Kavramların tersyüz edilmesi

Ziya ULUSOY yazdı —

  • Burjuvazi/devletler, kavramları içeriksel tersyüz edip ideolojik aygıtlarıyla gerici hegemonya kurabiliyor.

ZİYA ULUSOY

Kavramlar derken kastettiğimiz felsefi kavramlar değil. Salt siyasi ve günlük olarak çok etkili kullanılan kavramlar.

Vurgulamak gerekir ki; burjuvazi/devletler, ajitasyon propaganda faaliyetinde kavramları adeta ustaca tersyüz ederek, medya tekelleri ve örgütleriyle şartlanma yaratabiliyor. Örneğin “terör/terörist” kavramı. Burjuva devletler, polis, ordu, kontrgerilla ve faşist çeteleri eliyle en büyük çaplı terörü uyguluyor. Hükümette ve muhalefettekiyle burjuva partileri, halkın, işçi sınıfının, ezilen ulusların mücadelelerine karşı bu vahşi terörün emrini veriyor ve destekliyor. Soykırım dahil bu acımasız terörü uygulayan burjuva devlet ve çeteleri, işçi sınıfı ve halk mücadelelerini terör uygulamakla, kadrolarını teröristlikle suçlayabiliyor.

Aynı demagojinin tekrarı

Devrimci mücadele, sınıfın/halkın geniş kitlelerini kapsamayı başaramıyorsa terör/terörist demagojisi halk üzerinde şartlandıran bir hegemonya kurabiliyor. Mücadele geniş kitleleri kapsayınca bu şartlanma yıkılabiliyor. Örneğin bütün takımıyla sömürgeci burjuvazi, Kürt Özgürlük Hareketi’ni “terörist, bölücü” ilan etti. Mücadelesi yeterli kitleselliğe ulaşmadığı için işçi sınıfı ve Türk halkında bu şartlanma hakim. Hatta Kürt Özgürlük Hareketi barış ve demokrasi müzakere sürecinde olduğu ve demokratik mücadele stratejisine geçtiği halde, iktidar ve burjuva partileri, sürece “terörsüz Türkiye” diyor.  Erdoğan başkanlığında toplanan MGK, “PKK terör örgütü” demagojisine devam ediyor. Erdoğan yandaşı yazılı-görsel basın aynı demagojiyi tekrarlıyor.

Erdoğan/Saray ve basını, QSD/YPG’ye ilişkin ise bu demagojiyi çok daha yoğun yapıyor. Türk ordusunun işgalci saldırılarına “Zeytin dalı”, “Barış pınarı” adalarını verdi; işgalci emrine giren yağmacı terörist çetelere “milli ordu”, “kuvayi milliye” adını verdi. Bu medyanın TV sunucuları, Netanyahu’nun Filistinlileri “hayvansı”lıkla suçlamasına benzer ifadeleri, QSD ve Suriye'deki Kürt halkı için kullanabiliyor.

Devrimci hareketin yetersizliği

Tabii ki bunun Türk halkı üzerinde şartlanma düzeyinde hegemonya kurmasında, işçi sınıfı ve Türk halkının ve  enternasyonalist devrimci hareketin mücadelesinin kitlesellik kazanamaması temel kolaylaştırıcı bir rol oynuyor. Kürt Özgürlük Hareketi, kitleselleştiği için Kürt halkının geniş kitleleri tarafından benimsendi, halk hareketi olarak sahiplenildi. Kürt halkı, faşizm ve sömürgeciliğin demagojisine karşı Özgürlük Hareketi'ne daha fazla sahip çıkıyor. Paris komünarlarına dünya işçi sınıfının sahip çıkmasına benzer biçimde. Demek ki, devrimci ve sosyalist harekete yönelik “terörist” demagojisinin Türk halkı nezdinde şartlanmayı yıkmanın yolu, devrimci ve sosyalist hareketi kitleselleştirmekten geçiyor.

"Reform" kavramıyla pazarlama

İçeriği tersyüz edilen diğer bir kavram ise "reform"dur. Reagan-Thatcher ikilisinden başlayarak, Pinochet’ten liberallere, Türkiye’de Özal’dan Erdoğan’a tüm burjuva liderler, neoliberal ekonomi politikasını, işgücü sözleşmelerinin kuralsızlaştırılmasını, sosyal hakların gaspını, özelleştirmeleri “reform” kavramıyla yutturmaya çalıştı, çalışıyor. Bu, dünya tekellerinin kâr oranını yükseltmek için vahşi kapitalizme geri dönüşüdür. Oysa reform, kapitalizmin ekonomik sosyal iyileştirmelere uğratılması demek. Bush’tan Trump’a, Macron’dan Erdoğan’a, devlet terörünü yasallaştırmaya, bu yolla uzun kalma çabasına, siyasi anlamda reform adını veriyorlar. Oysa siyasi reform, pratikte ve hukuk alanında devlet terörüne belirli sınırlamalar getirilmesine verilen addır.

Çetelerle "Devrim"in çalınması

"Devrim" kavramı da gericilik ve faşizm tarafından kullanılıyor. Faşist partiler, “Faşist devrim”i, burjuvazinin açık terörist diktatörlüğü için kullandılar. Yakın dönemde Erdoğan, İslamcı-Türkçü faşizme, "devrim" diyebildi. Suriye iç savaşının en kanlı sivil katliamını gerçekleştiren DAİŞ, HTŞ, diğer dinci çeteler ile Erdoğan oldu. ABD-İngiltere’nin onayıyla HTŞ’nin iktidara getirilmesine, İslamcıların büyük çoğunluğu "devrim" diyebiliyor. Oysa Sünni faşist bir diktatörlük olarak Ortaçağ benzeri bir rejimi kuruldu.

"Sosyalizm" kavramını bile

Hitler’in Nasyonal Sosyalist Parti adını kullanması örneğinde olduğu gibi sosyalizm kavramını bile faşist partilerce kullanıldı. Türkeş, kontrgerillacılığı uygularken sosyalizm, sosyalizasyon anlamına gelen "toplumculuk" kavramını 9 ışık programının bir maddesi olarak kullanmaktan kaçınmadı.

Emperyalist ve gerici burjuvazi/devletleri, işçi sınıfı ve halkların mücadelelerinde bu önde gelen kavramların yanı sıra diğer çok sayıda kavramı içeriksel tersyüz ediyor; ideolojik aygıtlarıyla gerici hegemonya kurabiliyor. İdeolojik alandaki mücadeleyi önemsemenin yanı sıra devrimci ve sosyalist hareketi kitleselleştirerek, gerici hegemonya yıkılabilir ve  yıkılmalıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.