Yurtsever sağduyu mu, milliyetçi hezeyan mı?
İlham BAKIR yazdı —
- Milliyetçilik bir yurtseverlik biçimi değil, beyinleri ve ruhları çürüten bir marazdır. Savaş biterse ucuz ve bedelsiz milliyetçilik para etmeyecek, ekmekleri kesilecek, geçim kapıları kapanacak.
Türklerin gerçek anlamda yurtseverleri neredeyse yok denecek kadar azdır. Gerçekten Türkiye’nin coğrafyasını, ormanını, suyunu, denizini, ırmağını, toprağını savunan, korumaya çalışan, bunun için bedel ödeyenler, kendilerine 'Türk milliyetçisi' diyen, Türklük adına mangalda kül bırakmayanlar değil, bu ülkenin bir avuç solcusu, sosyalisti, demokratıdır. Bilime, dile, sanata, edebiyata bakın yine kendine milliyetçi diyenlerin bir dirhem katkılarını göremezsiniz. En büyük yazarları, sanatçıları zindanlarda çürütülmüş, öldürülmüş, sürgünlerde yaşatılmıştır.
Milliyetçilik bir yurtseverlik biçimi değil, beyinleri ve ruhları çürüten bir marazdır. 100 yıldan fazladır süren bir savaşın durması, bir barışın inşa edilmesi, sadece Kürtlerin değil, Türklerin de nefes almasını sağlayacak bir sürecin inşasına en çok itiraz, kendisine 'ulusalcı' diyen müesses nizam milliyetçilerinden gelmektedir. Savaş biterse ucuz ve bedelsiz milliyetçilik para etmeyecek, ekmekleri kesilecek, geçim kapıları kapanacak.
Miliyetçilik adına küfür ve hakaretler
Dünyanın hiçbir coğrafyasında milliyetçilik insana yarar bir meyve üretmemiştir. Bu, ezilen uluslar için de aşağı yukarı böyledir. Kendine milliyetçiyim diyenler, çoğu zaman kendi halklarını akıl ve izandan yoksun kör bir milliyetçiliğin pençesinde can çekişir hale getirmiştir. Kürtler için de en başından beri böyledir. Kendini en keskin milliyetçi olarak koyanların, dört parça birleşik bağımsız Kürt devletinden aşağısına zinhar razı olmayanların büyük bir kısmı masa üstünde, klavye başında bedelsiz, zahmetsiz, ucuz milliyetçilik yapmaktadır. Kendini milliyetçi olarak değil, Kürt yurtseveri, Kürdistan yurtseveri olarak tanımlayan ve bunun adına canını feda etmek dahil en ağır bedelleri ödeyenlere, en pespaye dille, küfür ve hakaretler savurmaktadır. Düşmanlarına karşı kullanmadıkları dili, Kürt yurtseverlerine karşı kullanmaktadırlar. Eleştiri elbette haktır ve hiç kimsenin herhangi bir şey adına hiç kimsenin sözünü söylemesinin önüne geçmeye hakkı yoktur. Kürt milliyetçiliği adına yapılanların büyük bir bölümünün ise eleştiriyle zerre kadar alakası yoktur. Yaptıkları; çok açık bir küfürbazlık, yalancılık, sahtekarlık ve iftiracılıktır.
Neden devlet sana müsamahakar?
Bağımsız Kürdistan’dan aşağısını istemeyen bu Kürt milliyetçilerin kılına bile dokunmazken devlet, Kürtler adına en ufak bir talepte bulunan, söz söyleyen, mücadele eden gerçek yurtseverleri öldürmekte, işkence etmekte, onlarca yıl zindanda çürütmekte, sürgünde yaşamak zorunda bırakmaktadır. Neden devlet sana bu müsamahayı gösterir, sorar mısın kendine? Sormazsın, bilirsin zaten. Çünkü sen sömürgeci devletlere saldırmazsın, ona küfretmezsin, kendi tuttuğun partinin, yapının, kişilerin sömürgeci devletlerle iş tutmasına itiraz etmezsin. Senin bütün önceliğin Kürtler adına bedel ödeyen gerçek yurtseverlere saldırmaktır.
Bunların da ekmek kapıları kapanacak
50 yıldır süren bir savaşın sonlanma ihtimali doğmuşken, binlerce şehit verilerek Rojava’da yaratılan Kürdistan’ın kazanımlarının korunmasının imkanları ortaya çıkmışken, uluslararası alanda Kürtler büyük bir sempati ve prestij kazanmışken, Kürtler için demokratik mücadelenin önünün açılması bu kadar muhtemelken kendine 'Kürt milliyetçisi' diyenlerden Kürt yurtseverlerine karşı bu kadar organize ve azgın bir saldırının gelişmesi tesadüf değildir. Savaş biterse barışçıl, legal, demokratik bir mücadele ortamı oluşursa takke düşecek, kel görünecek. Tıpkı Türk milliyetçileri gibi bunların da ekmek kapıları kapanacak. Masa başı ucuz yollu Kürt milliyetçiliğinden geçinme şansları kalmayacak. O yüzden bu kadar azgınca ve organize saldırıyorlar. Siyasete saldırıyorlar, sanat alanına saldırıyorlar.
Belediyelere kayyum için davet
Klavye başı uyduruk bilgilerle, rivayetlerle, hamaset yüklü tekstlerle yapay zeka ürünü trajikomik videolarla tarihçilik yapmaya soyunan Bedel Boseli namlı şahsın X hesabı üzerinden belediyeleri, Kürt sanat kurumlarını, Kürt sanatçıları töhmet altında bırakan, ağır ithamlarda bulunan ve aslında devlete şikayet eden, adeta devleti Kürt belediyelerine kayyum atamaya davet eden ve hiçbir belgeye dayanmayan açıklamaları bu organize saldırıların bir parçası ve son halkalarından biridir. CHP’li belediyelere sanat organizasyonları üzerinden yapılan operasyon ve el koymalardan ilham almış olmalı ki belediyeye ve sanat organizasyonlarına yaptığı suçlamalarla Kürt belediyelerine karşı da böyle bir operasyonu tetiklemeyi umut etmektedir. Devlet bunu senden önce düşündü Bay Boseli! Yüzlerce müfettiş görevlendirdiyse de tek bir Kürt yurtseverine belediyede yolsuzluk üzerinden tek bir dava açamadı. Davaların nasıl bir yurtseverliğe karşı açıldığını da senin zavallı ve ucuz milliyetçiliğin kavrayamaz. 10 yıldır kayyumlar elinde olan belediyelerde, bu kayyumlarla kendi halkının iradesine karşı iş birliği yapan, onların konserlerine çıkan ve onların kayyum siyasetini meşrulaştıran sanatçılara da elbette diyeceği bir şeyi yoktu, olmadı zaten Bay Boseli ve hempalarının.
