İktidarın tarikatları

Ahmet TURHALLI yazdı —

  • Kürtlerin ulusal bilincinin ve haklarını perdelemek için, İslam’a ait akla gelecek ne kadar isim varsa, hepsini kullanarak cemaatler oluşturdular. Yetmedi bazı saray çanak yalayıcılarını Tv’de meşhur ederek din satıcılığını bu hainlerin eli ile ayyuka çıkardılar.

Son zamanlarda iktidarın asli ortakları olan, Ergenekon’un basın yapılanması Oda Tv’nin Uşşak-i Tarikatını gündeme taşıması, yeşil Kemalizmin, AKP ve Erdoğan’ın ipinin çekildiğinin kanıtı ve işareti olabilir mi?

Türkiye’de derin devlet denilen Türklük sözleşmesinin yeminlileri, Erdoğan’ı ve çevresini Kürt milletine ve kendilerinden olmayan herkesime karşı çok vahşice kullandılar. Türklük sözleşmesine katılmayan muhalif İslamcıların hemen hepsini, farklı yöntemlerle Kemalizme entegre ettiler. Kemalizm’in kızıl rengi, kuruluşundan bu yana Kürdistan ve Anadolu topraklarında asla tabana bu kadar ustaca yerleşememişti, hep elit bir tabaka olarak devletin bürokrasisinde kalmış ve toplumun büyük kesiminde meşruiyet kazanamamıştı.

1970’lerle birlikte, Erbakan öncülüğünde kurumsallaştırılan Milli Nizam Partisi (MNP), siyasi olarak dürüst Müslümanları ve özellikle rejime karşı olan Kürtleri, İslamı her boyutu ile istismar ederek, kişileri ve çevreleri devletin Türkçülük sözleşmesine entegre ettiler. MNP’nin gençlik kollarında faaliyetler yürüten Hüseyin Velioğlu’nu ise Şeriat ve İslam devletini inşa edeceğiz yalanı ile silahlandırarak, Kürt ulusal hareketinin taban kazanmasını engellemek, var olan tabanı tasfiye etme vazifesini (Hüdapar ve Hizbilere) ona havale ettiler.

Kürtlerin ulusal bilincinin ve haklarını perdelemek için, İslam’a ait akla gelecek ne kadar isim varsa, hepsini kullanarak cemaatler oluşturdular. Yetmedi bazı saray çanak yalayıcılarını Tv’de meşhur ederek din satıcılığını bu hainlerin eli ile ayyuka çıkardılar. Tv'lerde salya sümük ağlayanlar, şov yapanlar, sihirbazlık yaparak toplumu aldatma yarışına girişenlerin, binini bir akçe eder hale getirdiler. Bununla birlikte tarikatçılık, siyasal İslamcılık, silahlı şiddet islamcılığı, islamcılığın yumuşak tonu olan nurculuk, ihvancılık, selefilik, caferilik, şiacılık bir kitap dolusu isimlerle toplumun kafasına din boca ettiler. Başta Kürdistan’da olmak üzere her Kürt’ü ve dürüst Müslümanı oltasına takabilenlere ödül üzerine ödül verdiler. Bu cemaat ve şahsiyetlerin önlerine tek bir hedef koydular; dürüst ve samimi Müslümanlar ile Kürtleri Türkçülük sözleşmesine katacaksınız. Bunu başarırsanız devletten daha fazla pay alacak ve iktidara ortak edileceksiniz. K.Evren döneminde tam hız kazanan bu politika, ılımlı İslam diye iktidara taşındı. Bu durumun uluslararası bir planlama olasılığı olmakla birlikte, iç politikada ise Türklük sözleşmesinin onlarca yıllık planlaması neticesinde bir başarı olarak sürdürüldü. Türk ırkçılarının bu politika ve planlamaları ile artık İslam cazibesini yitirmiş, yalancıların, hırsızların, zalimlerin, tecavüzcülerin ve katillerin dindar görüntüsü bilinçli bir şekilde her tarafa dağıtılmıştır. Bu uygulama İslam’a ve dürüst Müslümanlara yapılmış büyük bir zulümdür.

Her ne hikmetse bu durumdan rahatsız olacak Müslüman da nerdeyse kalmamıştır. Daha önce Kürdistan’da gücünü toplumsal yapılardan alan onlarca tarikat, cemaat, medrese ve şahsiyetler devletin kontrolüne girmedikleri için, devletin eli ile tasfiye edildiler. Bağımsız ve tarafsız kalmak isteyen hiçbir yapı ve şahsiyete yaşam şansı tanımadılar. Bu yapılardan Türkçülük sözleşmesine uyanlar ve söz verenler ise devlet tarafından desteklendiler. İktidara devlet tarafından ortak edilen ya da pay verilerek hizaya getirilen onlarca belki de yüzlerce tarikat, cemaat, Kur’an kursları, İmam hatipler, İlahiyatlar, dernekler, vakıflar ve şahsiyetler oluşturdular. Uyuşturucudan, faizden, alkol ve umumhanelerden elde edilen para keselerinin ağızlarını sonuna kadar açtılar.

Son yıllarda çocukların canice ve ahlaksızca cinsel istismarları ile gündeme gelen tarikatlar nedir?

Sözlükte “gidilecek yol, izlenecek usul, hal ve gidiş” anlamındaki tarîkat (çoğulu tarâik) terim olarak “Allah’a ulaşmak isteyenlere mahsus âdet, hal ve davranış” demektir (et-Taʿrîfât, “eṭ-Ṭarîḳa” md.; Kâşânî, s. 349).

Tarikatların ortaya çıkmaları ve gelişimleri tamamen zalim iktidarlara karşıtlık üzerinedir. Hem Şiilerde hem de Sünnilerde çokça tarikat kurulmuş ve bu tarikatlar büyük mücadelelere rehberlik yapmışlardır. Tarikatlar kendileri etrafında disiplinli taraftarlar eğitmişlerdir. Nefislerine karşı başarılı olamayanların uhrevi hayatta Allah dostu olamayacaklarını bir düstur olarak kabul etmiş, nefsini tezkiyesini onu kontrol altında tutmayı bir sıfat olarak benimsemişlerdir. Dünya malına, iktidara ve kariyere sırtını dönen tarikat ehli, bir lokma ve bir hırka ile tarihteki mücadelelerinden söz ettirmişlerdir. Birçok tarikat toplumların bağrından çıkmış ve toplumda saygınlık kazanmışlardır. Örneğin Afrikada Senûsî şeyhleri ve tarikat mensupları Avrupalı sömürgeci güçlere karşı büyük bir mücadele vermiş ve geliştirdikleri direnişleri ile adlarını duyurmuşlardır. XX. yüzyılın başlarından itibaren halkı örgütleyip Fransızlar, İtalyanlar ve İngilizler ile çetin bir mücadele içine girmiş sömürgecilerin sökülüp atılmasına vesile olmuşlardır.

Yine Filistin mücadelesinde yerlerini alan birçok tarikat adı geçmektedir. İktidar dışında gelişen tarikatlar bir medrese gibi topluma temiz değerler katmış ve toplumlarda saygı uyandırmışlardır. Dinleri tahrif ederek bozan iktidarlar, elbette tarikatları da yanlarına çekmeyi ve özünü boşaltmayı da başarmışlardır. Bir hırka ve bir lokma ile tarihe geçen tarikatlar, şimdiler de zalim iktidarlarla birlikte iş tutmakta, makam mevki ve para peşinde koşmaktalar. İktidar yandaşı olan tarikatların, iktidarlar gibi davranmaları çok garipsendiği halde, bunları bozan iktidardan kimse söz etmemektedir. Para ve iktidarı hedef edinenlerin dini, mezhebi ve tarikatlarının adları ayrı olsa da, amelleri aynıdır. Meşhur bir söz: ‘Sofinin fikri ne ise zikri de o olur‘.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.