- Diyarbekir Cezaevi’nin müze olacağından bahseden bu adam, şimdilerde Türkiye cezaevlerinde işkence yapıldığını bilmiyor mu? Kimi kandırıyor bu Reis?
Erdoğan’ın ipi Diyarbekir’de çekildi.
Konuşmasını kendisi yaptı, kendisi dinledi.
"Vatandaşlara hitap" AKP araçlarla taşınan ve Erdoğan’ın nefret ettiği Kürtlerden oluşan, hala adına vatandaş denilenlerdi.
Onların da, Erdoğan’ın Kürtleri olmadıklarını belirttikleri andan itibaren "vatandaş"lıktan atılacaklarını mutlaka biliyorlardı.
Diyarbekir’da Başûrê Kurdistan’dan bir heyetin ve "şahsiyet"in Erdoğan’la birlikte sahne almaması, Diyarbekir’de Erdoğan’ın ipinin tamamen çekildiğinin ufak bir detayı olsa gerek.
Perde arkasında, Kürtler arasında bir ittifakın Erdoğan’ın Kurdistan’da sonunu hazırladı.
Basında Erdoğan’ın Demirtaş’ın Kürt olmadığını belirttiği yansıtıldı.
Aslında "bunlar Kürt değil" açıklamasıyla öyle söylemiş olmazsa da Erdoğan, Edirne’deki Demirtaş’a sataşmakla, Diyarbekir’de bir kez daha kaybetti.
Diyarbekir’liler bir mitingde patlayan bomba katliamından Demirtaş’ın kılpayı kurtulduğunu unutmadılar.
Erdoğan, konuşma yapacağı Diyarbekir’deki konuşma alanını, deyim yerindeyse bir koruma ordusuyla bir günlüğüne işgal etti.
Eğer korumasız gitmiş ve Diyarbekir’lileri o kadar sevmiş olsaydı, karşı olduğu Kürtler değil, onu ipe çekenler, belki de eski AKP’liler olurlardı.
İroni bu ya; sömürge Kurdistan’ın başkenti Diyarbekir’e giden Türk Cumhurbaşkanı, bir güvenlik ordusu tarafından korunuyor ve: “Geçmişte zulümlere, kötü hatıralara konu olan Diyarbakır"dan bahsediyor.
Diyarbekir Cezaevi’nin müze olacağından bahseden bu adam, şimdilerde Türkiye cezaevlerinde işkence yapıldığını bilmiyor mu?
Kimi kandırıyor bu Reis?
Diyarbekir’lilerin, Başûrê Kurdistan’da 17 Gerilla’nın kimyasal silahlarla öldürülmesini, kurduğu paralel Diyarbekir’de, Diyarbekir’de korumalarıyla oluşturduğu küçük bir savunma adasında, gelişigüzel konuşmadı mı Reisi-Cumhur?
HDP’ye hitaben "bunlar Kürt değil!" demesi, olsa olsa Diyarbekir seçmeninin oylarının dörtte üçünü alan HDP için, daha fazla oy kazandıracak ironik bir açıklama, deyim yerindeyse. Kendi kalesine gol atmak gibi, ucube bir girişim olmadı mı?
Erdoğan’ın Kürt’ü, Miroğlu’nun "Demirtaş’ın ipinin çekildiği" iddiasına karşı HDP’nin Demirtaş’la aralarındaki temel ayrılığın "cezaevi duvarları" olduğunu açıklaması, Erdoğan’ın böl-yönet politikasındaki hesabın tutmadığını ve tutmayacağının altını çizdi.
Diyarbekir’in kimliğini tanımayan Erdoğan, Diyarbekir’e "Fabrika" vaad etti.
Bu da yüz yıllık hikayenin pek de estetik olmayan tekrarı, biraz gırgır, çok hile dolu ve daha çok devlet şiddetinin artacağının habercisi gibi bir gerekçe oldu.
Tercüme edersek, Kürtlükten vazgeçenlere fabrika, Kürtlükten vazgeçmeyenlere devlet terörünü dikte eden bir şifreydi.
Devletin Sur’da katlettiği Tahir Elçi’nin konuşma yaptığı alanda "Sur Kültür Yolu Festivali" yapan devletin Cumhurbaşkanı’nın HDP’siz, Kürt’ten saymadığı Demirtaş’sız:
Kardeşlik!
Birlik!
Beraberlik önermesi trajik bir paradoks değil mi?
Diyarbekir’de Kandil’e sataşan bu adam, kendi ipini kendisi çekmeyi başardı!
Diyarbekir’e mecbur, Diyarbekir’deki son pozu, geriye bêçare ve sefil bir tablo bıraktı; ipinin çekilmesi de bundan!
Selimferat@web.de
paylaş
Selim FERAT yazıları
İki çıkmaz!
31 Ocak
Ayaklarından asılan adam
17 Ocak
Rejim değişecek mi?
10 Ocak
Paris düşerken
27 Aralık
Unutulmayacaklar
20 Aralık
Ay‘a yolculukta yaya kalan Erdoğan
13 Aralık
Geçen yıldan kalan iki karmaşa
6 Aralık
Büyük planın küçük anatomisi
29 Kasım
Bir kadın konferansı ekseninde
8 Kasım
Linç
1 Kasım
Bir yürüyüşten çıkarımlar
11 Ekim
"Feminist erkeklik”
4 Ekim
HDP startından notlar
27 Eylül
Silahın siyasete dönüşmesi
13 Eylül
Güzel bir tokat!
6 Eylül