- Birlikte direnecek halklar, bu kaostan bir Kürdistan’ı çıkarabilirler…
Selimferat@web.de
Kürdistan’la ilgili gelişmeler, tam bir kaos havası yüklü.
Rojava, Türkiye için tehlike arzediyormuş.
Ankara Kobanê’yi düşürmek için yeni bir askeri hazırlık yapıyor.
Rus tarihçi Stanislav İvanov, “Erdoğan’ın Putin’i ikna ettiğini… Erdoğan’ın İdlib’i kontrol altında tutup Kürtlere karşı saldırıyı yeniden gündeme getirdiğini“ belirtiyor.
Türk ordusunun HPG gerillalarına karşı ve Güney Kürdistan’da kimyasal gaz kullanmasından sonra, Kürtler “Kimyasal Erdoğan“ sloganıyla kıtalar ötesi protesto eylemleri düzenlediler.
Reuters ajansının 17 Ekim’deki bir değerlendirmesinde, Merkel’in ziyareti esnasında Ankara’nın Suriye (Rojava)‘ya yapacağı askeri harekatla ilgili görüşüldüğü de not edilmiş.
G 20 zirvesinde, Biden’le görüşen Erdoğan’ın istediğini almasına ve askeri harekat için ABD vizesi almayacağından yola çıkılıyor.
The Hill gazetesi yazarı Sean D. Carberry‘ın, “IŞİD'i kontrol altına almak için en iyi seçenek bağımsız bir Kürdistan” tesbiti,
bu kaostan çıkışın bir opsiyonu.
Aynı yazar, “İran, Şam, Bağdat ve Türkiye, Kürt devletinin kurulmasına karşı” çıkmalarını, etkili engel olarak görmüyor.
Nedeni ise, “uluslararası güvenliğin gerekliliği“.
Bu argüman, yani batı dünyasının güvenliği için kurulmasına karar verilecek bir Kürdistan, mevcut statükoları altüst edecek etkili bir hamle olabilir.
1 Kasım Dünya Kobanê direnişi gününün, teröre karşı mücadele sembolü olarak, Rojava halkları için zafer, batı dünyası için tehlikeye karşı siper olması, iki zıt kutbu bir araya getirecek kadar etkili güce sahip.
Batı dünyasının (ABD, AB) böylesi bir kartı, Rus ilişkilerinde elden çıkarması zor gibi görünüyor.
Tüm bu kaotik gibi görünen tabloya rağmen; Aslında çok basit görünen, aslında olmayan bir olguyla karşı karşıyayız.
Sorun türkler, araplar ve fars halklarının sorunu.
Bu halkların çoğunluğu, Kürtlerin kendi kaderini belirlemelerini engelleyen devletlerini destekliyorlar.
Kürtler açısından sorun çok basit bir cümleyle dile getirilmiş:
“Burası Kürdistan!“
Bunu, Kurtalanlı esnaf Cemil Taşkesen; çay sohbetinde , Çiller’in olağanüstü hal Bakanlığını yapan Meral Akşener’e iletmiş.
Tutuklanıp, ifadesi alınıp serbest bırakıldıktan sonra, “hakikati dile getirdiğini“ söyledi.
Gözaltına alınacağını tahmin ediyormuş.
Taşkesen, pak bir adam.
Hiç de saf değil.
Coğrafik bir tanımlamanın cezai müeyyideye tabi tutulacağını bildiğini söylese de, sanki bir an Türkiye’nin işgalindeki bir Kürdistan parçasında olduğunu unutmuş.
Unutması da hakkı.
Hakikati dile getirmiş: “Kürdistan Osmanlı döneminde de vardı. Şimdi de var“.
Kürdistan’dan bahsettiğinde, sadece Bakûr için değil, Başûr, Rojhilat ve Rojava’dan da bahsettiğini anlatmış.
Aynı günlerde Duran Kalkan yaptığı bir açıklamada, “Kürt sorunu çözülecekse Kürdistan’da özgürlük olacaksa bu öz savunmasını gerçekleştirmesi temelinde olacaktır“ değerlendirmesiyle, Kurtalanlı esnaf Taşkesen’i başka türlü tercüme etmiş.
1 Kasım Dünya Kobanê günü, direnişi kutlamaları yapıldı.
PYD bu “eşsiz tarihi direniştin deneyimlerinden ders alınması çağrısında“ bulundu.
Bu deneyimden çıkarılacak derslerden biri de, kanıksatılan “kaos“‘un aslında hiç de bir kaos olmadığıdır.
Birlikte direnecek halklar, bu kaostan bir Kürdistan’ı çıkarabilirler…
“Kimyasal Erdoğan’a rağmen!
paylaş
Selim FERAT yazıları
Onyıllar sonra KNK
25 Nisan
Cumhurbaşkanı olacak aday
18 Nisan
Güney Kürdistan alarmı
11 Nisan
Kürdistan’ın sesi nerede?
4 Nisan
Yol ayrımında Newroz
21 Mart
Öcalan'lı olmak
14 Şubat
Kürtçe yasak olmazsa?
31 Ocak
'Şimdi özgür müyüm?'
10 Ocak
Materyalist kehanetler
3 Ocak
Sosyalizm rüzgarı Güney Amerika’dan
27 Aralık
İstanbul Kürdistan değilse de…
20 Aralık
Başka bir yol
6 Aralık
PKK 44 yaşında. Savaşa son
29 Kasım