve yaşayan Alevilik anlayışı sonucu, otantik Alevilik, çözülme sürecindedir. Otantik Alevilik, tarihte yaşanmış olup bugün artık yaşlı Alevilerin nostaljik özlemi hâline dönüşmüştür. Otantik doğa inancı, ortaklaşmacı komünal toplumun ahlaki ve politik değerleri olarak ortaya çıkmış ve tarih boyunca doğa ile iç içe olma karakterini hep koruya gelmiştir. Otantik Alevilik ya da başka bir ifade ile Raa/Reya Heq inancı; Ocaxlar, aşiretler ve jiyar u diyarlar gibi toplumsal formlarla, cem, musahiplik ve kirvelik gibi kurumsal yapılar üzerinden toplumsallığını gerçekleştiriyordu. Bu nedenle 1960’a kadar Kızılbaş Alevilerin teolojisi, sosyal düzenleri ve inanç değerleri açısından köklü değişimler yaşanmaz. Alevi toplumu, tarihinde ilk defa kitlesel olarak şehirlere göçmek durumunda kaldığı kentleşme ile süreci, inancın çok ciddi krizi yaşamasına neden olmuştur. Bütün boyutlarıyla kırsal bir karakter taşıyan otantik Alevilik, şehir koşullarında hem inanç değerlerini, hem de Ocaxlar başta olmak üzere inanç kurumsal kimliklerini kentte sürdüremez. Otantik Aleviliğe göre musahibi olmayan Alevi düşünülemez.
Ne var ki, kırda ve kırsal yaşamda son derece işlevsel olan musahiplik, şehir hayatında terk edilmiştir. Aynı durum Pîr ocaklarının teolojik ve sosyal sistemdeki konumu ve Pîr-talib ilişkisi için de geçerlidir. Pîrler geleneksel Yol Önderi olmalarından ileri gelen otoritelerini yitirmişlerdir. Keza Cem’de ciddi dönüşümlere uğramış, kendi özünden uzaklaştırılmıştır. Otantik Alevi toplumunda Cem; toplumsal barışı sağlamak, dilsel, kültürel ve kimliksel ihtiyaçların karşılamanın işlevine sahipken, kentlerde yürütülen cemler sıradan müzikal gösteriden öteye gitmez. Netice olarak, Alevi toplumunun kitlesel olarak şehirleşmesi, Aleviliğin kendisinde de bir dönüşümü kaçınılmaz kılmıştır. Bu anlamda yaşanan Alevilikle, otantik Alevilik arasında ciddi çelişki yaşanmakta, Alevi toplumu hızla yaşanan Alevilik değerlerine göre şekillenmektedir.
Otantik Alevilikte, Ocaklar ve Pîrler, inancın sürdürülmesinin en temel kurumlarıyken, kentte ve diasporada yaşanan Alevilikte, dernekler ve cemevleri öne çıkan kurumlar olmaktadır. Otantik Alevi toplumunun inançsal ve sosyal düzenini ayakta tutan ana kurumlar Pir Ocakları, musahiplik, kirvelik ve Cem‘dir. Bireylerin dini ve sosyal yaşamdaki yerleri, birbirleri ile ilişkileri, gündelik hayatın işleyişi, inancın toplumsallaşması ortaklaşmacı değerlerle mümkün olabiliyordu. Kentte ve diasporada ise Ocak ve aşiret bağları zayıflamış, bireysellik ve kişisel tercihler öne çıkmış bulunuyor. Kentte ve yurtdışında Ocak Pirlerinin inançsal, sosyal ve kültürel aydınlanmadaki Yol Önderi olma rolleri flulaşmış, toplumsallıktaki işlevleri neredeyse ortadan kalkmak üzeredir. Alevilerin kentte inanç değerlerini yaşamaları ve yaşatmaları için olduğu kadar, Cem ve cenaze gibi temel ritüellerini yerine getirebilmeleri için de ortak mekâna ihtiyaç duymaları sonucu dergahlar ve cemevleri açılmıştır. Dolayısıyla açılan bu mekânlar, Alevilerin inanç ihtiyaçlarını karşıladıkları, kültürel ve sosyalleşmeyi yaşadıkları, ötekiye karşı dayanışma ve ortaklaşma içinde oldukları çekim merkezleri olma özellikleri ile yaşanan Aleviliği şekillendiren konumundadırlar. Kentlerde ve disporada cemevi/dergah merkezli yaşanan Alevilik, otantik Alevilik değerlerini esas almak yerine, kuruldukları kentin ve ülkenin sosyolojisini, yasalarını ve anayasalarını dikkate alan bir işlevselliğe sahiptir. Bu da devlet ve iktidar dışı olan Alevi inancına devlet ve iktidarın hassasiyeti ile yaklaşan seçilmişlerin inisiyatifini ve otoritesini öne çıkarırken, Yol Önderi Pirlerin, Aleviler içindeki konumlarını tali plana itmiştir. Artık talip toplulukları bağlı bulundukları Ocax‘ı ve Pir‘ini tanımaz olmuş, Pir ise Ocax‘ına bağlı aşiretleri ve taliplerini bilmez olmuştur. Yasa ve tüzüğe göre düzenlenen kongrelerde seçilenlerin söz, karar ve yetki sahibi oldukları bir süreç yaşanmaktadır. Otantik Alevi inancının Yol Önderlerinin saygınlığı ve öncü olmaları yerine, dergah/cemevi ve derneklerde seçilenlerin öne çıkması, beraberinde keyfi, kendine göreci, bencil, iktidar ve ikbal anlayışlarının öne çıkmasına yol açmıştır. Halbuki tarih boyunca devlete bulaşmamış, iktidara öykünmemiş Alevi inancının Yol Önderleri; ‘bir lokma, bir hırka‘ ile nahak zihniyete, zalim iktidarlara karşı Yol değerlerini ‘sır‘ olarak saklamış, ser vermiş sır vermemişlerdir.