Eleştirinin edebi edepsizliğin eleştirisi

İlham BAKIR yazdı —

  • Düşmanınla neredeyse tek bir mücadele alanın, pratiğin yokken bir Kürt siyasetine, bunun siyasi önderliğine en hadsiz biçimde saldırırsan bu halk yaptığının siyaset değil düşmana hizmet olduğunu çok kolay anlar.

Kürt siyaseti, herhangi bir ülkedeki herhangi bir burjuva siyasi partinin yahut devrimci partinin siyaset yapma konforuna, olanaklarına hiçbir zaman sahip olmadı. Çünkü Kürtler, kendi ülkelerinin iktidarlarına yahut alandaki diğer siyasi partilere karşı değil, ülkelerini işgal altında tutan sömürgecilere, sömürgeci devletlere karşı mücadele etmekte, bunlara karşı siyaset geliştirmektedirler. Bunun da bedeli Kürt siyasetçiler için son derece ağır olmuştur. Ölüm, işkence, sürgün, onlarca yıllık hapis cezaları Kürt siyasal alanının son yüzyıldır siyaset yapmak için ödemek zorunda kaldığı bedellerdir. Kürtler bugüne kadar onlarca legal, illegal siyasi yapı, örgüt, parti kurdular. Bunların büyük bir bölümü devlet tarafından kapatılırken, önemli bir bölümü de halkın yararına bir siyaset üretemedikleri, halkla temas kuramadıkları, halkta bir karşılık yaratamadıkları için kendiliğinden ya kapandılar ya da birer tabela partisine dönüşerek siyaset sahnesinden silindiler.

Bugün başta Bakur ve Rojava Kürdistan olmak üzere dört parça Kürdistan’da siyaset üretebilen, mücadele eden, halkta bir karşılık bulabilen, kitleselleşebilen yegane siyaset, Kürt Özgürlük Hareketidir. Başurê Kürdistan hariç tüm Kürdistan parçalarında ve diasporada Kürt siyasetini Kürt Özgürlük Hareketi domine etmektedir. PDK’nin siyasete ve iktidara hakim olduğu Başur’da mücadele geleneği olan ve halkta karşılığı olan çok sayıda siyasi parti var. Kürtlerin iktidar olduğu federal devlet statüsündeki Başur’da Kürt Özgürlük Hareketinin siyaset yapması neredeyse tamamen yasaktır. Çünkü halkta karşılık bulmasından, buradaki siyaseti de domine ederek, aile çıkar ilişkilerinden çıkarıp halklaştırmasından korkulmaktadır. Bu sebeple yasaklama ve tutuklama da dahil her türlü engel çıkarılmaktadır siyaset yapmanın önünde.

Bakur’da Kürt Özgürlük Hareketi dışındaki siyasetler illegal bir takım organları olsa da çok uzun yıllardır legal siyaset yapmaktadırlar. Bu legal siyasal partiler ne yazık ki ne halkta karşılık bulabilecekleri bir siyaset yapabilmektedirler ne de halkı kazanacak, etkileyecek bir mücadelenin, emeğin ve bedelin sahibidirler. Dönem dönem Kürtçe üzerindeki bir takım baskılara dönük bazı basın açıklamaları, demeçler dışında dişe dokunur, ne kültürel ne siyasal herhangi bir mücadele ve emekten neredeyse söz etmek mümkün değildir. Bu durum Kürt siyaset ikliminin kuraklaşmasına, tek tipleşmesine, rekabetten uzaklaşmasına ciddi kapı aralamaktadır. Gönül isterdi ki çok sayıda Kürt partisi halkta karşılık yaratabilsin, halkın siyaset yapabilme seçenekleri artsın. Kürtler adına siyaset yapanları eleştirmek, hem de en sert dille eleştirmek her Kürdün anasının ak sütü gibi hakkıdır. Kürtler adına siyaset yapanların bir diğer siyaset alanını, siyaset tarzını eleştirmek hem hakkı hem de eşyanın tabiatı gereğidir. Bir siyaset, başka bir siyaseti eleştirerek, eksikliklerini, yanlışlarını söyleyerek, onunla siyaset tarzı ve ideolojisi ile ilgili mücadele ederek siyaset alanını genişletebilir, siyaseti halkın çıkarlarına hizmet eder hale getirebilir. Fakat bunun bir edebinin, bir adabının, hakkının, hakkaniyetinin, insafının olması icap eder. Düşmanınla neredeyse tek bir mücadele alanın, pratiğin yokken bir Kürt siyasetine, bunun siyasi önderliğine en hadsiz biçimde saldırırsan bu halk yaptığının siyaset değil düşmana hizmet olduğunu çok kolay anlar. Neredeyse tamamen bir tabela partisi durumundaki bu siyasi partilerin kendini var kılmalarının ve konuşulmalarının yegane yolu olarak Kürt Özgürlük Hareketine, bu hareketin önderliğine, büyük bedeller ödeyerek yürüttüğü mücadeleye saldırmak olarak görmeleri aslında tükenişlerinin, halkta bir karşılık bulamamalarının en büyük sebebidir. Kürt halkının önemli bir bölümünün adını dahi bilmediği, hele gençlerin ve kadınların kapısının önünden dahi geçmediği bir partinin, Sayın Öcalan’ın son mektubundaki açıklamalarını manipüle ederek, bağlamından kopararak Sayın Öcalan’a ve önderlik ettiği siyasete eleştiri adı altında yönelttiği hakaret ve saldırı, Türk sömürgeci devletiyle dil ve zihniyet ortaklığını ve siyaset tarzlarının müptezelliğini ortaya koymaktadır. Öcalan’ın, bu mektubunda sömürgecilerin, Kürtlerin bir kısmını dönüştürdüğü çöpten , ‘Judenrat’lıktan bahsederken aslında tam da bunları ve bu zihniyettekileri kast etmektedir. Aslında öfkelerinin asıl sebebi de budur. Seyit Rıza ve Şeyh Sait Kürt halkının değerleridirler ve Kürt Özgürlük Hareketi bu değerleri mücadelesinde yaşatmıştır, yaşatmaktadır. Bağlamından koparılmış tespit yahut eleştirileri bu değerlere saldırıymış gibi lanse ederek, bunun üzerinden Özgürlük Hareketi’ne saldırarak halkta bir karşılık bulacağı yanılgısını elli yıldır yaşadıkları gibi yaşamaya devam ediyorlar.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.