Deprem, yeniden inşa ve hakikatçi Alevilik

İlham BAKIR yazdı —

  • Yapılması gereken şey özellikle köylerin yeniden inşası sürecini süratle başlatmak; Avrupa’dan, Türkiye metropollerinden ve Kurdistan şehirlerinden gençleri bu köylerde geliştirilecek yeniden inşa sürecinde buluşturmaktır.

Amanoslar, Nurdağı hattından başlayarak Pazarcık, Elbistan, Kürecik, Akçadağ’dan Kayseri Sarız’a kadar olan ve İç Toroslar olarak adlandırılan bölge, Hakikatçi Aleviliğin (Rêya Heq) Kurdistan’da vücut bulduğu coğrafik hattır. Ortakçı yaşam paradigmasının vücut bulduğu bu coğrafya, tarih boyunca ama özellikle Osmanlı döneminde büyük baskıların yaşandığı, yönetici sınıfın, bu paradigma etkisini büyütmesin diye, çok sayıda katliam gerçekleştirdiği topraklardır. Sol sosyalist hareketlerin büyük bir bölümü de yetmişli yıllardan itibaren bu hat üzerinden devlet karşıtı mücadele hattını örmeye çalışmışlar, tarih boyunca devletlerle, merkezi otorite ile problemi olan bu topraklarda  taban tutmuşlardır.

Ortakçı yaşam kültürünün, komünal değerlerin köklerinin tüm baskı ve katliamlara rağmen sökülüp atılamadığı bu coğrafya sahip olduğu ortakçı paradigma nedeniyle Kürt Özgürlük Hareketi’nin de ilk maya tuttuğu yerlerdir. Özellikle doksanlı yılların başları, Kürt Özgürlük Hareketi’ne büyük bir sempatinin geliştiği, çok sayıda gencin katılım sağladığı ve bundan dolayı da köy yakmaların, köy boşaltmaların yoğun yaşandığı yıllardır.

Buradaki Alevi halkımızın, Avrupalı işbirlikçi devletlerle sağlanan bir mutabakatla gerek baskı ve zorla gerekse de geliştirilen ekonomik kuşatma ile toplu halde göç etmesinin önü açılmış, bu hat üzerindeki köylerin neredeyse tamamı Avrupa’ya boşaltmıştır. Sadece yaşlı insanların kaldığı köyler bakımsızlıktan harabeye dönmüş, ağaçlar kurumuş, köyler insanların yaşayamayacağı hale gelmiştir.

Göç edenlerin Avrupa’daki örgütlü yapılarlarla teması, bu çerçevede geliştirdikleri bağlar ve Alevi halkımızın sahip olduğu tarihsel yurtseverlik ve komünal değerlere bağlılık hasletleri, göç edilen anayurtla yeniden buluşmasının önünü açmış ve insanlar temelli dönüş yapmasalar da köylerindeki evlerini onarmaya, yeni evler yapmaya, bağ bahçe ekmeye, sadece yaz aylarında bile olsa anayurtla yeniden buluşmaya başlamışlardır. Avrupa’da doğup büyüyen çocukları ve gençleri de köyle buluşturarak anayurtla bağlarının güçlenmesinin önünü açmışlardır.

Şüphesiz bu durum devlet için çok kabul edilemez ve tehlikeli bulunmaktaydı. Bunun önünü kesmek için Avrupa ülkelerinden köylerine gelmek isteyen insanlar sudan bahanelerle gözaltına alınmaya ve haklarında davalar açılmaya başlandı. İnsanlar tutuklanmaktan ve pasaportlarına el konulmasından korktukları için gelmemeye başladılar. Fakat Pazarcık merkezli depremin Alevi-Kızılbaş halkımızın yoğun yaşadığı yerlerde yol açtığı büyük yıkım, acı ve ölümler üzerine Avrupa’daki halkımız daha ilk günden itibaren bölgeye adeta akarak arama, kurtarma çalışmalarına katılmış, yemek ve barınma sorunlarının çözümüne büyük katkı sunmuşlardır.

Devlet, depremin ilk gününden şimdiye kadar bu köylere dair ciddi bir ayrımcı tutum içine girmiş, kendisi bu köylerde ciddi bir arama kurtarma çalışması geliştirmediği, barınma ve yemek sorununa çözüm üretmediği gibi özellikle ilk günden itibaren sahada olan alevi kurumları, HDP ve bölgedeki sivil toplum kuruluşlarının da geliştirdiği dayanışma ve örgütlenmeye ciddi bir şekilde yönelmiş; Pazarcık’ta, nerdeyse tüm Pazarcık merkez ve köylerinin tüm ihtiyaçlarını organize etme ve karşılama kapasitesini çok kısa sürede gerçekleştirmiş olan deprem kriz ve koordinasyon merkezine kayyım atamaya kadar işi götürmüştür. 

Devlet, Kurdistan’ın her kentinden ve Avrupa’dan yurtsever halkımızın çok kısa sürede büyük bir dayanışma ve örgütlenme geliştirmesi ve depremzede halkımızın sorunlarını çözmesi karşısında büyük bir panik yaşamıştır. Bu örgütlülüğün, bu alanlarda yıllardır uyguladığı insansızlaştırma politikasını boşa çıkaracağını anlaması devleti yeni önlemler almaya ve depremi “Allah’ın nimeti” kılarak yeni bir göç dalgasını yaratma ve Avrupa’yla kurulan geri dönüşü esas alan bağları kırmaya dönük politikalar geliştirmeye sevk etmiştir. Almanya’nın, Avrupa’da akrabası olanlara vize kolaylığı tanıması Türkiye’nin bu anlamda Almanya’yla geliştirdiği ortak politikadan bağımsız düşünülemez. Yapılması gereken şey özellikle köylerin yeniden inşası sürecini süratle başlatmak; Avrupa’dan, Türkiye metropollerinden ve Kurdistan şehirlerinden gençleri bu köylerde geliştirilecek yeniden inşa sürecinde buluşturmaktır. Avrupa’dan gençlerimizin bu inşa sürecinin temel öznesi kılınması, devletin insansızlaştırma politikasını boşa düşürmede hayati öneme sahiptir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.