1 Eylül ve barış

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Bay Erdoğan, halkın amacı gemiyi batırmak değil kurtarmak ama önce senden ve senin kanlı işgalci-imhacı zihniyetinden kurtulmamız gerekiyor.

Barış içinde bir dünya mücadelesi görevini hatırlatmak amacıyla, Almanya’nın 1939 yılında Polonya’yı işgal ederek İkinci Dünya Savaşı'nı başlattığı tarih olan 1 Eylül, “Dünya Barış Günü” olarak kutlanıyor.

Bu seneki 1 Eylül kutlamaları ise ironik bir biçimde her yerde kan akarken ve kan içinde kutlanıyor. Hem Ukrayna’dan Çin’e kadar bütün dünyada hem de bölgemizde her gün yeni bir katliam haberi geliyor ve daha büyük felaketler için savaş tamtamları çalıyor.
Bu ortamda, Erdoğan hem iç politikada hem de dışarıda tehditler savurarak politik ortamı iyice gerginleştiriyor. Erken ya da geç yeni bir seçimin iyice yaklaştığı şu günlerde, açık ki sadece cephede değil her yerde “entegre” bir savaş gündemdedir. Ya da yaşamın her alanı bir savaş cephesidir. En şiddetli savaş da her zamanki gibi içeride olmaktadır.

Erdoğan Kürtlere ve tüm ezilenlere karşı siyasal siyasi İslam ile birliği tercih etmişti. Bu tercihinin sonucu olan Yeni Osmanlı’nın halife taslağı olarak DAİŞ ile birlikte bölge kabadayılığına soyundu. Ne yazık ki, yüzbinlerce masumun kanına ve canına mal olan bu macera hüsranla sonuçlandı. Yakılan-yıkılan yerlerin halkı mülteci olup Türkiye’ye yığıldı. Savaşın ağır yükü ekonomiyi çökertti ve işsizlik-pahalılık, yokluk-yoksulluk patladı.

Erdoğan şimdi ülkenin jeopolitik-jeostaratejik konumunu pazarlayıp ayakta kalmaya çalışıyor. Ayakta kalabilmek için her yola başvuruyor, başvurmayacağı bir yol ve yöntem de yok. Hukuk, ahlak, erdem kurallarını ayaklar altına alıyor. Emrindeki özel savaş medyası ve Diyanet İşleri Başkanlığı kod adlı özel savaş aygıtı utanmazca saldırıyor. Ağızlarından kan fışkıran Diyanet memurları tasmasız dolaşırken, bir Gülşen adlı sanatçı kadının aylar önce söyledikleri gündeme getirilip bir bardak suda kıyamet kopartılıyor. Halk suni gündemlere boğulup şaşkına döndürülürken, gerçek gündem adım adım uygulanıyor.

Hapishanelerden her gün cenazeler çıkıyor. Adalet sisteminin çürümüş temelini bırakalım bir yana, bu sistem içinde aldığı “ceza” biten tutsakların ne tahliyesi ne de tedavisi yapılıyor. Diktatörlük ayakta kalabilmek için her türlü, hile ve zorbalık peşinde koşuyor.
Erdoğan’ın Yeni Osmanlı hayalleri battıkça bu politikasını sürdürebilmek için yeni manevralara başlıyor. Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerinden-BAE sonra düne kadar baş düşman ilan ettiği Suriye ve Beşar Esat ile de dost olmaya çalışıyor. Batmış politikada inat etmektense değiştirmek döneklik sayılmamalı. Ama gerçekten demokratik ve barışçı bir çözüm gündeme getirilirse.

Ne var ki, Erdoğan’ın bütün manevraları çürümüş diktatörlüğünü ayakta tutabilmek için. Soygunu ve katliam sistemini sürdürebilmek için her yola başvuruyor. Düne kadar her muhalife her türlü hakareti, tehdidi, şantajı ve saldırıyı meşru bir hak olarak gören Erdoğan şimdi aniden insafa gelmiş. “Hepimiz bir gemideyiz” buyurmuş. Ama bu gemi “aşk gemisi” ya da “Mavi yolculuk” gemisi değil. Kaptan Erdoğan’ın kanlı köle zindanı olan gemisi. Oğullarını gemici yapan tecrübeli armatör ya...

O, istediğini okyanusun ortasında köpek balıklarına yem eden zalim kaptan, halk ise kürek mahkumu köleler gibi. Erdoğan ve avenesi hak-hukuk-yargı tanımadan zulüm sistemini sürdürüyor, halkın ise hiç bir hakkı-hukuku yok. Ölenlerin mezarı bile yok, mezarlarını sormak bile yasak. Emine ana aylardır adliye önünde adalet bekliyor. Ama Erdoğan’ın savcıları-hakimleri şarkıcıların-sanatçıların peşinde. Onları susturmaya çalışıyorlar.

Sıkıştıkça din, iman, ezan, bayrak, Kuran, şehit hamasetine sığınman seni ferahlatır mı bilmem ama asla kurtaramayacak.
Bay Erdoğan, halkın amacı gemiyi batırmak değil kurtarmak ama önce senden ve senin kanlı işgalci-imhacı zihniyetinden kurtulmamız gerekiyor. Geminin kurtulmasını istiyorsan halkı değil kendini denize at. Sen de kurtul, millet de kurtulsun.
 
Bırak, halk barışı ve barış gününü kutlasın.
 
suatbozkus@gmail.com
twitter.com/suatbozkus

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.