Müjde: İşgalci ordu “havasız” kalacak

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Savaşın tırmandığı her aşamada PKK diplomasisi gerillayı yenilmez kılan taktik ya da stratejik daha üst düzeyde ittifakları gerçekleştirme yeteneğine sahiptir. Gelişmeler bizi bu sonuca vardırıyor.

Newroz müjdesi açıklandı. Gerilla SİHA’lara karşı hava savunma sistemine sahip oldu. Tek cümleyle söylersek, Türk ordusu kısa zamanda 15 SİHA kaybetti ve böylece gerillaya karşı hava üstünlüğünü büyük ölçlüde kaybetti.

PKK gerillasının temin ettiği hava savunma sistemi şu anda F-16 savaş uçaklarına karşı değil, SİHA ve İHA’ları hedef alan bir sistem. Ancak savaş uçakları gerillaya karşı değil, düzenli ordulara ve onların müstahkem mevkilerine, zırhlı araç konvoylarına, şehirlerdeki alt yapı ve üst yapı hedeflerine karşı kullanılan silahlardır.  

SİHA’lar gerilla savaşında Türk ordusuna stratejik bir üstünlük sağlıyordu. Bilindiği gibi savaş uçakları SİHA’ların icat edildiği dönemden önce de vardı ve savaşta büyük ölçüde kullanılıyordu. O dönemde gerilla özellikle Bakur’da bu uçaklara bakmaksızın TSK’yı neredeyse saf dışı etmişti. Gerilla grupları bu uçakların kalkış ve hedefe varış anını enformasyon ağı ve "tepeciler" sayesinde hemen öğrendiği için, bunlara karşı önlemlerini alıyordu. Üssünden havalanan savaş uçağı hedefine on dakika içinde ulaşıyordu. SİHA ve İHA öncesinde bu on dakikalık zaman, gerillanın bombardımana karşı savunma önlemleri almasına yetiyordu.

SİHA’larla birlikte gerillanın hareket imkanları daraldı. Sürekli havada hareket halinde olan bu savaş araçları, son derecede hassas gözetleme sistemleri sayesinde, en küçük bir kımıltıda gerilla birliğini saptıyor ve imha ediyordu. Aynı zamanda bu silahlar sivil hedefleri ve hareket halindeki sivil araçları da vuruyor, sahadaki ajanların, bu arada KDP istihbaratının verdiği koordinatlarla gerilla komutanlarına, PKK yöneticilerine karşı suikastlar da yapıyordu. Gerilla kayıplarının büyük kısmı SİHA saldırılarında verilmiştir.

Bilindiği gibi Türk devleti SİHA’ların kaportasını yapıyor, motorlarını ve en hassas tekniklerini NATO ülkelerinden temin ediyor. Küresel güçlerin PKK’ye karşı savaşta Türk ordusuna verdiği en büyük destek de işte budur. Ve şimdi bu destek gerilla tarafından büyük ölçüde boşa düşürülmüş bulunmaktadır.

Gerillanın anti-SİHA füzelerini nasıl temin ettiğini elbette bilmiyoruz. Ancak bu füzelerin gerillada varolması, birbirine karşıt küresel güçlerin gerillaya karşı bu gibi yüksek teknikli silah ambargosunda bir yarılma olduğunu da söylememize imkan veriyor. Bunun anlamı çok önemlidir. Gerilla hareketi Üçüncü Dünya Savaşı sürecinde sanılanın da ötesinde bütün devletler açısından stratejik bir güçtür. Savaşın taraflarından biri gerillayı yok etmeye yeltendiğinde, savaşın mantığı gereği, savaşın diğer tarafı buna mutlak şekilde itiraz edecektir. Türk devleti Karayılan’ın dediği gibi kendi ordusuyla ve ekonomisiyle gerillayı yenemeyeceğini anlamıştır. Bu nedenle Duran Kalkan’ın dediği gibi düne kadar küfrettiği devletlerle bile PKK’ye karşı ittifak kurma peşine düşmüştür. Irak’ta ve Suriye’de 40 bin kilometre kareyi aşan toprakları işgal hazırlığı içindedir. Şimdi görülüyor ki, bu tehdit Ortadoğu’da bütün dengeleri alt üst edeceğinden dolayı, PKK’nin ittifak imkanları da genişlemektedir.  

Savaşın tırmandığı her aşamada PKK diplomasisi gerillayı yenilmez kılan taktik ya da stratejik daha üst düzeyde ittifakları gerçekleştirme yeteneğine sahiptir. Gelişmeler bizi bu sonuca vardırıyor.

Zap’ta gerillanın büyük hamleleri, gökyüzü SİHA’ları yoğun sisle kör edince Türk ordusunun ve askerlerinin ne kadar büyük bir çaresizliğe yuvarlandığını dosta düşmana gösterdi. Şimdi hava savunma sisteminin temin edilmesiyle günlük güneşlik sema da SİHA’lara büyük ölçüde kapanmış olacak. Böylece geçmişte SİHA’sız ordu güçleri nasıl adım adım geriletildiyse, savunma sistemi sayesinde de aynı süreç başlayacak. Hava üstünlüğü olmadan Türk ordusu gerillayla göğüs göğüse savaşmayı göze alamaz. Hele ordunun paralı askerlerden oluştuğu bu aşamada, gerillalar mutlak bir iradi ve psikolojik üstünlüğe sahiptirler.

Elbette silah ve teknik savaşların kaderinde büyük rol oynuyor. Ancak dünya dengeleri hiçbir tarafın ilelebet silah üstünlüğüne izin vermez. Taktik bir evrede taraflardan biri silah üstünlüğüne sahip olsa bile, çok geçmeden taraflar arasında şu ya da bu şekilde denge yeniden oluşur. Son tahlilde savaşın kaderi insana, onun iradesine, ideolojisine ve psikolojisine bağlıdır.

Az sonra göreceğiz: Paralı ve bir kısmı devşirme cihatçılardan oluşan ordu ile Apocu dünya görüşüne sahip ve vatanı için savaşan gerilla arasındaki kara savaşları Kürt halkının zaferini müjdelemeye başlayacaktır.

Demek ki, gerilla şu anda her türlü saldırıya karşı kendi payına düşen bütün önlemleri alıyor, hazırlıkları yapıyor. Günümüzün temel meselesi barış, demokrasi ve özgürlük güçlerinin kendilerini ufuktaki büyük tehlikelere karşı hazırlamasıdır. “Öcalan’a özgürlük ve Kürt sorununa çözüm” hamlesiyle bu hazırlık başlamış, Kurdistan parçalarında, Türkiye’de, Avrupa’da ve dünyanın bir çok ülkesinde Newroz’larla yeni bir zirveye tırmanmıştır. Yürütülen mücadelelerin ürünü, hile hurda, taşıma seçmen yüzünden tam yansımayacak olsa da, 31 Mart’da Kayyımların defedilmesiyle yeni bir zirve olacaktır.

Dağ silsileleri gibi. Aşağıdan en yüksek zirve sandığın dağa tırmandığında, karşına nasıl yeni bir zirve çıkarsa, tıpkı öyle, zafere zirveden zirveye tırmanarak ulaşılacak.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.