- Eli ayağı birbirine karışan Soylu, at izinin kurt izine karıştığı bir Türkiye manzarası çizmekte başarılı oldu! Büyük planın küçük ve kısa anatomisinin nasıl sona ereceğini birlikte göreceğiz.
Büyük plan muhtemelen şuydu:
İstanbul’un kalbinde patlayacak bir bombanın, Türkiye’yi şoke edecek tesirde olacağı da hesaplanmıştı.
Veriler, işin içinde bir teşkilatın var olduğuna işaret ediyor.
Start verildi.
Büyük bir plan vardı; anatomisi küçük:
Cumhurbaşkanlığı’na bağlı MİT veya MİT’in yan bir örgütü harekete geçirildi.
Kısa vadede hayata geçirilmek istenen büyük planın hedefi Kobanê’ydi.
Kobanê ne zaman düşürülecekti?
PKK’nin kuruluşunun yıldönümünde olması, intikamın gücünü yükseltecekti.
Olaylar dizisi o kadar hızlı bir tempoya bağlanacaktı ki, bombanın patlamasıyla, Kobanê’nin düşürülmesi arasındaki mesafe, iki hafta sürecekti.
Ve 13 Kasım’da Taksim’de bir bomba patladı.
Ve sonrasında, kelime dağarcığı, Kağıthane kabadayılarını andıran ve Mecliste HDP Milletvekillerine bir sokak bozkurdu gibi saldıran, neredeyse “Heeeyt var mı bana yan bakan? Bu kadar tilki divanı sana yeter, lafına yekûn tut da bas git”e benzeyen cümleler kurmaktan sakınmayan Bakan Soylu devreye girdi:
“Eylemin talimatının Kobani’den geldiği, eylemi yapanın Afrin’den geçtiği konusunda değerlendirmemiz var”.
Bu açıklama, olgulardan yoksun bir değerlendirmeydi.
Kobanê’den gelen, Erdoğan’ın düşüşünün start aldığı kente zanlılık yükleyen bir emareydi.
Bu sözler, tezgahtaki güçlü halka olan İçişleri’nin manipülasyonunun devrede olduğuyla ilgili önemli bir ipucuydu.
Ama büyük patlamanın bir hikayesi olmalıydı.
Hikaye daha öncesinde sinonim örgütler olduğu yaygınlaştırılan PKK/PYD ikilisi üzerine inşa edilmeliydi.
Hikaye, haber almak için kulak kabartanların merakını yükseltmek içindi.
Haber tüketenlere, medyanın daha önce egemen kıldığı "tanıdık" adresler gösterilecekti.
Şaşırtıcı olmadı; Soylu saldırıdan bir gün sonra tehdit etti:
"Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde bize bu acıyı yaşatanların daha misli ve kat kat acıyı yaşayabilecekleri bir karşılığı yakın bir zamanda onlara göstereceğiz."
Adres belliydi.
Bu sözleri basından okuyanlar, kat kat acıyı yaşayacakların adresinin neresi olacağını da biliyorlardı:
Rojava ve Rojava’yı tırmandıran sembol: Kobanê.
Ve bir gün sonra emniyet yetkilileri: "Albashır adlı kadın yakalandı. Şüphelinin yapılan sorgusunda, PKK/PYD/YPG terör örgütü tarafından özel istihbarat elemanı olarak yetiştirildiğini ve Afrin-İdlip üzerinden Türkiye'ye eylem yapmak için kaçak yollarla giriş yaptığını söylediği öğrenildi“.
PKK/PYD isimlerinin zikredilmesinden sonra, YPG isminin eklenerek bir triloji oluşturulması, hikayenin asparagas olduğuna dair ilginç bir ipucuydu. Üç örgüt birden, kim olduğuna dair hiçbir bilginin olmadığı Albasır’a talimat veriyorlardı(!?).
Ve Kobanê’yi düşürmek, Rojava’yı işgal için, ABD’ye şantaj için Soylu, saldırının failinin ABD olduğunu iddia edecekti.
Böylece eli ayağı birbirine karışan Soylu, at izinin kurt izine karıştığı bir Türkiye manzarası çizmekte başarılı oldu!
Büyük planın küçük ve kısa anatomisinin nasıl sona ereceğini birlikte göreceğiz.
Türkiye’nin uzun ve kısa geçmişinde benzeri birçok olay yaşandı, bunlara bir yenisi eklenecek:
Sadece Soylu ve MİT’in tanıdığı Albasır, herhangi bir şekilde "intihar edecek" ve Soylu ile birlikte Erdoğan’ın da maskeleri düşecek!
Selimferat@web.de
paylaş
Selim FERAT yazıları
Umut ilkesi olarak Newroz
21 Mart
Yirmi yıl sonra Beser Şahin
14 Mart
Bir kadın öğretisi: Yaşamak!
7 Mart
Depremden sonraki yaşama dair
21 Şubat
İki çıkmaz!
31 Ocak
Ayaklarından asılan adam
17 Ocak
Rejim değişecek mi?
10 Ocak
Paris düşerken
27 Aralık
Unutulmayacaklar
20 Aralık
Ay‘a yolculukta yaya kalan Erdoğan
13 Aralık
Geçen yıldan kalan iki karmaşa
6 Aralık
Bir kadın konferansı ekseninde
8 Kasım
Linç
1 Kasım