Öcalan’ın tarihi misyonu

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Öcalan’ın can güvenliği tırmanan savaşta can verecek milyonlarca bebeğin, çocuğun, yaşlı kadın ve erkeğin, gençlerin can güvenliği anlamına gelmektedir. Ve Öcalan’ın can güvenliği ancak özgür olduğu zaman sağlanabilir.

Rus muhalefetinin önde gelen liderlerinden Navalny Sibirya’daki bir hapishanede öldürüldü. Daha önce zehirlenmiş, Avrupa’nın baskısıyla Rusya dışında tedavi edilmiş, tedavinin ardından yeniden ülkesine döner dönmez tutuklanıp öldürüldüğü hapse atılmıştı.

Türkiye’deki rejimin Rusya’daki rejimle büyük benzerliği hesaba katılırsa, bu cinayet hepimiz için olağanüstü bir alarm olarak anlaşılmalı. Üçüncü Dünya Savaşı’nın hızla tırmandığı bu sisli havada, bu savaşın en ön cephesinde bulunan bu iki ülkenin iktidarları muhaliflerini düşman olarak görmekte. Daha öte savaşlara hazırlık, bu gibi ülkelerde iktidarlarını tehdit eden muhalif liderleri öldürmekle yapılmakta.

Bu açıdan bakıldığında, eğer şu ana kadar telaffuz bile edemediğimiz korkunç adım atılmadıysa, geçtiğimiz 17 Şubat günü yapılan “Öcalan’a özgürlük” yürüyüş ve mitingi faşist iktidarı durdurmak bakımından tam zamanında yapılmıştır. Eğer Avrupa’da Putin rejiminin baskıları nedeniyle güçlü bir politik güç olsaydı ve Rus diasporası Navalny’nın tutuklandığı günden başlayarak Avrupa alanlarını doldursaydı, belki bu cinayet önlenebilirdi.

Ama belki…

Rusya’da işlenen cinayet Köln eyleminin taşıdığı büyük önemi herkese anlatmış olmalıdır. Çünkü artık “Öcalan’a özgürlük” sloganıyla yapılan ve bundan sonra da büyüyerek devam etmesi gereken mücadele, aynı zamanda Önder Öcalan’ın hayatını koruma, ona karşı yeltenilecek cinayeti önleme mücadelesidir.

Geçtiğimiz gün Mehmet Öcalan “İmralı’dakiler yaşıyor mu, yaşamıyor mu, hatta Öcalan İmralı’da mı değil mi, hiçbir şey bilmiyoruz” demişti.

Evet! Şimdi TBMM’nde sorulacak temel soru “Abdullah Öcalan yaşıyor mu, yoksa onu öldürdünüz mü?” sorusu olmalıdır.

Öcalan İmralı’dan salınmadıkça ölümle yüz yüze olacaktır. Öcalan’ın özgürlüğü demek, onun hayatta kalması demektir.

Tekrar ediyorum: Savaş tırmanıyor. Hangi devletin hangi devletle ve hangi devlete saldıracağının bile belli olmadığı olağanüstü karmaşık bir durum var. İnsanlığın en aklı başında temsilcileri sonu bölgeyle sınırlı bir nükleer savaşa yol açabilecek olan tehlikeli gidiş karşısında, Ortadoğu’da yangını Öcalan’ın söndürme gücünde olduğunu görüyorlar. Yüzü aşkın ülkeden, aralarında Nobel ödüllü aydınların da bulunduğu binlerce akademisyen, sendikacı, parlamenter, sanatçı boşuna şu sıralarda Öcalan’ın özgürlüğünü talep etmiyor. Tehlikeyi ve tehlikeyi önleyecek insanı gördüler. Can havliyle “Öcalan’a özgürlük” diye haykırıyorlar.

Öcalan’ın can güvenliği, asla abartmıyorum, savaşın tehdit ettiği milyonların can güvenliğidir. Tarih, bir insanın hayatını milyonların hayatı ile özdeş hale getirmiştir.

Yine yazıyorum: Süren savaşı ve onun tırmanmasını Öcalan dışında önleyecek tek bir isim söyleyebilir miyiz? Barış dört devleti, Türkiye’yi, İran’ı, Irak’ı ve Suriye’yi savaş dışı bırakmaya bağlıdır. Bunu yapacak güç dört parça Kurdistan halkıdır. Şu anda içerideki ihanet nedeniyle bu halk bölünmüştür. Öcalan İmralı’dan çıktığı gün, savaşın kalbindeki dört parça Kurdistan’da elli milyon Kürt ulusal birlik bayrağı altında birleşir. Geçtiğimiz gün Köln mitinginde KNK Eş Başkanı Ahmet Karamus “Öcalan dört parça Kurdistan’ın temsilcisidir” dedi. Öcalan’ın önderliğinde birleşen Kürt halkı sözü edilen dört devleti barışa mecbur eder. HPG-YJA Star gerillası NATO’nun ikinci büyük ordusuna karşı kırk yıldır savaşıyor. Irak Kurdistanı’ndaki halk Barzani ihanetini püskürttüğü zaman, Peşmerge bölge barışının büyük bir gücü olacaktır. Rojava devriminin silahlı güçleri insanlığı DAİŞ belasından kurtaran kahraman bir güçtür. Rojhilat’ın tarihinde ve bugününde nice kanlı katliamları göğüslemenin yarattığı muazzam bir direniş geleneği vardır. İşte bu gücü şu anda yalnız ve yalnızca Öcalan birleştirebilir. Ve böyle bir güç karşısında dört devletin savaş ağaları duramaz. Çünkü bu dört devlet, geçmişte, birinde patlayan bir Kürt isyanına karşı birleşebilirken, birleşik Kürt cephesine karşı artık böyle bir “Kürt düşmanı dayanışma” içine giremez. Giremez, çünkü şu anda bu devletler kendi aralarında bölgesel hegemonya kavgası içindedir.

Öcalan’a tarih büyük bir misyon yüklemiştir: Dünya savaşını başladığı yerde durdurma misyonunu… Bu konfederalizmin ilk temel taşıdır.

Dünya savaşı demek, şu anda bu savaşa karşı çıkacak olan sosyalist bir devlet olmadığına göre, bütün devletlerin doğrudan ya da dolaylı bulaştığı savaş demektir. Avrupa ve Amerika, Rusya ve Çin arasında doğrudan bir savaş pratikte mümkün olmadığı için bütün bu devletler dünya savaşını Ortaçağ savaşları gibi, özel bir savaş “meydanında” yürütmekteler. Bu “meydan” Ortadoğu’dur. İşte bu özgün olgu, Önder Öcalan’ı, bölgede savaşı durdurma misyonununa ve gücüne sahip tek insan olduğu için dünya barışının önderi haline getirmiştir.

İşte bu nedenledir ki, Öcalan’ın can güvenliği tırmanan savaşta can verecek milyonlarca bebeğin, çocuğun, yaşlı kadın ve erkeğin, gençlerin can güvenliği anlamına gelmektedir. Ve Öcalan’ın can güvenliği ancak özgür olduğu zaman sağlanabilir.

Köln eylemi Öcalan’a özgürlük hamlesinin sadece “başlangıcı” olarak görülmeli ve Önder Öcalan sağ salim İmralı’dan çıkana kadar dünya çapında devam etmelidir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.