Zeki ve Osman Nuri’nin anısına
Ziya ULUSOY yazdı —
- Zeki ve Osman Nuri yoldaşlar 35 yılı aşan süre boyunca yaşamlarını devrim ve komünizme adadılar. Mücadele yaşamları, ilk yılları hariç, hemen bütünü özgür alanlar çalışmalarında geçti. Hem Türkiye’de kent çalışmasının illegal alanında hem de Rojava devriminin özgürleştirdiği alanda.
İkisini aynı yıl içinde yitirdik. Ferhat Erebo (Şenol Sağaltıcı), Ümit Tekin ve Özgür Namoğlu yoldaşları bu yıl içinde yitirdiğimiz gibi.
Zeki Gürbüz (Ahmet Soreş) yoldaş, üniversite gençliğinin 1980 sonrası devrimci mücadelesi içinden yetişti.
Öncellerimizden gençlik örgütünün yönetici görevindeyken siyasi polisin geniş çaplı operasyonuyla işkenceye alınanlar içindeydi. İşkencecilere meydan okudu, en örnek tavrı alanlar içindeydi. İlk suyunu bu tavrıyla alarak çelikleşti.
Birlik devrimiyle sorumlulukları daha da genişledi ve özgür alan çalışmasında çok uzun yıllar yeraldı. İllegal çalışmanın kısıtlayıcı koşullarına rağmen hiçbir zaman yorulmadı ve yılmadı. Tersine özgür alan çalışmasının birinci şartı olan siyasi polisin saldırılarına karşı ustalaşmayı içselleştirdi, geliştirdi.
Nitekim 1992’den sonra bir daha polisin eline düşmedi. Zeki yoldaş, bu ustalığını partinin polis saldırıları karşısında yöntemler geliştirmede emek harcayarak değerlendirmeye vargücüyle çalıştı.
Devrimci ve komünist hareketin, Kurdistan’ı dışta tutarsak, dar bir kitle desteğiyle sınırlanan koşullarda polis saldırılarına karşı güvenlikli çalışma yöntemleri geliştirmek için emek harcadı.
Zeki yoldaş, emek harcama disiplinini çok genç yaşlarda edinmişti. Spor, müzik ve kültürel yetenekleri gelişkindi. Bu gelişkinlik yüksek çalışma disiplini sayesinde edinilebilecek şeylerdi.
Düşünsel ve fiziksel çalışma disiplinini Rojava devrimi ve askeri çalışmada da gösterdiği anlaşılıyor. Ağır savaş koşullarında yılmadan mücadelesi elbette devrimci inancından geliyordu. Fakat Zeki yoldaş bununla kendisini sınırlamayacak denli üretkendi. Öyle de oldu. Devrimin IŞİD ve Erdoğan faşizmine karşı savaşta başarılı komutanlarından oldu. Sevgili Ulaş Bayraktaroğlu’nun nitelemesiyle Rojava devriminin bir kızıl generaliydi.
Zeki yoldaş, olası bir Türkiye genel ayaklanmasında elbette birikimini değerlendirecek yeteneklere sahipti. Erdoğan faşizmi alçakça suikastle O’nu Özgür yoldaşla birlikte aramızdan aldı. Zeki yoldaşın birikimini yeni ayaklanmalarda ve devrimci savaşta değerlendirme imkanını, devrimin ve partisinin elinden aldı. Faşizm aramızdan ayırıncaya değin Zeki yoldaş inandığı davada, inandığı çizgide savaştı.
Osman Nuri (Yılmaz Behrareş) yoldaş aynı dönemde Amed’de üniversite gençliğinin devrimci saflarında yeraldı. Profesyonel devrimci kadro olarak ileri atıldı. 1990’lı yılların başında askeri eylem hazırlığındayken siyasi polis tarafından, Bayram Namaz/Baran Serhat’la birlikte yakalandı ve işkence altına alındı. İşkencede direndi. Zindandan çıktıktan sonra yeniden özgür alanda çalışmaya katıldı. 2000’li yılların başında yeniden yakalandı ve 10 yıl F tipi hapishanede kaldı. Yazarak mücadeleye katkıda bulundu.
Çıkınca Rojava devrimine katıldı. 10 yıl boyunca Rojava devriminin değişik görevlerini omuzlayarak mücadele etti. Askeri ve siyasi eğitmenlikten, örgütçülüğe ve komutanlığa değin devrimin pek çok alandaki görevlerini omuzladı.
En son Kobanê’de mücadele ederken, Erdoğan faşizminin alçakça suikastıyla aramızdan alındı.
Zeki ve Osman Nuri yoldaşlar 35 yılı aşan süre boyunca yaşamlarını devrim ve komünizme adadılar. Mücadele yaşamları, ilk yılları hariç, hemen bütünü özgür alanlar çalışmalarında geçti. Hem Türkiye’de kent çalışmasının illegal alanında hem de Rojava devriminin özgürleştirdiği alanda.
Sayısız sınavlardan geçerek mücadeleyi sürdürdüler. Yakalanma, ölüm, zindan, işkence, kaybedilme, savaş bu sınavların bir temel kategorisiydi. Yılmadılar. Komünizme ve devrime bağlılığı sürdürdüler.
Mücadelenin iniş ve çıkışları sınavların diğer başlıca kategorisiydi. Marksist Leninist mücadele tarihi, mücadelenin yükseldiği dönemlerde kibire kapılma riskine ve gerçek durumdan kopma tehlikesine; mücadelenin gerilediği koşullarda kötümserlik ve kararsızlığa düşme tehlikesine çokça tanıklık eder.
Onlar, Gazi ve Gezi ayaklanmaları koşullarında kibire kapılmadılar ve gerçek durumdan kopmadılar. Tabii ki bu ayaklanmalar ve Kurdistan devriminin sürekliliğinden güç aldılar. Birleşik devrimi geliştirme isteği ve kararlılığının harcı yaptılar.
1990 dönemecindeki yıkım ve dünya gericiliğinin sökün etmesinden etkilenmediler. Akıntıya karşı yürümenin devrimci kararlılığını gösterdiler. Kararlılık ve yetenekleriyle bizlere yol gösterdiler.
Erdoğan faşizminin işgalci ve kirli savaş kudurganlığı onları aramızdan aldı.
Onlara ve ideallerine bağlılığı, devrim ve komünizm mücadelesine işçi sınıfı ve halkları seferber etme ve savaştırmada atılım yaparak yaşatabiliriz, yaşatmalıyız.