Lozan’a giderken Türk egemenliği
Selim FERAT yazdı —
- Erdoğan’ın temsil ettiği sistem, 1923’te Lozan’la birlikte oluşan Türk sömürgeciliği sistemidir. Erdoğan’a oy verenler 1923’te oluşan Lozan sistemine oy verdiler. Son "köleler“ Kürtler’i kaybetmemek için, Osmanlı histerisine kaptırılan kitlelerin gözü sadece Osmanlı mızrağının parıltısını gördü.
Kurdistan‘ı, Lozan Antlaşmasının 100’üncü yıldönümünde ne bekliyor sorusuna nasıl cevap verilmeli?
"İçgüdüler ve özgürlük“ (Marcuse) bağlamında söylenecek çok şey var. Burada suçlular ve kurbanlar ekseninde bir cevap aramak beyhude bir çaba olacaktır.
Hipotez: Kurdistan’ı olumsuzlaştırma ilkesine bağlı olarak, devrim için koşulların oluştuğu bir ülke.
Toplum, içgüdüsel olarak, özgürlüğe yakın.
Egemenlik, politik üst yapıyı oluşturanların hükmünde.
100 yıldır işgale dayalı hükmedenler, egemenliklerinden vazgeçmemekte ısrarlılar.
Burada yalıtkan bir ısrar yok.
Egemenlikte ısrar için toplumdan onay gerekli.
Egemenlik sadece devlet aygıtına dayanmıyor.
Egemenlik, insan iklimine dayanıyor.
Toplumsuz bir egemenlik aygıtı/devlet düşünülemez.
Ankara’daki devlet aygıtı, büyük oranda Türk toplumunun üst bir yansımasıdır.
Ankara’daki devlet, boyundurluk altında da olsa, sömürgeci ganimetten pay almak için, işgalciliğe son verilecek döneme kadar, egemenden yana olan Kurdistanlılar’ın da yansımasıdır.
Son olarak Erdoğan’ı seçenler, Lozan’a giderken, Osmanlı histerisinin kanıksatıldığı geniş bir toplumsal kesimdi.
1919’a gelindiğinde Yunan, Ermenistan ve Kurdistan toprakları dışında, işgal ettiği ülkeleri kaybeden Osmanlılar’ın deyim yerindeyse son "lanetlediği“ halklar Kurdistanlılar oldu.
Kurdistan susmadı.
On yılda bir askeri darbe düzenlediler;
Kurdistan direnerek son tabloda, Kurdistan toplumu içgüdüsel olarak özgürlük ve kurtuluş opsiyonunu seçti.
Erdoğan’ın temsil ettiği sistem, 1923’te Lozan’la birlikte oluşan Türk sömürgeciliği sistemidir.
Erdoğan’a oy verenler 1923’te oluşan Lozan sistemine oy verdiler.
Son "köleler“ Kürtler’i kaybetmemek için, Osmanlı histerisine kaptırılan kitlelerin gözü sadece Osmanlı mızrağının parıltısını gördü.
Kötülüğe, pahalılığa, talana rağmen, kuşanılan Osmanlı kılıcı, gören gözlerle gerçekler arasına perde düşürdü.
Son olarak, komşu ülke Kurdistan’ın Başkenti Diyarbekir’e vizesiz gitme cüreti gösteren Türk İçişleri Bakanı: "Son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadelemize devam edeceğiz“ demiş.
Biz bu hikayeyi iyi tanıyoruz.
Lozan’ın devamı bu devletin temel unsurlarından biri olan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun çıkıp, İçişleri Bakanı Yerlikaya’ya, Kürtler’i tehdit etmekten vazgeçme konusunda uyarmamasına hiç şaşırmadım.
Egemen ülkede demokrasi başka bir şey, sömürge ülkede uygulanan politika başka bir şey.
Kolonyal faşizmin şimdiki öncülerinden Yerlikaya, Türk askerine seslenmiş: "Binlerce rakımlı tepelerde, ‘aşılmaz’ denilen geçitlerde, uçsuz bucaksız vadilerde, hudut boylarımızda hep sizin ayak izleriniz var” derken, sömürge Kurdistan’ı tarif etmiş…
"Lozan Antlaşması’nın 100’üncü yıldönümü“ Konferansı, Lozan kentinde yapılacak.
Lozan Antlaşması, Kurdistan tarihindeki etkilerinin tartışılacağı konferans, tarihi bir değerlendirme durağı.
Lozan’a giderken, egemenler/sömürgecilerin; bir de Kurdistan’ın Kürtlerle ilgili bir sorunu var.
Sorun, parçalanan Kurdistan’da yaşayan ve hala Ankara’ya "evet“ diyen Kurdistanlılar’ın 100 yıllık Türk sömürgeciliğine rağmen, kendileri için kurtuluş ve özgürlüğün nerede olduğunun bilincine varmaları.