Hamlede zirveye doğru: 8-21-31 Mart

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Ve hamleyi Zap’ta gerilla, Bakûr’da DEM Parti, Köln’de Kürtler, Almanlar, Fransızlar, Avrupa Birliği vatandaşları sürdürüyor. Hamle çığ gibi adım adım büyüyor.

Öcalan kuzguni saçlarla esarete yürüdü, şimdi ağarmış saçlarıyla esarette. Çeyrek asır geçti. Ondan üç yıldır haber yok.

Ama barışçı insanlık ondan haber bekliyor. Yalnız beklemekle kalmıyor, “susturulmuş insanın” özgürlüğü için dünya çapında “konuşuyor”. Konuşmakla da kalmıyor, mücadele ediyor.

Bu mücadeleye biz “hamle” diyoruz. Başlangıcı kimisinin haritadaki yerini bilmediğimiz yüzü aşkın ülkeden aralarında Nobel ödüllü olanların da bulunduğu bilim insanları, sendikacılar, sanatçılar yaptı.

Ve hamleyi Zap’ta gerilla, Bakûr’da DEM Parti, Köln’de Kürtler, Almanlar, Fransızlar, Avrupa Birliği vatandaşları sürdürüyor. Hamle çığ gibi adım adım büyüyor.

Hamle, basit bir “dayanışma” hamlesi olmaktan çıktı. Dünya çapında politik ve ideolojik mücadeleye dönüştü. Uygarlığı tehdit eden Üçüncü Dünya Savaşı’na karşı “barış” için elde avuçta kalan son “çareyi” elde etmek bu hamleye katılan insanların amacı oldu.

Medya Haber, Sterk TV ekranlarına konuşan Avrupalılar, Amerikalılar, Latin Amerikalılar, Afrikalılar ve Ortadoğulular “haksızlığa uğrayan” bir insandan söz etmiyor. Onun kitaplarından söz ediyor. Dünya çapında Apocu iki slogan milyonların ağzında: “Demokratik Konfederalizm” ve “Jin Jiyan Azadî.”

Bu milyonlar, içinde yaşadığımız için yeterince farkına varamadığımız “son çarenin” farkında. Şu anda Öcalan’ın özgürlüğü barış demek. Savaş, Ortaçağ savaşları gibi bir “savaş meydanında” sürüyor ve tırmanıyor. Dünyanın geri kalan kısımları bu “savaş meydanında” tırmanan savaşların adım adım kendi ülkelerine yaklaştığını hissediyor.

Rojava “alanındaki” savaş, Ukrayna’ya sıçradı. İki dünya savaşının suçlusu Almanya silahlanıyor; yüz milyar euroya silah üretimine harcama kararı aldı. Sosyal Demokratların ürettiği bu silahları AfD adlı Nazi Partisi eline geçirdiği gün Üçüncü Dünya Savaşı’nda Almanya yeniden sahne alacak. Tehlike büyük.

Şimdi bu tehlikeden habersiz kitleleri “Öcalan’a özgürlük” diyerek alanlara çıkan Kürdistan halkı, onun dostları uyarıyor. “Savaşı doğduğu” ve son İsrail-Hamas savaşının yayıldığı yerde, Türkiye’nin ve İran’ın Başûr Kürdistanı’nda karşılıklı hamlelerle birbirlerine karşı mevzilendiği Kürdistan topraklarında “boğmak” insanlığın kurtuluşu olacak.

Savaşı doğduğu ve tırmandığı “savaş meydanında” durduracak milyonlarca Kürt kadın ve erkeği var. Onların omuz başlarında enternasyonalistler giderek kitleselleşmekte. Bir tek eksik Öcalan. Öcalansız “savaş meydanlarında”, dünya barış hareketinin öncü kitlesi Kürt halkını bölenler cirit atıyor. Kürdistan petrolünü halk refahı için değil, kendi menfaatleri için “çalanlar”, bu petrolün birkaç milyon fıçısını “savaş ateşine” boca ediyor. Irak üniformalılar sözde “sınır muhafızları” kılığında Türk ordusunun perişan olduğu alanlarda onun yardımına koşuyor. KDP kendi tarihinden kopuyor, dünyayı kana boyayacak olanların zavallı bir aletine dönüşüyor.

Bu duruma bakanlar çareyi Öcalan’ın özgürlüğünde aramakta. Onlar, Öcalan İmralı’dan çıktığı gün, dört parça Kürdistan’da Kürtlerin ulusal birliğine hiç kimse engel olamayacak. Dört parça Kürdistan’ın birleşmesi ne demek? Elli milyon demek. Bu elli milyonun HPG gerillası, Peşmergesi, Rojava savunma güçleri demek. Birkaç yüz binlik silahlı barış gücü demek. Bu güç Öcalan’ın etrafında toplandığı gün, savaş alanında sabırsızlıkla bölgeyi aralarında paylaşmak isteyen “dört sömürgeci” devlet “beyaz teslim bayrağını” çekir. O bayrağın üstünde “barış” yazar.

Kürt halkına tarih istisnai bir misyon yükledi: Kürtler kendilerini kurtarırken, tüm insanlığı kurtarma misyonuyla donandı. Öcalan’ı bekliyor.

“Hamle” dedik. Bu hamle “insanlık hamlesidir.” Basit ya da alışılagelmiş bir “eylemler zinciri” değildir. PKK yöneticisi Duran Kalkan “hamleye devam” dedi. Hamle devam edecek; önümüzde 8 Mart var; dünya “Jin Jiyan Azadi” sloganıyla inleyecek; alanları dolduran kadınlar “Öcalan’a özgürlük” diye haykıracak.

Sonra 21 Mart Newroz. Bu Newroz yalnız Kürdün düşmanı Dehakları değil, dünyanın Dehaklarını Newroz ateşiyle helak edecek.

Ve 31 Mart. O gün, her biri kendi partisini dinamitleyen muhalefet tasfiyeye yürürken DEM Parti Türkiye’nin biricik demokrasi alternatifi olarak 1 Nisan sonrasının öncülüğüne yürüyecek. “İttifak” adına oylar ziyan edilmeyecek. Her artan oy, İmralı zindanına bir darbe olacak. Kazanılan her belediye, artan her oy Öcalan’a özgürlük hamlesini büyütecek.

Mukaddes kitaplar, Allah’ın kainatı ve insanlığı “altı günde” yarattığını ve “yedinci günde” dinlenmeye çekildiğini yazar. İbrani dinleri o dinlenme günlerini kendi inanışları gereği farklı günler olarak kabullenmiş. Müslümanlar Cuma, Yahudiler Cumartesi, Hıristiyanlar Pazar günleri dinlenir.

Bize dinlenme günü yoktur.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.