Bir kadın öğretisi: Yaşamak!

Selim FERAT yazdı —

  • TJA’nın 8 Mart’tan önceki açıklaması, yaşamın harabeler üzerine yeniden yeşerecek bir yaşam inşa edeceğine dair bir kollektif gücü harekete geçireceğine işaret ediyor: “..depremin olduğu tüm şehirlerde kadınların desteğiyle birlikte hayatı yeniden inşa edeceğiz.”

“Zor bir dönemden geçiyoruz” bu cümle özgürlük ve kurtuluşa kadar hep tekrar edeceğimiz bir nakarat olarak kalacak.

“Ya başaracak, ya da hep tekrar edeceğiz”

Bu sözler, en az kırk yılını aktif mücadeleye adayan Dersimli bir kadının sözleri.

Konumuz, içinde bulunduğumuz süreç:

Geçtiğimiz dönemi, karartılmak istenen bir tünele dönüştürmek istiyorlar.

Merkezinde insanın olmadığını bildiklerimiz, bize kendi hikayelerini anlatıyorlar.

Enkaz altında olanların seslerini dinlemediler;

Kadınlara tecavüz edildi; depremden sonra savaş ganimetinin gasp edildiği görüntüler yaşandı;

Çadır sattılar; sermaye insan yaşamına üstün kılındı.

Türk ırkçılığı tırmanıyor; Amed Spor’a yapılan saldırı, depremden sonra yükselen haklı öfkeye ve “istifa” çağrılarına verilen üstü örtülü resmi misillemenin işaretlerinden biri olarak görülmeli.

Her şeye rağmen yaşamın devam ettiğini İslahiye ilçesinde bir araya gelen kadın temsilcileri hatırlattılar: HDP Parti Meclis (PM) üyesi Beybun Aslan depremden sonraki acı ve yükselen öfkeyi dile getirdi:

“Yasımızı, mücadelemizi büyütmek için bir sebep olarak kullanacağız.”

Şimdiki tabloda, uzun yıllardır devam edegelen ve yakın kökleri Rojava’daki kadın savaşçıların tecrübelerine dayanan bir tarih sürecinden geçiyoruz:

Bir yerde, kadınlar yeniden sahaya indi.

“İyi adamlar savaşmadığında, kötü adamlar kazanır” öngörüsü, şimdilerde bir kadın öğretisidir.

Ve sanki Istanbul 8 Mart Kadınlar Platformu, yukarıdaki cümlelere imza atan Eflatun’u yorumlar gibi, Kadıköy mitinginde start verdi:

“Soracak hesabımız, yeniyi kuracak gücümüz var!”…

Deprem, önüne geçilmez bir felaket olarak, derin yaralar bırakacak.

Bunu, yaşayanlar biliyorlar; biz de biliyor ve öğreniyoruz.

Ancak depremden sonra, felaketin yaralarıyla geride kalanların karanlık bir geçitten geçecekleri görüşü, hükmetmek isteyenlerin seçeneği.

Kadınlardan öğrenerek yazıyorum:

Bu zor dönemi geçersen, daha güçlü çıkarsın!

Bu zor dönemden çıkmak için neye ihtiyaç var?

İradeye, umuda ve sonuçta yaşam mücadelesine!

Goethe’den güzel bir betimleme:

“Yolunuza yerleştirilen taşlardan da güzel bir şey inşa edebilirsiniz.”

TJA’nın 8 Mart’tan önceki açıklaması, yaşamın harabeler üzerine yeniden yeşerecek bir yaşam inşa edeceğine dair bir kollektif gücü harekete geçireceğine işaret ediyor:

“..depremin olduğu tüm şehirlerde kadınların desteğiyle birlikte hayatı yeniden inşa edeceğiz.”

Kurdistan’ın birçok kentinin coğrafik olarak haritadan silindiği bir dönemde, yaşamın ne anlama geldiği tartışılıyor.

Kadınların 8 Mart mücedele gününde bize hatırlattığı:

“Risk alma cesaretimiz olmasaydı, yaşamın ne anlamı olurdu?”

Êzîdî Kadın Özgürlük Hareketi (TAJÊ)’nin Şengal’den çağrısı, ‘erkek devlet sistemine karşı kadın devrimine’ doğru yürümek.”

Ve yaşamak için geleceğin, dünyaya bir sır gibi yayılan tüm zamanların zirve  sloganı: ‘Jin, Jiyan, Azadi!’

Selimferat@web.de

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.