Yüzyılı kazanmak yahut kaybetmek

İlham BAKIR yazdı —

  • Kürt halkı, içinden geçtiğimiz süreç itibarıyla gelecek yüzyılını kazanmak yahut bir yüzyılı daha kaybetme ihtimali olan kılıç ağzı dengesinde bir tarihi dönemeçten geçiyor.

İLHAM BAKIR

Ülkelerin, coğrafyaların, halkların tarihinde bazı çok önemli dönüm noktaları, tarihlerine yön verecek süreçler vardır. Halkların özgür tarih yazımı bu tarihi dönemeçlerde kimlerin ne yaptığını, olaylar karşısında nasıl pozisyon aldığını, ne söylediği ve nerede durduğu ile ilgili hafızalarına notlar düşer. İster bu tarihi süreç halkın/halkların aleyhinde gelişsin ister büyük kazanımlar elde edilsin tarihe düşülen bu notlar bir tarihsel hesaplaşmayı mutlaka gerçekleştirecek ve tarihin yanlış sayfasında yer alanlar, halkın/halkların vicdanında mahkum edilecek, hesaba çekilecektir.  

Kürt halkı, içinden geçtiğimiz süreç itibarıyla gelecek yüzyılını kazanmak yahut tıpkı yüz yıl önce olduğu gibi bir kere daha bir yüzyılı kaybetme ihtimali olan kılıç ağzı dengesinde bir tarihi dönemeçten geçmektedir. Ya büyük kazanacağız ya büyük kaybedeceğiz. Bu gerçek, çok çıplak bir şekilde önümüzde duruyor fakat şüphesiz Kürt Özgürlük Hareketi öncülüğünde Kürt halkı, verdiği büyük direnişle, geliştirdiği muazzam mücadeleyle kazanmaya, başarmaya, özgürlüğünü kesinleştirmeye her zamankinden daha yakındır. İşte bu kritik süreçte halkımız, kimin nerede durduğuna, kimin dostluğunu ve desteğini sunduğuna her zamankinden daha fazla dikkat kesilecektir. Kimlerin Kürt halkının acılarına bigane kaldığını; kimlerin sol, sosyalist kisve altında bu halkın mücadelesini küçümsediğini; kimlerin antiemperyalizm adına ikiyüzlü bir tavır sergilediğini tarihe not düşecektir. Kendine Kürt yurtseveri ve Kürt milliyetçisi diyenlerin, düşmana yönelmek yerine kendi dar çıkarları uğruna 50 yıllık görkemli direnişin sahibi, binlerce şehidi olan Kürt Özgürlük Hareketi'ne böylesine amansız düşmanlık etmeleri; bu halkın umudunu ve geleceğini çalmaya çalmaları, asla unutulmayacaktır.

Başlarken de böyleydiler

Tarihin çarkı binlerce yıldır olduğu gibi yine aynı dönüyor. Halklar ve halkların dostları bir yerde, halkların düşmanları ve onların iş birlikçileri başka yerde. Ezilenlerin, yoksulların, emekçilerin, topraksız köylünün içinden gelen bir avuç Kürt ve Türkiyeli devrimci, Kürt halkının kurtuluşu ve özgürlüğü mücadelesine soyunduğunda bugünküne benzer şekildeydi. Kendine solcu, sosyalist, komünist diyen şovenistler tarafından devrimci hareketi bölmekle suçlanmışlardı. Dünyanın öbür ucundaki ulusal kurtuluş mücadelelerini ne karakterde olduğuna, kiminle iş birliği yaptığına bakmaksızın şehvetle destek beyan ederken kendi başlarındaki halkın özgürlük mücadelesini utanmazca ve ikiyüzlüce emperyalizmin uşaklığıyla suçlamışlardı. Kürt yurtseverliğini kendi uhdelerinde tutan ağa, mir, bey takımı ve onların beyzadeleri, maraba gördükleri insanların öncülüğünde gelişen mücadeleyi önce küçümsemiş, sonra bu baldırı çıplakların halk arasında her geçen gün daha fazla taraftar bulduklarını görünce sömürgeci düşmandan daha beter düşman kesilmişlerdi bu yoksul emekçi çocuklarına. Hem sözlü hem de fiziki olarak amansız bir saldırı geliştirmişlerdi. Kürdistan Devrimcileri, devletin yanı sıra bu sözde devrimci ve komünistler ve sözde Kürt yurtseverlerinin saldırılarına karşı da amansız bir mücadele vererek devrimi geliştirip bugünlere getirdi. 

Adeta devlet tetikçiliği

Şimdi görüyoruz ki; bu iki kesim, yine yan yana,  yine aynı argümanlarla (eleştiri ile zerrece alakası olmayan) en azılı, en ağzı salyalı, en pespaye tarzda Kürt Özgürlük Hareketi'ne, Önderliğine saldırıyor, adeta sömürgeci faşist devletin tetikçiliğini yapıyor. Komünist, solcu kisvesini giymiş faşistler, Kürt Özgürlük Hareketi Önderliği’nin sosyalizmle, komünalizmle ilgili tezlerine küçümseyici, alaycı bir tarzla yaklaşırken yine bilindik argümanlarıyla bu Hareket'i 'emperyalizmin uşağı olmakla' suçlama saçmalığını tekrar ediyorlar. Kürt yurtseveri kisvesini giyen ilkel milliyetçiler de Kürt Özgürlük Hareketi’ni, Kürdistan’ı satmakla, Kürtlere ihanet etmekle itham ediyor. Hem de Kürt'ün özgürlüğüne dair en ufak bir hak kırıntısı elde etmesine dair zerrece emekleri, iğne ucu kadar ödedikleri bir bedel yok iken. Türk ulusalcıları ile ilkel milliyetçilerin Kürt Özgürlük Hareketi'ne düşmanlıktaki kan kardeşliği, aslında bir çıkar ortaklığıdır. Böylesi kritik bir dönemeçte bu iki kesimin bu amansız ortak saldırıları tesadüf değil, örgütlü ve planlı bir saldırıdır. Türkiye devrimci hareketinin en militan emekçisi ve öncülerinden biri olan Mihri Belli, bir söyleşisinde "Örgütsüz lider olmaz, hepimizin lideri Öcalan'dır" demiş; halkların ortak örgütlülüğüne ve önderliğine işaret etmişti. Bu hakikatin doğru anlaşılması, tüm Ortadoğu’daki mücadele perspektifinin temel dinamiğidir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.