- Ben kendimi bildim bileli “Vatan elden gidiyor, din elden gidiyor, beka sorunu var, dış düşmanlar vb.” feryatları arasında ırkçı-dinci dikta sistemini ayakta tutmaya çalışırlar.
Seçimler yaklaştıkça politik atmosfer de kızışıyor. Gericiliğin sıkıştıkça feryatları artar. Ben kendimi bildim bileli “Vatan elden gidiyor, din elden gidiyor, beka sorunu var, dış düşmanlar vb.” feryatları arasında ırkçı-dinci dikta sistemini ayakta tutmaya çalışırlar. Türkiye tarihine geçmiş belli başlı kanlı saldırıların hep Cuma günleri, Cuma namazından sonra başlatılması bir tesadüf müdür?
Anketlerde AKP-MHP diktasının baş aşağı gittiği görülüyor. Gerçi tek başına anketler yeterli bir gösterge değildir. En büyük ve kesin anket seçimlerdir. Tabii ki hile-hurda karışmazsa…
Aslında 7 Haziran 2015 seçimlerinden bu yana Erdoğan, sandıkta hep kaybetmiştir. Ama seçim hileleriyle kendisin hep kazanmış göstermeyi başarmıştır. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde bütün büyük şehirleri kaybetmiş ve yenilgisini gizleyememiştir.
Şimdi Erdoğan’ın iktidarını koruması iyice güçleşmiştir. Bu nedenle uzun süredir Erdoğan’ın medyadaki tetikçileri yalana-kışkırtmaya dayalı kara propaganda kampanyası yapıyor:
“Biz gidersek CHP eski tek parti devrine dönecek. Din dersleri kaldırılacak, türban gene yasaklanacak, bizim işe koyduğumuz masum insanlar işten atılacak vb. Ey Müslümanlar uyumayın. Beka sorunu var, dış düşmanlar saldırıyor. Ekonomik kriz düzelir ama vatan-din elden giderse bir daha geri kazanamayız”
Bazıları bu sözlere gülüp geçse de, bunun da ciddi bir alıcısı ve inananı vardır. Ayrıca mesele sadece inanç boyutlu değildir. Son seçimlerden sonra İstanbul Belediyesinde görüldü ki, binlerce araç ve motorize edilmiş bankamatik memuru Erdoğan’ın fedaisi ve tetikçisi olarak çalışmaktadır. İnanç maskeli bir menfaat çetesi örgütlenmiştir.
AKP-MHP bir siyasi partiden çok mafyatik bir çetedir. Devletin ve milletin tepesine çöreklenmiş bir menfaat şebekesidir, eli kanlı, soyguncu bir çetedir. Sadece bütün büyük ihaleleri kapan “beşli çete” değildir. Onların etrafında örgütlenmiş taşeronlar vb. büyük bir kalabalıktır. Gözümüzün önünde yakılıp yıkılan Amed-Sur bu çeteler tarafından talan ediliyor.
AKP devlet bütçesinden ödenen yardımları da bir şantaj aracı olarak kullanmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı bir başka çete örgütlenmesidir. Her gün artan kadrolarıyla sistemin sigortasıdır, silahsız muhafızıdır.
Diyanet işleri Başkanına boşuna zırhlı Mercedes verilmiyor. Diyanette birkaç bakanlığın kadrosu var diyenler hala gerçekleri görmek istemiyor. Bu kadrolar, ek din dersleri, kurslar, sayısı bilinmeyen cemaat kursları vb. kurumlar iktidarın koruması gibidir. İşte Erdoğan içinden geldiği bu çevreleri iyi tanımakta ve onları besleyerek-korkutarak iktidarını sürdürmeye çalışmaktadır. Çünkü artık vereceği ne yeni bir vaat ne de söyleyeceği yeni bir yalan kalmıştır. En kolay ve ucuz yol-yalan olarak din, Allah, türban vb. kalmıştır. Şimdi tepe tepe bir daha bunu kullanmak istiyor.
Konuyu Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği doğru değildir. Tam tersine Kılıçdaroğlu’nun son hamlesi bu yolu kapatmak içindir. Erdoğan saldırıyı büyütmeden önünü almıştır. “Beyaz Türkler”in huylanmasının bir anlamı ve ağırlığı yoktur. Sanki ortada kusursuz laik bir devlet varmış gibi davranmanın yararı olmaz.
Kılıçdaroğlu ne derse desin ama Erdoğan’nın panik içinde “O zaman anayasayı değiştirelim” restini de görmeliyiz. Gerçi seçimlere çeyrek kala sağlıklı bir tartışma ve değişiklik yapılamaz. Ama seçimlerden sonra cumhurbaşkanlığı sistemi de değişecekse, Emek ve Özgürlük İttifakı güçleri bu değişimi daha kapsamlı hale getirebilir. Ana dilde eğitim, derhal ateşkes ve siyasi çözüm, genel af, kadın özgürlüğü, inanç özgürlüğü gibi acil taleplerden başlayıp demokratik bir anayasa önerisi yapılabilir.
Erdoğan-Bahçeli diktasına son vermek isteyenler şimdiden ve seçim günü ciddi bir çalışma yaparak bu diktaya son verebilir.
suatbozkus@gmail.com
twitter.com/suatbozkus
paylaş
Suat BOZKUŞ yazıları
Tecrit ve seçimler
28 Ocak
Seçim dönemi
21 Ocak
Seçimler ve HDP
14 Ocak
İkinci Paris Katliamı
2 Ocak
Erdoğan’ın ustalık devri
23 Aralık
Öcalan ve siyaset mühendisliği
17 Aralık
ŞOK ŞOK ŞOK
10 Aralık
Seçimler ve savaş
3 Aralık
Kobanê’nin rövanşı
26 Kasım
Erdoğan’ın seçim kampanyası
19 Kasım
Kimlerin kimyası bozuluyor?
12 Kasım
Kimyasal Recep mi?
5 Kasım
'Cadı' avı
29 Ekim
Hukuksuz bir savaş
22 Ekim
Seçimler torbada keklik mi?
15 Ekim
İttifaklar ve dış güçler
1 Ekim
HDP nerede olsun?
24 Eylül
Tecrit ve tehdit
17 Eylül
HDP üzerinden siyaset
10 Eylül