2026: Ya çözüm ya çözülme
Cihan DENİZ yazdı —
- 2026 bir çözülme değil bir çözüm yılı olması isteniyorsa, başta umut hakkı olmak üzere gerekli tüm adım ve düzenlemeler vakit geçirmeksizin atılmalıdır.
CİHAN DENİZ
Zorlu ama aynı zamanda özellikle Kürt sorununun çözümü açısından umutların yeşerdiği 2025 yılını ardı ardına yaşanan “ilginç” gelişmeler ile kapatıp çok önemli ve tarihsel gelişmelere gebe 2026 yılını karşılamaya hazırlanıyoruz.
Bizlere dayatılan suni gündemlerin önümüzü karartmasına izin vermeden son günlerde yaşananları kısaca bir hatırlayalım:
* İlk önce neredeyse Ankara’nın burnunun dibinde Rus yapımı olduğu bildirilen bir insansız hava aracı tespit edildi ve düşürüldü.
* Ardından Karadeniz’de Türkiye bandıralı ve Ukrayna’dan mal taşıyan gemilerin Rusya tarafından vurulduğuna dair haberler geldi.
* En son olarak da Türkiye’yi ziyaret eden Libya Genelkurmay Başkanı’nın da içinde olduğu heyeti taşıyan uçağın Ankara’da havalandıktan kısa bir süre sonra düşmesi sonucu tüm heyetin yaşamını yitirmesi.
Tabi bunlara ek olarak Yunanistan, Türkiye Kıbrıs ve İsrail tarafından Kudüs’te e büyük oranda doğrudan Türkiye’yi ilgilendiren kararların alındığı bir zirve yapıldı.
Hepsi tek tek çok önemli ve doğrudan Türkiye’ye verilmiş açık mesajlar olarak okunması gereken tüm bu olayların çok kısa bir sürede yaşanması asla bir tesadüf olarak görülmemelidir.
Sadece çok kısa bir süre içinde artarda yaşanan bu gelişmelere ek olarak iktidarı 2026 yılında bekleyen bir diğer önemli sorun da giderek daha da katlanılmaz hale gelen ağır yoksulluk durumu ve bunun yarattığı toplumsal gerilimdir.
İktidar içi güç savaşları
Bu bağlamda, iktidar bloğunu oluşturan partiler arasındaki ve hatta partilerin kendi içlerindeki güç savaşları da 2026 yılı içinde gündemi meşgul edecek bir diğer konudur. Bu noktada geçerken şunu belirtelim ki, her çözüm sürecinde Kürtleri “şahinler - güvercinler” , “İmralı – Kandil” ve benzeri şekillerde bölüp süreçlerin başarısızlığını bu sözde “bölünme” ve “gerilimlerde” arayanlar, süreçleri boşa çıkaran asıl nedenlerini görmek istiyorlarsa bugün artık saklanmaz hale gelmiş iktidar içi güç savaşlarına bakmalıdırlar.
2026’ya siyasi, ekonomik, diplomatik açılardan çalkantı ve krizlerle giren iktidarın elindeki tek çıkış, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamasıyla fitili ateşlenen ve Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla çok kritik bir aşamaya evrilen yeni süreçtir. Diğer bir ifade ile Türkiye’nin Kürtler ile barışması ve tüm bir coğrafyayı bir asırdan fazla bir süredir kilitleyen Kürt Sorunu’nu çözmektir.
Köprüden önceki son çıkış
Çok açıktır ki Kürt sorununun çözümü akan kanın durması kadar, sürekli tartışıldığı gibi Türkiye’nin kangrenleşmiş sorunlarının çözümü açısından da önemli fırsatlar sunmaktadır.
Bölge üzerinde planları ve hesapları olan büyük güçlerin Türkiye’yi kontrol altında tutmak adına sürekli bir koz olarak kullandıkları Kürt sorununu çözmüş bir Türkiye bu güçlerin siyasi, diplomatik ve ekonomik müdahalelerine karşı daha dirençli ve güçlü olacaktır. Kürt tarafının Türk – Kürt ittifakı ile kast ettiği tam da bölge halklarının özgürlüğünü ve bağımsızlığını önceleyen bu direnç gücüdür.
Sonuç olarak iktidarın elinde tarihi bir fırsat vardır. Ama bu fırsat aynı zamanda köprüden önceki son çıkıştır.
Bundan dolayı da, böylesi tarihi bir kavşakta olan iktidarın bu süreci başarıya götürecek olanlar dışında atacağı her adım, yapacağı her girişim, sapacağı her yol, dün olduğu gibi bugün de “çözmeyen çözülür” diyalektiğini bir kez daha doğrulamaktan başka bir sonuç üretmeyecektir.
Maalesef, iktidar, en zor anından yakaladığı ve belki de bir daha asla elime geçmeyecek bu tarihi fırsatı değerlendirmek adına gerekli adımları ve düzenlemeleri seri şekilde yapmak yerine süreci sürüncemede bırakmaktadır. Kendisi bir adım atmadan sürekli Kürt tarafından adımlar atmasını beklemektedir. Daha da önemlisi şiddetin Kürt sorunu denkleminin dışında bırakılmasının tartışıldığı bir anda farklı aktörler ağzından sürekli Suriye’deki Kürtlere yönelik askeri operasyonu gündeme getirmektedir.
İktidarın süreci sürüncemede bırakan bu tutumu Kürt sorununun çözümsüzlüğünde çıkarı olan iç ve dış güçleri de cesaretlendirmekte, onlara süreci boşa çıkaracak hamleler yapma fırsatı vermektedir.
Sonuç olarak 2026 bir çözülme değil bir çözüm yılı olması isteniyorsa, başta umut hakkı olmak üzere gerekli tüm adım ve düzenlemeler vakit geçirmeksizin atılmalıdır.
Ve son olarak da; barışı, özgürlükleri, yeni ve daha umut dolu bir geleceği inşa edebileceğimiz bir yıl olması dileklerimle tüm Özgür Politika ailesinin yeni yılını şimdiden kutlarım.
