Gurbetelli Ersöz’ü anarken
Selim FERAT yazdı —
- O, 27-28 yaşlarında bir gazetenin yayın yönetmenliğine yükselen, Şeyh Said’in komşusu, hala kısmen karanlıkta kalan "Ayaklanmanın hikayesi“ni deşifre etmek için yola çıkan; basına, cesur ve kendine güvenen pozlarıyla yansıyan "Zaza“ kadın Gurbetelli Ersöz‘dü.
26 yıl önce, 8 Ekim‘de Güney Kurdistan’da bizi bırakıp gittiğinde 32 yaşındaydı.
Gerilla giysileriyle bize kalan iki bilinen fotoğrafı var.
İkisinde de sırtını kayaya dayamış.
Birinde benzersiz gülüşü;
Diğer fotoğrafta, bir tartışma esnasında, söylediklerini tartıp konuşan, sempatik bir çehre sizi derin bir suskunluğa iter.
Uzun düşündüm: Gurbetelli Ersöz’ü kardeşi Zeynep ve yoldaşı Ferda Çetin’den okudum.
Ben sadece Gurbetelli’den bize kalan izi tanımlamaya çalışacağım, becerirsem eğer.
"Bu ateş sizi de yakar“ manşeti Gurbetelli’nin 3 Aralık 1994’te Özgür Gündem’in Kadırga bürosunu bombalıyanlara, sonrasında namluyu Kurdistan’a çevirenlere verdiği tarihi cevap.
O dönemde Özgür Gündem Gazetesi Yayın Yönetmenliği yapan Gurbetelli’yle telefonlaşmıştık.
Ben gazeteye yazı yazıyordum.
Bu telefonlaşmadan sonra "uzaktan maval okuyan biri“ gibi yazıp yazmadığımı derinden düşünmüştüm.
"Kendimi ispatlamak“ gibi bir içgüdü kapanından kurtulmaya çalışan titrek yürek taşıyıcısı olduğumun farkına varılmaması için, sert satırlara sığındığımı hatırlatan Gurbetelli olmuştu.
Kırmançki konuşmuştuk
Benimle ilgili bilgilere sahip olduğundan hareket ediyordum.
O, 27-28 yaşlarında bir gazetenin yayın yönetmenliğine yükselen, Şeyh Said’in komşusu, o hala kısmen karanlıkta kalan "Ayaklanmanın hikayesi“ni deşifre etmek için yola çıkan;
Basına, cesur ve kendine güvenen pozlarıyla yansıyan "Zaza“ kadın Gurbetelli Ersöz‘dü.
Ben bu cesur kadına sempati duyan;
Bir yerde, ayakta durmak için, yaşam boyu öğrenmekten feragat etmemek için çaba harcayandım.
Yarım saate yakın o telefon görüşmesinde, Gurbetelli saygılı ve sakin bir dille, asil bir eleştiri çerçevesinde, bana kim olduğumu, kim olamayacağımı hatırlatmıştı.
Soğuk bir duş aldığım duygusuna kapılmamıştım.
Sorumluluk taşıyan usta bir ses bana, kendi alanımdaki surumluluğumun renk tonlarının şifresini vermiş hissini taşıyordum.
Kardeşi Zeynep, Gurbetelli’yi "Evin komutanı“ olarak betimlemiş.
Saygı duydum. Palu gibi direniş, ihanet ve katliamın izlerini taşıyan bir coğrafyada, önce evin komutanı;
Sonra sesini duyurmak için bir gazetenin yayın yönetmeni olmak;
Daha sonrasında da "PKK üyesi“ kalmak, bence hiçte yabancı bir kariyer değil.
Hazmedemediğim:
8 Ekim 1997: Ölüm (bazı kaynaklara göre 7 Ekim)
Bu yazıyı yazmadan önce, 17 yılını Türk hapishanelerinde ve 4 yılını Avrupa’da siyasi nedenlerden hapiste geçiren bir Türk dava adamıyla Gurbetelli Ersöz’ü konuştuk.
Hakkında yazmak istediğimi, ancak böylesi bir yazıyı yazmanın bana yüklediği sorumluluğu izah etmeye çalıştım.
O ise, 90’lı yılların ilk yarısında, Gurbetelli’yi bir DGM salonunun önündeki beklemede tanıdığını, uzunca sohbet ettiklerini aktardı.
Gurbetelli’nin sende kalan resim karesi? diye sordum.
İnançlı;
Kararlı;
Dik duruşlu, dedi ve sustu.
Ölümsüzlüğü de ondan…dedim ve ben de sustum.