Çözüm zamanı
Suat BOZKUŞ yazdı —
- Siyasi çözüm ve barışın zamanıdır. Çözüm arayışlarını bastırmak ve saptırmak için ne yapılırsa yapılsın biraz daha geciktirse bile asla engelleyemeyecektir.
SUAT BOZKUŞ
DEM Parti'nin hafta sonu İstanbul'da düzenlediği konferans, Sayın Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum çağrısıyla başlayan sürecin anlaşılması açısından oldukça önemliydi. Bugünlere nasıl gelindiğini kısaca hatırlatalım:
12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinden sonra faşist sömürgeciliğin zifiri karanlığı her yeri sarmıştı. Avrupa Konseyi'ne bir toplantı için gelen eski Dışişleri Bakanı Turan Güneş kendisine “Kürtlerin hakları konusunda ne düşünüyorsunuz?” sorusunu yönelten Kürt gazeteci Mahmut Baksi’ye kaşlarını çatarak, "Bak kardeşim, dil-kültür hakları vb. soruyorsan devletin bunları kabul etmesi en az 200 sene sürer. Devlet diyorsanız biz savaşla kanla kurduk, kendinize güveniyorsanız siz de kurun” diyordu. Turan Güneş, bilerek ya da bilmeyerek iyi yol göstermişti. Kürtler, 15 Ağustos 1984 atılımıyla silahlı mücadeleye başladı.
90’lara gelindiğinde Özgürlük Hareketi'nin ayak sesleri her yerden duyulmaya başladı. Bunu ilk fark eden Özal, Başkan Öcalan ile temas kurdu. 89-90 yıllarında Özal devrinde devlet ile ilk temaslar başladı. Öcalan, “Koskoca devletin bir memuru yok mu? Gönderin, görüşelim” diyordu. Özal, doğrudan Öcalan ile ilişki kurmuş ve sorunun çözümünü amaçlayan bir diyalog başlamıştı. Ne yazık ki, Özal’ın katledilmesiyle bütün diyaloglar kesildi ve '93 konsepti' denilen kanlı imha ve göçertme süreci başladı. En önemlisi 2012-15 yıllarındaki diyalog süreci olmak üzere birçok girişim oldu ama hepsi de savaş rantçılarının sabotajlarıyla şu ya da bu nedenle sonuçsuz kaldı. Bundan dolayı binlerce insanın kanı döküldü.
Kürtler kaderlerini belirliyor
Kürtleri hedef alan, Kürtlerin geleceğini kararlaştıran bir çok konferans-toplantı yapılıyordu ama hiç birisinde Kürtler yoktu. Toplantılar-anlaşmalar, Kürtlerin köleliğini sürdürmek ve Kürdistan’ı paylaşmak içindi. Kürtler, artık kendi kaderlerini konuşup kararlaştırabilecekleri bir bilince ve örgütlülüğe sahip. İşte İstanbul'da hafta sonu düzenlenen konferans da bunun göstergesiydi. Kürdistan’ın bütün parçalarının temsil edildiği ve dostlarının da dahil olduğu konferansta, Barış ve Demokratik Toplum'u tartıştı, paradigmanın çözüm gücünü vurguladı.
"Savaş siyasetin en yüksek aşamadır" sözü, Prusyalı general ve askeri teorisyen Karl von Clausewitz'in ünlü "Savaş, siyasetin başka araçlarla devamıdır" sözüne dayanır. Dolayısıyla savaşın yol açtığı her türlü tahribatı bitirmek ve bir çözüm bulmak da siyasetin işidir. Çözüm arayışlarını bastırmak ve saptırmak için ne yapılırsa yapılsın zamanı gelmiş olan barışçıl çözümü biraz daha geciktirse bile asla engelleyemeyecektir. Devletin ve toplumun her kademesinde, her uzvunda kıyasıya süren çatışma, sürecin geleceğini de belirleyecektir. Çok karmaşık görünen gelişmelerin özü budur. Siyasi çözüm ve barışın zamanıdır.
