İklim politikaları ve Yeşiller

Elif SONZAMANCI yazdı —

  • Dünyada iklim değişiminin görünür bir şekilde etkileri görülmeye başlandığında yeni dünya düzeni de kendini bu eksende dizayn etmeye başladı.

 

Kriz karşısında çevre hareketleri güçlendikçe, bu devinim daha da hızlandı. Örneğin 2018’den itibaren Gelecek için Cuma ve benzeri sivil toplum hareketlerinin dünya çapında yaptığı iklim eylemleri ile birlikte, iklim tartışmaları daha da ateşlendi.

Siyasette de bu etkileri Yeşiller hareketinin güçlenmesi ile takip ettik.

Özellikle Almanya siyasetinde bu değişim çok daha belirgin bir şekilde kendini gösterdi. Son seçimlerle birlikte Yeşiller, tarihinin en büyük başarısına imza attı. Nitekim şimdi hükümet ortağı olarak görevde.

Son yıllarda özellikle aşırı sağ hareketlerin güçlenmesi, yine merkezi sağ otoritenin daha da ağırlık kazanması, Yeşillerin yükselmesi ve de koalisyon ortaklarından biri olma ihtimalini çok güçlü kılmıyordu. Zira bu tahminler daha çok Sol Parti özelinden vücut buldu, Sol Parti büyük oranda oy kaybetti, Yeşiller oy yüzdesini katladı.

Yeşiller bildiğiniz gibi, 1998 ve 2005 yılları arasında iki kez federal hükümet koalisyonunda yer aldı. İlk kez 1998'de Gerhard Schröder liderliğinde SPD-Yeşiller koalisyonu ile hükümete giren Yeşiller, Joscka Fischer’in dışişleri bakanlığı ile siyaset sahnesindeydi. O dönemin siyaset zemini farklı olsa da, Yeşillerden beklenti atmosferi benzerdi.

Yeşillerin şimdiki hükümette temel hedeflerinin başında küresel ısınmaya karşı kapsayıcı çevre politikalarını hayata geçirmek ve bu sistemin öncüsü olmak geliyor.

Bu temelde Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock ilk adımlarını atmış durumda. Baerbock, uluslararası iklim politikası özel elçisi olarak Greenpeace International'ın başkanı Jennifer Morgan'ı görevlendirdi ve dış politikada iklim politikalarının önemine dikkat çekerek, "Jennifer Morgan, iklim dış politikamıza yön verecek, dünyadaki diğer ülkelerle ortaklıkları genişletecek ve dünya çapında sivil toplumla diyaloğa öncülük edecek" dedi.

Baerbock’un bu adımının Federal Meclis çatısı altında aynı sevinçle karşılandığı söylenemez. Nihayetinde ilk itiraz CDU ve FDP’den geldi. Şimdi tartışmanın merkezinde lobicilik faaliyetleri yer alıyor. CDU’lu Jürgen Hardt Greenpeace’i lobicilikle suçladı. Bir bakanın devlet kurumu ile lobicilik arasındaki çizgiyi bu kadar düşüncesizce aşmasının dikkat çekici olduğunu belirtti. Bu eksenli tartışma daha bir süre devam edeceğe benziyor.

İklim değişikliği ve beraberinde yarattığı kriz dünyanın en önemli sorunları arasında görülüyor. Artan sıcaklık, kuraklık, beraberinde doğal felaketler de getiriyor.

Örneğin dünyada artan eşitsizlikler ve eşitsizliklerin küresel iklim değişikliği ile ilişkisinin sorgulandığı Oxfam’ın son raporuna göre, geçen yıl içinde küresel iklim krizi sonucu yaşanan aşırı hava olayları 50 milyar dolarlık bir ekonomik kayba neden oldu. Çoğunluğu Afrika’da olmak üzere 15 ülkede 16 milyon insan açlık krizi ile baş başa kaldı. Bu veriler bile iklim krizinin insanlığı sürülediği yeri gözler önüne seriyor ve aklımıza şu soruları getiriyor:

İklim krizi kapitalist bir sistemde çözülebilir mi? Bu önemli sorunun yanıtı şimdiye kadarki süreçte yalnızca muğlak cevaplar buldu. İklim krizini yaratan, büyüten bu sistemin aynı zamanda krizi çözmesi hangi dengelere göre olacak?

Örneğin iklim krizinin aşılmasında adımlar attığını belirten AB maalesef bu noktada hala tartışmalı kararlara imza atabiliyor. AB Komisyonu, doğal gaz ve nükleer enerjiye yapılan yatırımları geçici olarak iklim dostu olarak sınıflandırma kararı aldı. Bu durumda, 2045 yılına kadar nükleer santrallerin inşasına izin verilebilecek.

Almanya Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck bu kararın yanlış olduğunu belirtti. Fakat itirazlar kararı değiştirmiyor.

Dünyada iklim krizinin çözümü konusunda önemli adımlar atıldı ama bu adımlar sorunların çözümleri açısından yeterli olmadı.  Küresel sermayenin ise önüne koyduğu mücadele hedefi fırsatları değerlendirme ve yeni pazar arayışlarından öteye gitmedi.

Bu sorunlar Almanya için de geçerli. İklim krizini aşma boyutuyla önemli adımları atacağını belirten Yeşiller, bu mücadelede gerek ekonomik gerekse sosyal sistemin değişmesinde ön ayak olacak mı? Yanıtı süreç içerisinde daha net göreceğiz. Fakat toplumun şimdiki beklentileri önceki Yeşiller döneminden de fazla.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.