Deprem sonrası sosyal bilinç dönüşümü

Selim FERAT yazdı —

  • Kendilerinin olmayan bir devlete bağlılık kurgusu, tek yanlı, egemen bir senaryoydu. Bir Ankara hikayesi; tutmadı. Deprem, Türk devletinin maskesini düşürdü.

Meletî’de depremden sağ kurtulan biri aktarmış: ''Biz Meletî’de 5 gün boyunca devletin hiçbir yardımını görmedik.Depremin beşinci günü Wan’dan gelen akrabalarım bizi Wan’a getirdi.15 gündür Wan’dayım, devletin hiçbir yardımını görmedim. Devletin söylediği yardım sözleri tamamen yalan.Bize ailelerimiz ve yakınlarımız sahip çıktı…’’

Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, depremde sadece Hatay’da 60 bin kişinin yaşamını yitirdiğini rapor etmiş.

Ve HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül’ün: ''Asıl felaket AKP’dir. Halk geleceğine sahip çıkmalıdır“ sözlerinin adresi, kendi deyimiyle, dayanışma gösteren ve depremzedelere yardım eden sivil toplum örgütleri, yemek dağıtan Çınar Belediyesi ve hakikatleri aktaran basın.

Yukarıdaki iki çarpıcı örnek, bir eğitim rehberi gibi ağızdan kulağa taşınan cümleler.

Boşa gitmeyen sözler.

Üzerine konuşulan halk söylemleri.

Avrupa’ya yansıması: ''Deprem değil devlet öldürdü!“

Berlin’de geçen Pazar günü katıldığım ve Avrupa’nın birçok kentinde gerçekleşen miting ve yürüyüşlerin logosuydu.

Devlet yardımının gelmediğini söyleyenler, bir şikayette mi  bulunuyorlar, bunu tahmin etmek zor.

Önceden kendilerinin olmadığını bildikleri bir devletin onlara yardım etmemesi, işin doğasına pek yabancı değil.

Ancak, Türkiye’de yaşayan herkesin kendi vatandaşı olduğunu iddia eden bir devletin, bu depremde Kürt, Arap, Asuri’leri, kendisine yabancı bir nüfus kategorisine koyması, onlara çadır satması, yapılacağını vadettiği konutların maliyetinin yüzde kırkını eve taşınacaklara ödetmesi hesabı, devletin  maskesini düşürmüş oldu.

Eğer vardıysa devlete bağlılık, depremle birlikte ortaya çıkan sosyal dram, bu bağlılığı sadece bozmadı, kurulduğu iddia edilen köprüleri dinamitledi.

Aslında 40 yıldır Kurdistan’daki halklara karşı sürekli savaş içinde olan bir devletin, kendi deyimleriyle sadece PKK’ye karşı değil, Kürtlere karşı savaştığı gerçeğini ortaya çıkardı.

Deprem, Türk devletinin maskesini düşürdü.

Emek Partisi GYK Üyesi Halil İmrek İskenderun’dan açıklıyor: ''…nüfusun 50 bin kadarı kendi evlerinde kalabiliyor. Bir 50-60 bini ise kenti terk etmiş durumda. Bizim bulunduğumuz çadır kentte 170 çadır var şu an. Bunun 100 tanesini Rotary Kulübü gönüllüleri kurdu. 40 kadarını AFAD kurdu. Diğerlerini de biz kurduk…“

Örnekte ortaya çıkan, bir çadır kentte devletin (AFAD) çadırların sadece yüzde 25’ini kurduğu. Ve devlet yemek yapılması için elektrik kablosu verilmesini engelliyor.

Ortaya çıkan, damgalananların terk edildikleri kader mi?

Bunun cevabını KJK Komalên Jinên Kurdistan Koordinasyonu Üyesi Besê Erzincan veriyor: "Halkımız devletten bir şey beklemeden öz örgütlülüğü ile her türlü felaketi aşabilir" dedi.

Tahmin edebiliyorum. Yürüyen öğretmenler, köy ve kent intelligensiası, köy köy, mahalle mahalle yol katederek, insanları dinliyor, yaralarını sarmaya çalışıyor ve biz/onlar kimiz sorularına yanıt arıyorlar.

Kaçınılmaz olan, depremin hemen sonrasında başlayan ve geri dönülmesi mümkün olmayan bir sosyal bilinç dönüşümüdür.

Kendilerinin olmayan bir devlete bağlılık kurgusu, tek yanlı, egemen bir senaryoydu.

Bir Ankara hikayesi; tutmadı.

Halkın devlete bağlanması, eğer halklar, topluluklar kendilerini diğerlerinden ayrı hissetmiyorlar ölçüsünde özgürce geliştiriyorlarsa, mümkündür.

Bu tablo Türkiye’ye yabancı bir tablodur.

Bundan dolayı, geçmişte bozuk olan bağlılık açısı, deprem sonrasında ortaya çıkan ve bir yerde ''yeryüzünün lanetlileri“ oldukları hatırlatılanlar için, kapanması zor bir düzeye yükseldi.

Bu açı, köklü bir değişim olmadığı sürece kapanmayacak; sorumlusu, depremden sonra, Rojava’ya 2 hava ve  18 kara saldırısı gerçekleştiren, onların devleti olmadığını hatırlamaları için deprem kadar sarsıcı yıkıntıya yol açan ve bir protestocunun deyimiyle: halkı açıkça, bilerek enkaz  altında bırakan  bu devlet değil mi?

Selimferat@web.de

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.