Talat Türkoğlu

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Talat için “Bilmem, yapamam, olmaz, hastayım” kelimeleri yoktur… İnsan avcıları onu 1 Nisan 1996 gecesi kaçırdı. O günden sonra bir haber alınamadı.

Talat yoldaşın kaybedilmesinin üzerinden 26 yıl geçmiş. Yokluğuna hala alışamadık, yokluğunu her an hissediyoruz. Sanki her an bir yerlerden çıkıp geliverecekmiş gibi..

Talat yoldaş, 1951 yılında Edirne’de doğdu. Babası Edirne’de, 1971 öncesi TİP üyesi olan Talat yoldaş bu ilerici aile ortamında büyüdü. Liseyi bitirdikten sonra, Edirne’de tekstil fabrikalarında çalışırken sendikal harekete girdi. Patronların kinini ve düşmanlığını kazanınca atıla atıla çalışacak fabrika kalmadı. Bölgedeki patronların korkulu rüyası oldu. Kara listeye alındı. Bu dönemde kurulan TSİP Edirne örgütünde görev aldı. Sendikal mücadelesini sosyalist bilinçle ve örgütlülükle sürdürdü. Patronların onu susturma girişimini o ülke çapındaki devrimci mücadele ile bütünleşerek aşmak çabasına girdi. Onu işsiz bırakan patronlar onun profesyonel devrimciliğe geçişine yardım etmiş oldular. O artık sadece Edirne’de değil, sadece tekstil işçileri içinde değil, her yerde devrimci mücadelenin içindeydi.

12 Eylül faşist darbesinden sonra, TKP(B) operasyonlarında iki defa gözaltına alındı. Ağır işkencelerden sonra zindana atıldı. O zamanın devrimcileri, onu Mamak ve Metris cezaevlerinden tanır. Ağır işkenceler ve hapisler onu mücadelesinden vazgeçiremedi. Tam tersine daha da militanlaştırdı. Devrimci hareketin değişen ihtiyaçları karşısında o da değişiyordu. O dönem çok sayıda devrimci kaçak duruma düşüyor ve yurt dışına çıkmak istiyordu. O zaman birçok devrimcinin, yurtdışına çıkabilmek için mafyacı insan kaçakçılarına yüklü paralar verdiğini herkes bilir. TKP(B) MK de, ihtiyaç halinde parti üyelerini ve diğer devrimcileri yurtdışına çıkarması için Talat’a görev verir. Talat için “Bilmem, yapamam, olmaz, hastayım” kelimeleri yoktur. O kendisine verilen ya da verilmese bile siyasi çalışmamıza gerekli-yararlı olacağını düşündüğü her alana kafa yorup çözüm üreten, gerçek bir yaratıcı-devrimciydi. Para yok demez, inşaat-tarla demeden ne iş bulursa çalışıp para temin ederdi. Bu nitelikleriyle bilgi-tecrübe ve zekasını birleştirince ortaya muazzam bir aktif çalışma çıkıyordu. Bir dost örgütün sorumlusu ona “Tam bir devrim işçisi” diyordu.

Parti’nin verdiği görev üzerine Trakya’dan ve Ege adalarından Yunanistan’a onlarca belki de yüzlerce devrimciyi geçirmiştir. Geriye dönmek isteyenleri de geri getirmiştir. Bu çalışmalar sırasında hem Türkiye tarafında hem de Yunanistan tarafında yakalanıp cezaevinde kalmıştır. Türkiye tarafında yakalandığında, istihbaratçılar bu işi kaç paraya yaptığını soruyorlar. Talat ise “Bir kuruş almadığını” söyleyince “Öyleyse niye yapıyorsun?” diyorlar. Talat, “Ben iki defa gözaltına alındım ve insanlık dışı işkencelere maruz kaldım. Kimsenin o duruma düşmesini istemem. Bu nedenle, kim olursa olsun işkence görme riski varsa ve yurtdışına çıkmak istiyorsa, ona gücüm yettiğince yardımcı olurum” cevabını veriyor. İstihbaratçılar herhalde ona göre raporlarını verdi ki, hep peşinde oldular. Son dönemde hep takip altında olduğunu söylüyordu. Takip çemberini kırmaya çalışıyordu. Ama kıramadı. İnsan avcıları onu 1 Nisan 1996 gecesi kaçırdı. O günden sonra bir haber alınamadı.

Bazı itirafçılar onu kaçırıp infaz ettiklerini, cenazeyi Trakya’da bir çöplüğe gömdüklerini söylediler. Ama söylenen yerlerde cenazeyi bulmak mümkün olmadı.

Devir Çiller-Ağar-Çatlı çetelerinin halka kan kusturduğu “93 konsepti” devridir. Yirmi bine yakın insanın kaçırılıp kaybedildiği, çoğunun cenazesinin bulunamadığı, Kürdistan’da toplu göçertme ve katliamların yapıldığı bir devirdir. Talat yoldaşımız bu kanlı zalimlere karşı direndiği, teslimiyet ve ihanet tekliflerine tekmeyi attığı, tehditlere boyun eğmediği için kaçırıldı. O dönem “faili meçhul” denen cinayetlerin ve kayıpların tetikçileri kim olursa olsun siyasi sorumluları bellidir. Demirel-Çiller-Güreş-Ağar çetesi baş sorumlularıdır. Ölmüş olsalar da hesap vermekten kurtulamazlar.

İşte baş faillerden Çiller, sanki yaptıkları unutulmuş gibi yeniden siyasete girmeye çalışıyor. AKP-MHP çeteleri onlarla işbirliği yapıyorsa ya da onlara muhtaç hale gelmişse onlarla suç ortağı demektir. Bütün bunların hesabını sormak için de, bu eli kanlı ittifak acilen yıkılmalıdır.

Talat yoldaşımız kavgamızın bir sembolü olarak kalacaktır. Saygıyla anıyorum.
 
suatbozkus@gmail.com
twitter.com/suatbozkus

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.