Sanat ve siyasette Kürt ipoteği 

İlham BAKIR yazdı —

  • Türkiye toplumu çoktan bir sansür toplumu oldu, Türkiye sanatı çoktan sansürü ve oto sansürü içselleştirdi. Siyasetiniz de sanatınız da çocuklarınızın geleceği de Kürt düşmanlığının ipoteği altında. 
  • Tecavüzcüsünüz ama Kürt’e düşmanısınız o zaman cezasızsınız. Hırsızsınız, uyuşturucu kaçakçısınız, ihaleye fesat karıştırırsınız, mafyasınız insan öldürürsünüz ama Kürt düşmanıysanız vatanseversiniz, size ceza yoktur.

Türkiye siyaseti, Türkiye’nin toplumsal yaşamı, Türkiye’de üretilen sanat kısacası Türkiye demokrasisi Kürt ipoteğindedir. “Kürt anasını görmesin” siyaseti sağcısıyla, solcusuyla, sosyal demokratıyla, dincisiyle, faşistiyle Türkiye’deki tüm siyasetin, toplumsal yaşamın, kültür ve sanat ikliminin üzerine çökmüş bir zihni ve duygusal karabasandır.  Kürt düşmanlığı, her türlü yalanın dolanın, talanın, yolsuzluğun, yozlaşmanın, baskının üzerini örtmenin en kullanışlı aparatı haline gelmiştir.

Tecavüzcüsünüz ama Kürt’e düşmanısınız o zaman cezasızsınız. Hırsızsınız, uyuşturucu kaçakçısınız, ihaleye fesat karıştırırsınız, mafyasınız insan öldürürsünüz ama Kürt düşmanıysanız vatanseversiniz, size ceza yoktur. İnsan hakları ile ilgili, demokratik yaşamla ilgili ufak bir iyileştirme ihtiyacı mı duyulmaktadır? Aman ha zinhar! Bu haklardan Kürtlerin de faydalanma imkanı var. O zaman susup yerinize oturun.

Demokratik hakkınız olmasını mı arzu edersiniz yoksa Kürtlerin de faydalandığı bir demokrasiyi mi arzu edersiniz? Kürtleri ve haklarını biçmek için daha ceberut ve baskıcı yasalara mı ihtiyaç var, bu arada bu yasalar sizin de mi hayatınızı cehenneme çevirecek?

Vatansever olmanın gereği budur. Kürt’ün yaşamını cehenneme çevirmek için buna ihtiyaç varsa bu kadarına katlanacaksınız. Kürt’e savaş mı açılacak, Kürt’ün başına yağdırılan bombalar sizin daha da fakirleşmenize mi yol açacak? Bir zahmet bir vatansever olarak bu kadarcık bedeli de ödeyiverin. 

Türkiye toplumunun hal-i pür melali tam da bundan ibarettir. Tüm aksiyonlar, tüm gelişmeler ister içerde ister dışarıda Kürt’ün kar-zarar endeksine ayarlıdır. Üç önemli gelişme yaşandı bu hafta. Altı yaşında bir kız çocuğuna evlilik adı altında yıllarca süren organize tecavüz olayı bir gazetecinin gayretkeşliği ile ortaya çıkarıldı. Anlıyoruz ki bu olay, mağdur kadının şikayetiyle iki yıl önce yargıya intikal etmiş fakat ne bir tutuklanan olmuş ne de henüz mahkemeye çıkarılan. Yargı, iktidar bunları neden korumuş? Çünkü bunlar cemaatler ve iktidar bunlardan güç devşiriyor. İktidarın neden bunlardan güç devşirmeye ihtiyacı var? Çünkü ittifak yaptığı Ergenekon ve müesses nizamla bir denge kurmaya ihtiyacı var. Müesses nizam kime düşman? Kürt’e düşman. Kürt’e düşmanla kurduğun ittifakı en iyi nasıl sürdürürsün? Kürt’e düşmanlık ve Kürt’e düşman başka yapılarla ortaklıkla. Nitekim Fetullah Gülen ortaklığı da böylesi bir Kürt düşmanlığı üzerinde vücut bulmuş bir düşmanlıktı. Altı yaşında bir çocuğa organize tecavüz et. Şimdi sözüm ona buna sesini yükselten muhalefet onlarca yıldır Kurdistan’da kolonyalist bir uygulama olarak sürdürülen Kürt kadınlarına sistematik tecavüze ya destek oldu ya da görmezden geldi. Şimdi kim inanır senin samimiyetine. Samimiysen de geçmiş ola Türkiye toplumu tecavüzü suç, günah ayıp saymayan bir noktaya çoktan geldi.

Türkiye’de başarılı sinema filmlerine imza atan, ulusal ve uluslararası arenada ciddi beğeni kazanan Emin Alper bir ödül konuşmasında gezi isyancılarına destek verdiği için bakanlıktan kendisine ödenen destek geri istendi. Sinemacılar haklı olarak buna karşı sert tepki gösterdi, bunun bir sansür olduğunu söyledi. Oysa bırakın bakanlıktan film çekmek için destek almayı, Kürt sinemacılar devletin bin bir baskısı ve yasaklamaları altında film çekmeye, filmlerini göstermeye çalışırken ne yazık ki bu Türkiye’deki sanatçıların bu şekilde gündemine giremiyor, bir tepki desteğine mazhar olamıyor. Bu tepki tek başına bir mana ifade etmez. Türkiye toplumu çoktan bir sansür toplumu oldu, Türkiye sanatı çoktan sansürü ve oto sansürü içselleştirdi. İstanbul belediye başkanına uyduruk bir sebeple hapis cezası ve siyaset yasağı verilerek halkın iradesi gasp edilme hamlesi gerçekleşti. Buna karşı demokratik tepkiler, nümayişler, demokrasinin ne kadar zarar gördüğü şeklindeki yorumlar akıyor TV kanalarının ekranlarından. Kürt’ün iradesini temsil eden onlarca belediyeye kayım atanırken sessiz kalarak, onaylayarak halk iradesinin gaspını normalleştirdiniz. Bu hamlenin içinde Kürt ve Alevi olan Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olmaktan uzaklaştırmanın da önemli bir sebep olduğu göz ardı edilemez. Siyasetiniz de sanatınız da çocuklarınızın geleceği de Kürt düşmanlığının ipoteği altında. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.