Katliamcı zihniyetle hesaplaşmak!

Demir ÇELİK yazdı —

  • Katliamcı, soykırımcı zihniyet sahibi sistem ile siyasal, sosyal, kültürel, ideolojik, ekonomik, sanatsal, inançsal ve düşünsel alanlar başta olmak üzere, tüm alanlarda sonsuz boşanmayı başarabilirsek gerçekten hesap sormuş, hesaplaşmış oluruz. 

Her yıl Aralık ayının son haftasında üç katliamı protesto eden eylem ve etkinliklerde bulunuyor, alanlarda unutmadığımızı, unutmayacağımızı haykırıyoruz. Aslında neredeyse her ay, ya bir katliam protesto ediyor, ya da yaşanan hukuksuzluklara karşı ses olmaya çalışıyoruz. Baskıya, zulme, katliama ve soykırıma karşı çıkmak, protesto eylem ve etkinliklerinde bulunmak hem insani, hem de vicdani olan bir durumdur. Önümüzdeki yıllarda da benzer eylemselliklerde yan yana gelecek, sesimizi yükseltecek, katliamlara ve soykırımlara lanet okuyacağız. Bu bir yere kadar anlaşılırdır. Çünkü en nihayetinde insan; siyasal, sosyal, psikolojik ve biyolojik bir varlık olarak akli melekeleri ile tarihe damga vurandır. Bu yönü ile her gelişme karşısında fikir üretmesi, düşünce geliştirmesi, kendisini örgütlemesi ve devletli uygarlığın zulmüne karşı gelmesi, mikro kozmos olmasının doğal sonucudur.

Tarihin yapım ve yaratım faaliyetlerinde, değişim ve dönüşümlerine öncülük yaptığında, özne olduğunda başarılı olabilmiştir. Bilinçli insan eylemselliği yerine, etki ve tepki ile hareket etmeyle yetindiğinde ise büyük kaybetmiş, karşı devrimlerin yaşanmışlığına tanıklık etmiştir. Duygusal varlık olmaktan kaynaklı verilen tepkiler, yükseltilen ses ve zulme karşı geliştirilen meşru savunma anlamlı ve değerlidir. Ancak bunun artık yeterli olmadığının anlaşılması da gerekiyor. Onca yaşanmışlıktan çıkaracağımız sonuç; tek başına tepki ile yetinmek olmamalıdır.

Tekçi, ırkçı, katliamcı ve soykırımcı devletçi sistem var olduğu sürece canımızı acıtmaya, katliam ve soykırımlarla bizi ortadan kaldırmaya devam edecektir. Düşününüz ki 42 yıl önce Maraş, 20 yıl önce cezaevi ve dokuz yıl önce Roboskî katliamına uğrayan toplum kesimleri ile yüzyıldır katliama ve soykırıma uğrayan kesimlerin aynı olmasını sorgulamayacak mıyız? Biz alan ve meydanlarda protesto gösterilerindeyken Efrîn'de, Eyn İsa'da, Gîre Spî’de, Mexmûr, Şengal'de, Haftanîn ve Bradost'ta katliamcı zihniyet halkımıza dönük katliamlarını sürdürüyordu. Yılın 365 gününün neredeyse her gününü katliamlar yaşayarak geçirmiş sömürge bir halkız biz. O nedenle asıl olan katliamcı zihniyetle sonsuz boşanma temelinde hesaplaşma içinde olunmalıdır. Unutmayacağız! Unutturmayacağız! Demek önemlidir. Ancak yetmeyeceğini, yetmediğini görerek soruna stratejik yaklaşmamız gerekiyor. Esas olan hesap sormak, hesaplaşmaktır. Kastım belirsiz, bilinmez tarihe ertelenmiş bir hesap sorma değildir. Bugünden yarına ertelemeyeceğimiz kadar erken ve acil bir hesaplaşmadan bahsediyorum.

Katliamcı, soykırımcı zihniyet sahibi sistem ile siyasal, sosyal, kültürel, ideolojik, ekonomik, sanatsal, inançsal ve düşünsel alanlar başta olmak üzere, tüm alanlarda sonsuz boşanmayı başarabilirsek gerçekten hesap sormuş, hesaplaşmış oluruz. Yoksa bayrağı nesilden nesile aktarır dururuz hep. Dilde, kimlikte, inançta ve kültürde kendimizi farklı bir halk ve farklı inanç sahipleri olduğumuzun bilincinde olmak, farklılıklarımızı sevme ile işe başlamalıyız. Bunun da artık yetmeyeceğini bilerek dilimize, kültürümüze, inancımıza ve kimliğimize sahip çıkmanın, egemenlikçi sisteme karşı korumanın zamanıdır.

Dilimizi, kültürümüzü ve inancımızı eğitimde, sosyal alanda, ekonomik ve kültürel alanda kullanmayı başararak insan olmaktan ileri gelen bu değerleri toplumsallaştırmak esas olmalıdır. Statüden yoksun, devleti olmayan elli milyonluk bir halkın dili, kültürü ve inanç değerleri kaybolma riski ile yüz yüzedir. Bugün biz Kürtleri, biz Alevileri ve farklı olanları bekleyen en büyük tehlike fiziki soykırımla birlikte kültürel soykırımdır. Fiziki soykırıma karşı devam eden meşru direniş hattının paralelinde kültürel, düşünsel, dilsel, kimliksel ve inansal alanlarda da kendimizi örgütleyebilir, siyasal, kültürel, sosyal, inanç ve sanatsal alanlarda aydınlanmayı yaşar, bu aydınlanmayı evrensele taşıyabilir, onları uluslararası statüye kavuşturabilirsek zalimle hesaplaşmış olur, soykırımcı zihniyete hesap sormuş oluruz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.