ABD Colani’yi resmileştirirken
Ziya ULUSOY yazdı —
- Trump Suriye’de demokrasiyle ilgilenmez. İlgilenmiyor da. Trump’ın küstahça Colani’ye atıfla tekrarladığı “güçlü liderleri severim” sözü faşist liderleri teşvik edeceğinin alenen ilanı. ABD’de ve dünyada faşist hareketleri J. Vance inisiyatifinde geliştirmeye çalışıyor.
- Trump’ın asıl ilgilendiği Colani’yi ABD hakimiyetinin Suriye’deki dayanağı yapmak. T. Barrack sömürge valisi gibi Suriye’de mekik dokuduğuna ve "Şam artık IŞİD, İran Devrim Muhafızları, Hamas, Hizbullah ve diğer terörist ağların kalıntılarıyla mücadele ve bunları ortadan kaldırma konusunda bize aktif olarak yardımcı olacak” diye yazdığına göre bu kesinlik kazandı.
Trump, Beyaz Saray’da parfümle kutsayarak Colani’yi ABD emperyalizminin bölgedeki hakimiyeti ilişkisi içine resmen aldı.
Gerçi Colani’nin Şam’ın başına oturtulması Trump-Erdoğan eliyle oldu. Karşıdevrim içinde daha karanlık bir karşıdevrim gerçekleştirdiler. Tabii ki Netanyahu’nun ağır savaş saldırıları bu imkanı sağladı. Gerici Arap emir, kral ve diktatörleri de onayladı.
Geçen 8 Aralık’tan bu yana Colani Suriye halklarına soykırımcı katliamlar ile İslamcı gerici rejim yaşattı. Alevi ve Dürzi halklarına kitlesel katliamları, Hristiyan inançtan halka öldürücü saldırılar, aynı zamanda örgütlü Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi halklarına gözdağıydı.
Bu saldırlara Erdoğan TSK’sıyla destek verdi ve SMO çetelerinin bir bölümünü ise doğrudan katliamlara seferber etti. Til Rifat ve Minbic’i ise doğrudan işgal etti. Özerk Yönetimi ise savaşla tehdit etti. Direniş ve güçler dengesi izin vermeyince Colani ve çetelerini eğitip saldırtmaya çalıştı.
Trump-Erdoğan ve müttefiklerinin Colani etrafında şekillendirmekte oldukları rejim halka oy kullandırtmayı gereksiz gören bir diktatörlük. Colani kendisini devlet başkanı, rejimi "Arap Cumhuriyeti" ilan etti. Colani’nin atadığı Anayasa Konseyi İslam’ı referans alan bir anayasa yaptı. 5 yıl seçim olmayacak buyurdu. Bu arada kendi atadığı Konsey’in yerelde atadığı komiteler vasıtasıyla atananları halk meclisi ilan etti. HTŞ ve diğer islamcı çeteleri Yeni Suriye Ordusu ilan etti. TSK ve Suudi komutanlar tarafından düzenli ordu eğitimi veriliyor.
Bu, Erdoğan’ın idolü seçimsiz bir rejim. Esad diktatörlüğünde biçimsel de olsa halkın oy kullandığı seçim vardı.
Erdoğan-Bahçeli rejimi sömürgeci himaye ile Colani’yi yönetiyor. Şimdi ABD ve Suudi ve Katar teokratik devletleri güç ve para yoluyla kendi ağırlıklarını himayeci sömürgeciliğe yansıtıyorlar.
Trump Suriye’de demokrasiyle ilgilenmez. İlgilenmiyor da. Trump’ın küstahça Colani’ye atıfla tekrarladığı “güçlü liderleri severim” sözü faşist liderleri teşvik edeceğinin alenen ilanı. ABD’de ve dünyada faşist hareketleri J. Vance inisiyatifinde geliştirmeye çalışıyor.
Fakat halklara ve emekçilere diktatörlük reva gören bölge gericileri ve ABD unutmasın ki, rejimin kitle desteği güçlü değil.
Trump’ın asıl ilgilendiği Colani’yi ABD hakimiyetinin Suriye’deki dayanağı yapmak. T. Barrack sömürge valisi gibi Suriye’de mekik dokuduğuna ve "Şam artık IŞİD, İran Devrim Muhafızları, Hamas, Hizbullah ve diğer terörist ağların kalıntılarıyla mücadele ve bunları ortadan kaldırma konusunda bize aktif olarak yardımcı olacak” diye yazdığına göre bu kesinlik kazandı.
Tabii ki Trump İsrail’i korumakla da ilgili. Önceleyen aylarda Colani, Erdoğan ve Netanyahu’nun temsilcilerinin Azerbaycan’da buluşup Suriye üzerine yetki paylaşımında anlaşmalarını, muhtemelen Trump yönetimi yönlendirdi. Kuzey- Güney Suriye paylaşımı ve çatışmanın önlenmesi üzerine anlaştılar. İsrail yetkililerinin başlangıçta Kürtlere bağımsızlık veya federasyondan sözederlerken son aylarda dillendirmekten vazgeçmeleri, Barrack’ın Erdoğan ve gerici Arap rejimlerinin “iksirli rolü”nü övmesi anlaştıklarını gösteriyor.
SDG’nin Şam’la entegrasyonu sorununda, Beyaz Saray toplantısından olumlu sonuç beklentisi yüksek. Fidan zamandaş olarak ABD’de oldu ve Colani-Trump’ın SDG ve Özerk Yönetimin rejimle entegrasyonunda askeri ve siyasi özerkliğini mümkünse tasfiye, olamıyorsa en aza indirgemeye çalıştı.
SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ve Salih Müslim, olumlu sonuç beklediklerini ve Türkiye’nin muhtemelen 10 Mart anlaşmasını kabullenmiş olabileceğini belirttiler. Türkiye’de devam eden Süreç’e rağmen henüz belirtileri ortaya çıkmadı. Muhtemelen Erdoğan-Bahçeli, güdük bir özerkliğe doğru zorlayacak. Fakat Colani’nin zayıf gücü buna yeterli olmayacak. Bu nedenle anlaşma süreci bir adım ileri bir adım geri biçiminde ilerleyecek.
Sonuç olarak, emperyalistler ve bölge gericileri, Suriye halklarına geçmiştekinden daha karanlık bir karşıdevrim reva gördüler. Kanla sağladıkları “istikrar” halklardan fazla bir destek görmüyor. Örgütlü halklar, Özerk Yönetim halk desteği sayesinde mevcut kazanımlarını koruma imkanına az çok sahip.Bu, halkların artacak yeni örgütlü desteğiyle birleştirilebilirse Suriye’de emekçiler, ezilen inanç ve ulusal topluluklar, Colani’nin islamcı faşist diktatörlüğünün yerleştirilmesini önleyebilir, demokrasiyi kazanabilirler.
