Geriliklerle mücadelede sanat
Nurettin DEMİRTAŞ yazdı —
- Sadece güzeli göstermez sanat, yanlışı da herkesin gözü önüne getirip doğruya yöneltir. Sanat her türlü geriliğin panzehridir. Acıları güce dönüştürendir. Sanat sadece bir ifade ve anlatım aracı değildir; yaşamı anlamlı hale getiren en büyük değerdir. Anlamın kendisidir.
Herkes bilgece düşünür ve onun heyecanıyla coşup taşarken tam tersine bir yerlerde kimileri:
.Moral-motivasyondan düşmüş, nefes alamaz hale gelmişse,
.Halkın alın teri, kutsal emeğiyle oluşturulan değerlere göz koyanlar çıkmışsa,
.Yüreğin kaldıramayacağı acıları azaltmak yerine yürekler maddiyatla zehirlenmişse,
.Açıklık, şeffaflık yoksa,
.Kurum fetişizmi gelişiyorsa,
.Birbirini sevmek, desteklemek, yüceltmek yerine sıradanlaştırmak, engellemek varsa,
.Kuruyla yaş bir arada yanıyor ve herkesi toptan mahkûm eden teşhirci akıl borazanını ötürüyorsa,
.İşler bireylere endeksli yürüyorsa, açık-gizli baskılar ve keyfi yaklaşımlar varsa,
.Herkes her şeye doğru-yanlış demeden müdahale etme hakkını kendinde buluyorsa,
.Yenilik adına eski reddediliyor, değersizleştiriliyorsa,
.Sorunlar kronikleşmiş, kemikleşmişse, çözüm için muhatap bulunamıyorsa,
.Sorunları normal görenler, kanıksayanlar çoğalmışsa,
.Durumu kabul etmeyip eleştirenler “sivri” diye hedef yapılıp yıpratılıyorsa,
.Kafa-kol ilişkisi üzerinden imtiyazlılar oluşuyorsa,
.Kadın rengi ve önceliği esas alınmıyorsa,
.Özgün kimlikler ve birey iradesi grup içinde yok ediliyorsa,
.Ezber ve tekrarlar çoksa,
.Eğitim yapılmıyorsa, zihinler muğlaksa,
.Eleştiri-özeleştiri kültüründen uzaklaşılmışsa,
.Ayaklar akılla, makinalar yürekle yer değiştiriyorsa,
.Biz yerine sadece ben şahlandırılıyor ve kendine bir kulübe oluşturuyorsa,
.Duygu ve ruh yüceliği, erdemlilik, mütevazilik, paylaşım yerini kalıplara ve mekanikliğe bırakıyorsa;
Orada özgürlük ve sanat olamaz! Hatta insanlık olamaz! Kapitalizm budur; en çirkin kaos tablosudur! Devletler ve iktidar anlayışları böylesi sonuçlara yol açıyor işte.
Bütün bu sorunlara sırtımızı dönüp sanat yapalım diyebiliriz miyiz? “Boş ver biz sanatımıza bakalım” demek iyi fikir gibi görünüyor ama bu sorunlar ayağımıza pranga vuruyorsa, sanatın önüne devasa bir engel gibi dikiliyorsa bunlarla mücadele etmekten başka şansımız yok.
O halde ne yapmalı? Bu durumlarda bu soruyu sormakla işe başlamalı. Bu gibi sorunlar özelde erkek egemenlikli, iktidarcı zihniyete ve genel planda sömürgeci tarihsel geçmişin sancılarına işaret ediyor. Bilinçli ve örgütlü çabalar geliştirilmeden kim, nasıl baş edebilir ki bu sorunlarla?
Mum erirken aydınlatır
İktidar ve özgürlük birbirinin zıddıdır. Özgürlüğün olmadığı yerde çelişkilere teslim olunacak değil, mücadele esastır. Bu mücadelenin eğitsel, örgütsel boyutları vardır. Fakat bunlar yetmez. Özgürlük en çok da sanatla kazanılır. Sanatın sınır tanımayan, akışkan, iktidar karşıtı, özgür bir doğası vardır. Kendi ortamını kendisi oluşturur. Dara çekilir bin kez, her seferinde yeniden dirilir. Yanar ama baş eğmez. Pir Sultanlardan, Mizginlerden, Serhatlardan, Nesimi Babalardan, Hasretimizden mirastır bu direniş geleneği. Unutulmaya terk etmek isteseler bin yıl da geçse kardelenler gibi gün yüzüne çıkmayı bilir.
Sorunların, çelişkilerin çok olduğu yerde sanat yapmak kolay değil, fakat ister istemez sanatın bu sorunlarla da mücadele etmesi gereken bir boyutu önümüze çıkıyor. Bu durumda sanat adına özgürlükçü ve toplumcu bir ekol geliştirmek isteyenlerin bir hayli dirayetli duruş sergilemeleri, asla pes etmemeleri, tepkisel yaklaşmamaları, bilinçle, sabırla, emekle ve en çok da sanatla mücadele etmeleri gerekiyor.
Kafasını deve kuşu gibi kuma gömenler, bu gibi sorunları yok sayanlar, halinden razı olanlar tarihsel değişim-dönüşüm süreçlerine yanıt vermek bir yana kendilerini engel durumuna getirirler. Bu bir niyet meselesi de değildir. Bir sorunun varlığını kabul etmek paradigma değişimi kadar büyük bir olaydır. Sorunları yok saymak iktidar özelliğidir.
Sanat için özgürlük, özgürlük için sanat gerekiyor. Sanatı salt propaganda düzeyine indirgeyen, basit bir araçmış gibi yaklaşan anlayışlar özgürlüğün önündeki duvardır, dikenli teldir, mayınlı alandır. Schiller’in deyişiyle “sanat, özgürlüğün pratiğidir!”
Sanat ocağında adap öğrenilir
Ölüyü diriltendir sanat. Canlıyı herkes konuşturabilir, yürütebilir; sanat ise cansızı canlandırır, çorak çöllere yağan yağmur gibidir, ruhları yeşillendirir.
Mitolojilerde heykeli canlandıran, Kızılbaş Ocaklarında taş duvarı yürüten evrensel enerji akışıdır sanat. Horasan’dan Dersim’e birçok yörede anlatılan bir öyküdür. Derler ki Axuçanlardan, Sarı Saltıklardan, Derviş Cemallerden her biri bir geyiğe, bir ayıya binerek Baba Mansur’u ziyarete giderlerken Baba Mansur çırağına seslenir: “Şu taş duvara bin de misafirlerimizi karşılamaya git!” der. Çırak söyleneni yapar. Duvar yürür. Onun çırağını böyle görenler “Biz canlıları yürüttük, Baba Mansur çırağıyla taş duvarı yürütmüş” diyerek hürmetlerini sunarlar. Onların adını anmak bile insanı terbiyeye davet eder. Sanat en büyük terbiye olayıdır, cüret kadar mütevazilik gerektirir.
Aşk olmadan yaratıcı ruh, yaratıcı ruh olmadan sanat olmaz
Sadece güzeli göstermez sanat, yanlışı da herkesin gözü önüne getirip doğruya yöneltir. Sanat her türlü geriliğin panzehridir. Acıları güce dönüştürendir. Sanat sadece bir ifade ve anlatım aracı değildir; yaşamı anlamlı hale getiren en büyük değerdir. Anlamın kendisidir. Sanatsız bir hayat anlamsızdır! Anlam gücü, insandaki ruhsal ve düşünsel yaratıcılığın zirvesidir. Dağ doruklarında sonsuz gökyüzüne dokunmaya, yaz sıcaklarında serin pınarlara girmeye benzer, aşka benzer en çok; hayır, aslında benzemez çünkü aşkın kendisidir!
Aşk olmadan yaratıcı ruh, yaratıcı ruh olmadan sanat olmaz. Sanat ruhunun önündeki engelleri aşmak için büyük bir mücadele gerekiyor.
Ortadoğu’da sanat yapmak, binlerce yılın gerilikleriyle mücadele etmek anlamına geliyor. Salt teorik güzellemelerle sanat ekolünün gelişmesine hizmet edilemez. Her türlü gerilikle mücadele ederek, yol açarak, özgürleşerek özgürleştirebiliriz.
Halkımızın sanata, basın-yayına, aydınlanmaya vereceği sonsuz destek ve sahiplenme sayesinde yeni dönemde yol temizliği yapmak kadar hak edilen düzeye ulaşmak ve neticede varlığımızı özgürlükle taçlandırmak mümkün olacaktır.
