Ekonomik krizin sebebi ve muhalefetin geleceği

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Ekonomik krizin temel sebebi nedir? Savaştır. Erdoğan, ABD ile birlikte 2010 Arap Baharı’nı fırsat bilerek “savaş” kararı aldı.
  • Krizi aşmak için derhal savaşa son vermek gerekir. Savaş bütçesini de, polis bütçesini de, Diyanet bütçesini de kökten tırpanlayıp, yüz milyarlarca doları üretime ve sosyal harcamalara aktarmak gerekir.

Avrasya kamuoyu araştırma şirketinin son anketine göre CHP’nin oyu AKP’yi geçmiş. Babacan’ın Deva partisi de yüzde 6’ya dayanmış. İYİP, Saadet’i ve Gelecek partisini de ekleyince, HDP oylarıyla birlikte AKP-MHP ister “erken”, ister “baskın”, isterse “zamanında” yapılsın seçimleri kaybediyor.

Vatandaş kur'du, faiz'di, enflasyon'du aldırmadan ekran başında pembe geleceğe umutla bakıyor.

Ancak bendeniz sütten ağzı yanan herkes gibi yoğurdu üfleyerek yiyeceğim. Ve sonunda da bu “umut” markalı bala bir kepçe sirke karıştırıp, dereyi görmeden paçaları sıvamayalım diyeceğim.

Çünkü hiçbir şey göründüğü gibi değil. Bazı gerçekleri sıralayalım. Önce Millet İttifakı açısından duruma bakalım: 

Pompalanan umut, her şeyden önce Millet İttifakı dışında kalan muhalefeti fiilen önemsizleştiriyor.

Gözler adım adım HDP’den ve müttefiklerinden Millet İttifakına çevriliyor. Kürtlerden “uzak” durmak isteyip de onların oyuna muhtaç olmaktan dolayı “muazzep” kesimler, gözlerini anketlere dikmiş, faşizmin “yıkılış” filmini seyrediyor. “Ha gayret, diyorlar, biraz daha oturduğumuz yerde beklersek, Kürt oylarına ihtiyaç kalmayacak.”
Millet İttifakı’, diyelim ki Kürt oylarına ihtiyaç olmadan seçimleri kazanabilir mi? Neden olmasın? Bu da bir ihtimaldir.

Seçimi kazandıktan sonra Millet İttifakı, DEVA’yı ve Gelecek’i de içine alarak bir koalisyon kurabilir mi? Kurar.

Sonra? 

Sıralayalım: Ekonomik krizi aşabilir mi? Sorunun cevabı krizin temel sebebinin ne olduğunda saklı.

Ekonomik krizin sebebi nedir? Mİ liderlerini dinliyorsunuz. Ne diyorlar? Krizin sebebi “tek adam” rejimidir, Merkez Bankası’nın, yargının bağımlı oluşudur, kuvvetler ayrılığının yok edilmesidir. Şeffaflık yoktur. Demokrasi de yoktur. Ekliyorlar: Yolsuzluk, kara para, uyuşturucu kaçakçılığı…

Sondan başlayalım: Yolsuzluk da, kara para da, uyuşturucu kaçakçılığı da krizin sebebi değildir. Sonucudur. Üstelik faşist rejim bunları “krizi aşmak” için yapmaktadır. Yolsuzluk “yandaş sermayeyi”, rakiplerini safdışı ederek krizden korur. Kara para, ve uyuşturucu ise Hazine’ye dolar kazandırır.

“Tek adam” rejimi, diktatörlük ve diğerleri ekonomik krizin sebebi mi? Öyle olsaydı Çin’in çoktan ekonomik kriz altında çökmesi gerekirdi. Bunlar krizin temel nedenini kudurtan faktörlerdir.

Ekonomik krizin temel sebebi nedir? Savaştır. Erdoğan, ABD ile birlikte 2010 Arap Baharı’nı fırsat bilerek “savaş” kararı aldı.

Ortadoğu’da patlayan Üçüncü Dünya Savaşı’na hazırlık olarak Oslo’da, İmralı’da, Dolmabahçe’de “çözüm sürecini” başlattı.

Hem “iç”, hem de “dış” iki cephede savaşmamak için.
Ancak girdiği savaşı kaybedeceği 2015 Kobane zaferiyle kesinleşince, aynı yıl içerde de  savaşı başlattı. Ve 6 yıl içinde Türk ekonomisi işte bu savaş yüzünden çöktü.

Çöküş başlayınca, siyasi kriz de uç verdi. Önlem olarak 15 Temmuz çakma darbesiyle Erdoğan Ergenekonla ve MHP’yle uzlaşarak, faşist rejime geçti. Bizdeki faşizm savaşın sebebi değildi. Savaş ekonomik ve siyasi krizi tırmandırarak faşizmin sebebi oldu.

Ekonomik kriz “toplumsal patlama” potansiyelini büyütünce, faşist diktatörlük, bir yandan milyarlarca doları savaşa ayırırken, bir yandan da halkı baskılamak için milyarlarca doları polise, jandarmaya, bekçiye, MİT’e akıttı.

Kendi tabanını konsolide etmek için ise milyarlarca dolarla Diyanet’i en büyük “kara delik” haline getirdi. Bunlar asalak kurumlardır, ekonomiye yüktür.

Evet. Şimdi soralım, Mİ seçimi kazandıktan ve hükümete geçtikten sonra ekonomik krizi aşabilir mi? Aşması için ekonomik krizin temel sebebini ve bununla bağlı, krizi büsbütün derinleştiren diğer sebebleri ortadan kaldırabilir mi?

Krizi aşmak için derhal savaşa son vermek gerekir. Savaş bütçesini de, polis bütçesini de, Diyanet bütçesini de kökten tırpanlayıp, yüz milyarlarca doları üretime ve sosyal harcamalara aktarmak gerekir.

Mİ hükümete geçtiğinde bunları yapabilir mi? Kılıçdaroğlu yapmaya kalksa en önce partisinin içindeki Ergenekoncular ayaklanır, CHP parçalanır. Ardından İyi Parti koalisyonu yıkar.

Diyanete el atılınca Saadet hükümeti terkeder. Maliye Bakanı Babacan bu adımlar atılmadan krizin aşılamayacağını hemen anlar. İstifayı basar.

Bu kadar da değil. Krize neden olan savaş, polis ve Diyanet harcamalarını kısmaya yönelik daha ilk adımlar atıldığı anda yirmi yıldır örgütlenmiş, yolsuzluk ve suça bulaşmış silahlı ve sivil bürokrasi hükümetin temelini dinamitler. Hükümetten düşünce çıplak şekilde “mafya-terör” örgütüne dönüşecek olan  AKP’nin,  MHP’nin, SADAT’ın kanlı saldırıları başlar. Mİ birkaç ay içinde çöker.

Özetle Millet İttifakı seçimi kazanabilir, ancak krizin sebebinin bir mucize olup da savaş olduğunu kabul etmedikçe ülkeyi yönetemez.

Ya da içte ve dışta Kürt halkına karşı savaşa devam ederse, ne olur? Belki Kılıçdaroğlu siyaseti bırakır, onun yerine gelecek olan ile Akşener bir de bakmışsınız Erdoğan ve Bahçeli gibi yeni bir faşist rejim kurmuş.

Şu yaşadığımız savaş “reformcu” Erdoğan’ı faşist diktatör haline getirmedi mi? Savaş yolunda yürürlerse bunları da getirir.

Gelecek yazıda devletin önünde duran iki senaryoyla ve "ne yapmalı" sorusuyla devam edeceğim.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.