- Savaşı dünyanın şu ya da bu bölgesinde büyütmenin dünya halkları açısından olumlu bir karşılığı yok. Sadece ve sadece insanlık ve doğa adına çürüme ve yıkımın daha da büyümesi derinleşmesi sonucunu doğurur.
2023'ün olumlu anlamda yeni şeyler getirmesini sanırım bir çok insan ister. Fakat geçen yılın devrettiği sorunlar o kadar yoğun ki adeta o ağırlığın altında "yeni"nin filiz vermesi dahi mümkün olmuyor.
3. Dünya Savaşı çok yönlü olarak genişleme eğilimini sürdürüyor. Aynı zamanda egemen kesimlerin gözde siyaseti olarak neo-faşizm dünya çapında etkinliğini artırıyor. Brezilya'daki yönetim binalarını işgal-darbe girişimi ve İsrail'deki ırkçı hükümetin artan saldırgan politikaları türünden gelişmeler bu kapsamda değerlendirilebilir. Buna karşı halkların direnişi de elbette daha bilinçli ve örgütlü olarak kendini gösterme eğiliminde.
Savaşın Ukrayna cephesinde ise yakın zamanda "barış" olasılığı hâlen yok. Karşılıklı saldırılar ve artan can kayıplarıyla bu olasılık her geçen gün daha fazla köreltiliyor. Halklar arasında kalıcı düşmanlıklar şekillendiriliyor. Putin yönetimi "yenilgi" olarak görülebilecek herhangi bir sonucun üzerinden uzlaşmaya yanaşmıyor. Benzer bir durum ABD'nin artan desteğini garantiye almış olan Kiev iktidarı için de geçerli. Bu arada her iki ülkeye hakim siyasal anlayışın bunca katliamın üzerine oturup birbirlerini otokrasi ya da faşizmle suçlamaları kendilerine masumiyet atfetmeleri trajik. Ukrayna’da, geçen hafta 2. Dünya Savaşı sırasında binlerce Polonyalı ve Yahudinin katledilmesinden sorumlu tutulan Nazi işbirlikçisi Stepan Bandera’nın doğum günü kutlanması ve Batı'nın "demokratik" ülkelerinin bu çürümüşlüğe sessiz kalması ise insanlığın yaşadığı berbat dramın boyutunu bize sergiliyor. Milyonlarca masum insanın hayatı uğruna faşizme karşı kazanılan zafer ve onun yarattığı "değerler" adeta çöpe atılıyor. Mevcut paylaşım savaşı derinleştikçe böylesi durumlara maalesef önümüzdeki zaman diliminde daha fazla şahit olacağız.
Post-modern karakterli yeniden paylaşım savaşının ana genişleme alanına aday bölge Uzakdoğu olmaya devam ediyor. ABD-Çin arasındaki "Tayvan meselesi" her geçen gün karşılıklı olarak daha fazla büyütülüyor. Fakat aktüel olarak Kuzey ve Güney Kafkasya sıcak çatışmaların yeniden başlayabileceği bir bölge olarak ön planda.
TC destekli Aliyev yönetimi Dağlık Karabağ'ın kalan kısmı ve Ermenistan'ı işgal hedefiyle geliştirdiği politikalarda ısrarlı. 12 Aralık'tan bu yana Laçin Koridoru kapalı. Dağlık Karabağ'da yaşayan 120 bin insanın hayatı doğrudan tehdit altında. 2. Dağlık Karabağ Savaşı sonrası bölgede söz sahibi olan ülkelerin tamamı Ermenistan ve Dağlık Karabağ'ın paylaşımında etkin olmaya şöyle ya da böyle pay kapmaya çalışıyor. Masada ama menüde olduğunu dahi fark etmeyen Ermenistan'ın şaşkın yönetimi güçsüzlüğü ve ufuksuzluğunu işgalci TC, ABD ve Fransa'ya yaslanarak aşma arayışında. Fakat maalesef uluslararası güçlerin "stratejik" hesaplarıyla bölge halklarının geleceği karartılıyor. Bugün Azerbaycan'ın olası işgal-soykırım harekatının önünde Rusya dahil ciddi bir engel yok. Bölgede yeni bir savaşın patlak vermesine hatta ve mümkünse buna İran'ın ve Rusya'nın da doğrudan müdahil olmasına kimsenin bırakın "hayır" demesini bizzat teşvik edildiğinin işaretleri var.
Savaşı dünyanın şu ya da bu bölgesinde büyütmenin dünya halkları açısından olumlu bir karşılığı yok. Sadece ve sadece insanlık ve doğa adına çürüme ve yıkımın daha da büyümesi derinleşmesi sonucunu doğurur. Hâlâ en çok ihtiyacımız olan şey BARIŞ ve DAYANIŞMA...
paylaş
Aykan SEVER yazıları
BARIŞ'ı istemeyen kimler?
1 Mart
Savaşın diplomasisi
22 Şubat
Dünyada hâlâ insanlar var!
15 Şubat
Bir kıvılcım
8 Şubat
Popülizm mi, neo-faşizm mi?
25 Ocak
Faşizm hortluyor
18 Ocak
Demokrasi yalanı…
7 Aralık
Savaşa rağmen…
30 Kasım
UMUD’u boğamayacaksınız!
23 Kasım
Savaş’ın normalleştirdikleri…
15 Kasım
Neo-liberal körleşme
14 Kasım
Orklaşmak
2 Kasım
Çözülme ve isyan
26 Ekim
Dişe diş
19 Ekim
İlhak sonrası…
5 Ekim
Savaşın afyonu
28 Eylül
Diktatörün şaşkını
21 Eylül
Savaşın Ukrayna cephesi
14 Eylül