Gergerlioğlu'nun aydınlık yüzü

Selim FERAT yazdı —

  • Yüzü aydınlık adam, gitmeden önce söylemişti, tüm zorluklara rağmen, "Ne olacak yani, biraz zorluk yaşayalım"; aydınlığa varmak için…

 

Selimferat@web.de

Pek yakından takip etme fırsatını kaçırdığım Gergerlioğlu neden "düşman hukuku" kıskacında?

Gergerlioğlu, Türk Parlamentosu TBMM’sini Türk Hukuk sistemi rasyonallerini tükettiren kilit isim olarak tarihe geçecek.

TBMM, rasyonaller dışına çıktığında, Gergerlioğlu, Meclisi ince bir ironiyle "otel odası" olarak kullanarak, son perdelerden birinde Meclis’in "sömürge Kürdistan’ın" rasyonalleri için kıymeti harbiyesinin ne olabileceğini de deklere etmiş oldu.

Kanun uygulayıcıları, Gergerlioğlu’nu kaldıramadılar, yerlerde sürüklediler; sanki "damarlarında dolaşan asil Türk kanı"nı koruyacaklarmış gibi yaptılar.

"Dini, Türkçülük ve dindarlığın çorbası yaparak" öğrenenler, Meclis’te ikibin hak ihlali dilekçesi veren, kayıtlara en çok basın toplantısı yapan Milletvekili olarak geçen Gergerlioğlu‘ndan kurtulacaklarını sandılar.

Gergerlioğlu Meclis’te değildi artık.

Daha önce doktorluktan atılan Gergerlioğlu için Meclis’ten atılmak, siyaset şablonunun tekrarı olmuştu.

"Vatan, millet ve bayrağı dini kavramlar sayan"larla Gergerlioğlu hesaplaşması bitmemişti.

Arkadaşlarının verdiği bilgiye göre: "Özellikle kollarında darp olan ensesinde kızarıklık ve bu strese bağlı olarak kalp ritminin bozukluğa bağlı nefes darlığı sorunu" yaşayan Gergerlioğlu kendisiyle yapılan ve Y.Ö.Politika’da yayınlanan röportajda, öngörüsünü dile getirdi:

"Birkaç gün sonra beni alıp götürecekler, görüntü bu".

Gergerlioğlu’nun aydınlık yüzünü görmemi sağlayan; "Alnım açık, başım dik, yüzüm ak, hapisten neden korkayım?" sözlerini okuduktan sonra, hayat hikayesini merak ettim.

Babasının islamcılığından ayrılan, devletin islamcılığıyla hesaplaşan Gergerlioğlu, sanki Sokrates’in: "Zamanı geldi; ben öleceğim ve sizler de hayatınıza devam edeceksiniz. Hangi iki durumun (ölümün veya hayatta kalmanın) daha iyi olacağına sadece tanrı karar verir" gibi bir duruş sergiledi:

"Kimi‚ yurt dışına çık" falan dedi, ben düşünmedim onu… Şu anda yaptığım, cezaevine girsem bile son ana kadar bana yapılan ve herkese yapılan adaletsizliği söylemek, direnişi sürdürebilmek ve bunu da en etkili şekilde yapabilmek."

Arkadaşları tutuklanan Gergerlioğlu’nun, sağlık durumunu irdeleyerek, kendisinin "bile bile ölümle yüz yüze" getirildiğini belirttiler.

Tutuklanmasını azmettirenler, toplam 2903 soru önergesi veren Gergerlioğlu’ndan kurtulacaklarını mı zannediyorlar?

Ona geri adım attırmak için tutuklamadılar, caydıracaklarını hiç mi hiç zannetmiyorlar.

Peki neden, Öcalan’ın ebedi, Demirtaş’ın rehin "mahkum" edilmeleri, neden onyıllardır düzenli olarak bombalanan Kürdistan?

1990’lı yılların ortasında katledilen 12 yaşındaki oğlu Davut‘un katilleriyle birlikte yaşamak istemediğini belirten Abdülaziz Altınkaynak’ın, yaşadığı Kürdistan’ın yaşanabilir bir ülke olması için mücadele veren Gergerlioğlu’nu susturacaklarını mı sanıyorlar? 

Son olarak Öcalan’ın doğum gününü kutlamak için Amara’ya giden HDP heyetinin engellendiği haberi basına yansıdı.

Amara Abluka altında.

Sürgün Rapçi Ezhel’in Türkiye’yi ve Reis’i tarifini dinlerken, Ermeni Soykırımını andıran bir tablo canlanıyor hafızada:

"…Zor politikan

Onlarca kan ve yalan…

Kafataslarından yap bir basamak

Dal bu vahşet pornosuna zap

Zana-at bu topraklarda yaşamak…"

"…Yaka paça pijama ile meclisten atıldı"… "ama önemli değil" dedi.

Yüzü aydınlık adam, gitmeden önce söylemişti, tüm zorluklara rağmen, "Ne olacak yani, biraz zorluk yaşayalım"; aydınlığa varmak için…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.