Erdoğan’ın “Kurtuluş Savaşı”

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Erdoğan’ın “kurtuluş savaşı” dediği kendisini ve çetesini kurtarmak ve bedelini halka ödetebilmektir. Bu amaçla her türlü hileyi ve kışkırtmayı yapmaktadır.

Eskiden “Her Harbiyeli bir gün Atatürk olmak hayaliyle yaşar” denirdi. Harbiyeli genç adeta “memleket batsın, bana da kurtarma fırsatı doğsun” diye beklerdi.

Sadece Harbiyeliler mi? Okul hayatı boyunca Atatürk’ün gençliğe hitabesini sayısız defa okumuş, dinlemiş ve ezberlemiş bir gençlik olarak siviller de Harbiyelilerden çok farklı değildir.

Sağıyla soluyla bütün gençlik en azından sözde olsa da, her zaman kurtuluş savaşı vermeye hazır gibi görünmektedir.

Son altmış yılda birçok örgütün attığı şiarlar “İkinci Kurtuluş savaşı, İkinci Kuvayı milliyecilik, Yeniden Milli Mücadele, Cihat” vb. olmuştur.

Muhalif ve sol akımların biraz antiemperyalizmle karıştırıp bir çözüm olarak ulusal kurtuluşçuluğu savunması biraz anlaşılır.

Ama yirmi yıldır tek parti olarak iktidarda olan ve her gün memleketi nasıl kurtardığını anlatan Erdoğan’ın, şimdi iktidara yeni ve ilk defa gelmiş gibi, ya da bir muhalefet lideri gibi, “Ülkemizi bunca tuzaktan, bunca badireden nasıl çıkardıysak; Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu ekonomik kurtuluş savaşından da zaferle çıkartacağız” demesi tam bir trajikomedi ve kandırmacadır. Ama Erdoğan’ın perspektifini de ele vermektedir.

Erdoğan AB yanlısı olarak başladığı siyasi hayatını Çin ve Rusya modeliyle sürdürmek istiyor gibi. Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Çin böyle büyüdü' deyip, ekonomide yeni yol haritası açıklıyor.

İyice unuttuğu Kopenhag kriterleri yerini Pekin ve Moskova kriterlerine bırakıyor. Ama Türk ekonomisinin ve toplumsal yapısının Rusya-Çin modeliyle ve desteğiyle ayakta kalması pek mümkün değildir.

Haberlere bakarsak ilk günden beri askeri vesayete karşı kılıç sallayan Erdoğan, şimdi ekonomik kararları bile MGK desteğiyle alıyor. Çünkü batmış olan ekonomiyi ve siyasetini  demokratik kurallar içinde sürdürebilmesi olanaksız. Diktatörlüğünü sürdürebilmesi için yarı askeri bir rejime ihtiyaç var.

Son dönemlerde hukuka, Anayasa Mahkemesine, AİHM’e kafa tutan kabadayılıklarında bu tercih açıkça görülüyor.

Komünizme, bölücülüğe ve teröre karşı bildiriyle biten klasik MGK toplantıları artık ekonomi üzerine kararlarla bitiyor.

Son Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Bildirisi'nde, “Türkiye'nin inşa ettiği sağlam altyapı üzerinde, hedeflerine uygun şekilde yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı ekonomi politikalarını hayata geçirme sürecinde karşılaştığı ve karşılaşabileceği sınamalar ile tehditlerin değerlendirildiği” belirtildi.

Erdoğan-Bahçeli diktasının hedefi ortalığı savaş yerine çevirerek içeride ve dışarıda gerginliği tırmandırmak ve seçimlere “vatan kurtaran Şaban” olarak girip kaç oy alırsa alsın kazanmış gösterip iktidarda kalabilmektir.

Erdoğan-Bahçeli diktasının gittikçe pervasızca sertleşen-saldırganlaşan politikalarının ardında yatan budur. 2015 seçimlerinden beri denediği ve “beka, terör, dış güçler” palavralarıyla halka korku salıp susturduğu bir ortamda diktasını sürdürmek istemektedir.

Erdoğan’ın “kurtuluş savaşı” dediği kendisini ve çetesini kurtarmak ve bedelini halka ödetebilmektir. Bu amaçla her türlü hileyi ve kışkırtmayı yapmaktadır.

Muhalefet buna karşı ne yapacaktır, ya da yapmalıdır? Açık ve acil olarak cevaplandırılması gereken soru budur. Yoksa atı alan Üsküdar’ı gene geçebilir.

Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı oldukça hareketlenmekle birlikte baskın bir seçime hazır mıdır? Baskın bir seçimde geniş halk yığınlarına güven verip diktatörlüğü devirebilecek midir?
Bu mümkündür ama anketlere bakarak avunmakla olmaz.

Muhalefet HDP’ye karşı değil, AKP-MHP diktasına karşı birleşmelidir. Şimdiden bütün demokratik güçleri ortak hedef etrafında birleştirmek ve sandık sandık, sokak sokak örgütlemek gerekir.

Yoksa 7 Haziran 2015 sonrası gibi halkın iradesini gaspetmek için her şeyi yapacağını açıkça ilan eden bir çeteyle baş etmek zor olur.

Erdoğan’ın kurtuluş savaşı değil, halklarımızın kurtuluş savaşı kazanacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.