Güney Kürdistan alarmı

Selim FERAT yazdı —

  • KDP güçlerinin Türk askeri güçlerine destek verdiğini anlatan yirmi yaşlarındaki bir genç, köylerine yapılan saldırıda, Türk askerlerinin köyde saklananları aradıklarını aktardı.

Kürdistan gündeminin iki baş konusu:
Öncelikli olan ve çözüme kadar öyle kalacak olan Rojava gündemi.
Rojava ila yakından bağlantılı olan önemli ikinci konu Güney Kürdistan.
Güney Kürdistan’daki Barzani ailesi mensuplarının ABD’ye servet aktardığını iddia eden “The American Prospect” internet sitesi, gündemde kalacak, gizi bulunmayan bir dosyayı açmış oldu.
Haksız olarak “Yarı Monarşi Yönetim” tanımlaması konan, devlet olmasına icazet verilmeyen Kürdistan Yerel Yönetimi.
Bu haberle ilgili aklanması gereken Barzani Ailesi Federasyonu.
Bu bir Güney Kürdistan alarmı değil.
Güney Kürdistan alarmı, Başkan Mesut Barzani ve Başbakan Neçirvan Barzani’nın Ukrayna’da barış, Kürdistan’da savaşta ısrar eden, özellikle de Güney Kürdistan’da aktif savaş cephesi açan Erdoğan yönetimine dur dememesi.
KDP/Erdoğan ortaklığının son dönemde daha da aktif askeri saldırılara dönüştüğüyle ilgili görüş, sadece gerilla güçleri tarafından teyid edilmiyor.
Geçen Cumartesi günü, dünyanın birçok kıtasında ve ülkesinde yapılan mitinglerden biri Berlin’de gerçekleşti.
Katıldığım mitingde, eski simalara yenileri eklenmişti. Özellikle Güney Kürdistanlı olan birçok genç ve protestocuyla buluşma imkanı buldum.
KDP güçlerinin Türk askeri güçlerine destek verdiğini anlatan yirmi yaşlarındaki bir genç, köylerine yapılan saldırıda, Türk askerlerinin köyde saklananları aradıklarını aktardı.
Türkiye’nin Güney Kürdistan’a ihraçta zorluk çekmediği bu askeri müdahale, protestoların ana konusuydu.
Protestocuların “Barzani’ler hep ihanetçidir” tarifi, siyasi gündemi tanımlayan bir ifade değil.
Neçirvan Barzani yönetiminin Erdoğan yönetimine kaçak sattığı petrol tehdidine gönüllü olması ve Türkiye ile ekonomik ilişkileri bağlamında bağımlı olmasının daha da belirleyici olduğunu düşünüyorum. 
“İhanete ve işgale karşı sessiz kalma; direnişi yükselt!” 
Bu slogan geçen cumartesi Berlin’de yapılan mitingin ana parolasıydı.
Haberlerde, Viyana mitingindeki ana döviz, “Kürdistan’ı istilaya ve ihanete karşı savun!”du.
Türk tanklarının gölgesindeki görüntüde el sıkışan iki adam; Erdoğan ve Neçirvan Barzani.
Bu görüntüyü Nakşibendiler’in ortak pozu olarak algılamak iyimser bir yaklaşım olur.
Dürbün kullanın ya da mercek tutun:
Mersin’in Akdeniz ilçesinde öğrencilerine Kürtçe öğreten öğretmeni sürgün ettiren devlet organının bulunduğu yer Türkiye.
Türkiye’nin başına oturtulan adam Erdoğan.
Devletsiz bir hükümete mecbur edilen Güney Kürdistan’daki uç sorumlulukların tümüne yakınının soyadı Barzani olanlara devredildiği coğrafyada Başbakan Neçirvan Barzani.
Güney Kürdistan’da barbarlığı süreklilik kazanan ordunun adı Türk Silahlı Kuvvetleri.
MİT’in yüksek frekansta harekette olduğu yer: Güney Kürdistan.
SİHA’larla Kürt ulusal kurtuluş kadrolarının suikasta uğradığı yer yine Güney Kürdistan. 
Kürtler’in varlığını ve böylece de Neçirvan Barzani’yi Kürt olarak kabul etmeyi; “Türkiye’ye bağlı olma” kotasına yükleyen sistemin başını çeken adam: Erdoğan.
Ve tokalaşan biri kendisini meşru gören Türk lideri, diğeri ise, ABD’nin icazetiyle aynı zamanda Türkiye serumuna mecbur edilen Güney Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani.
İlginç olan gelişmelerden biri, Türk/KDP koalisyonu adresine atfedilen slogan: “Bijî Berxwedana Gerîla” (Yaşasın Gerilla‘nın Direnişi) 
Atina’da Türk konsolosluğu önündeki protestocu kitleye biber gazıyla saldırılması, 90’lı yıllarda Batı Avrupa’daki görüntüleri andıran küçük bir resim karesiydi…
Bulanık gibi görünen tablo aslında çok berrak ve Güney Kürdistan/Rojava ve Kuzey Kürdistan ekseninde asıl gündem; üstteki egemenler ve en alttakiler, ezilenler arasında devam eden o ezeli evrensel kavganın devamı olması.
Selimferat@web.de 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.