Hakikat-sonrası dönemde barış mücadelesi

Cihan DENİZ yazdı —

  • Hakikat- sonrası dönemde barış mücadelesi yalanlara daha büyük yalanlarla, çarpıtmaya daha büyük çarpıtmalarla verilemez. En güçlü silahımız olan sözümüzü güçsüzleştirecek, bizim de, demokratik siyaset ile düzen siyaseti arasındaki farkı bulanıklaştıracaktır.

İnsanlığın yönetenler ve yönetilenler olarak ayrıldığı, baskı ve tahakküm ilişkilerinin insani ilişkilerin en temel belirleyeni olduğu günden beri, yönetilenlerin yönetenlere göstereceği rızanın üretilmesi anlamında politika ile hakikat arasında her zaman bir gerilim, kapanması imkansız bir uçurum vardır.

Ezilenlerin tarih boyunca verdiği mücadeleler aynı zamanda ezilenlerin hakikatini inkar eden, çarpıtan, ve son kertede normalleştiren tahakküm ilişkilerine karşı verilen bir hakikat başkaldırısıdır.  

Bunun en tipik örneklerinden biri de Kürt Sorunu’dur. Kürt Sorunu’nun tarihi; Kürt hakikatinin inkarı ve Kürt hakikatinin ters yüz edilmesinin tarihidir. 

Ama hiçbir dönem, özellikle medya ve sosyal medya yaygınlığının geldiği nokta da düşünüldüğünde, gerçekliğin önemsizleştiği, göz göre göre söylenen yalanların hakikatin yerini aldığı, sosyal medyanın da etkisi ile hakikatin çarpıtılmasının temel siyasi faaliyet haline geldiği içinden geçtiğimiz ve artık “hakikat sonrası dönem” olarak adlandırılan dönem ile kıyaslanamaz.  

İşte böylesi koşullar altında, barış ve demokrasi mücadelesi vermek durumundayız.

Kürt Sorunu’nun çeşitli nedenlerle çözülmesini istemeyenler -bu kendileri dışındaki tüm halkların, inançların varlığını ve haklarını reddeden tekçi ve inkarcı ideoloji olabilir veya sorunun devamından maddi çıkarları olabilir- her yola başvurarak çözüm ve barış için ortaya çıkan mevcut fırsatı boşa çıkarmaya çalışmaktadır. Dönemin ruhuna uygun olarak da yalan ve çarpıtma en sık kullandıkları yöntemdir.

Bunun son örneklerinden biri TBMM’de yaşandı.

Geçtiğimiz gün İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez’in İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan’ın Abdullah Öcalan’ın bir mesajını ilettiği basına yansıyan açıklamasını her türlü siyasi nezaketi de bir kenara bırakarak çarpıttığı sözleri, hakikat sonrası dönem siyasetinin tipik bir örneğidir.   

Pervin Buldan’ın “Öcalan çok rahatsız olduğu bir mesele üzerinde durdu. Medyanın dili. Medyanın diline dönük ciddi eleştirileri var. Hâlâ birçok kanalın ve yorumcunun geçmişteki düşmanca dili sürdürdüğünü, özellikle belirtti. Yani şimdi medyada çıkıp bazı yorumcuların, bazı habercilerin, bazı kanalların sürecin aleyhine yorumlar yapması, sürecin aleyhine, ifadeler kullanması bizim çözeceğimiz bir sorun değil. Bu da iktidarın meselesi” şeklindeki sözlerini bağlamından kopararak çarpıtan Turan Çömez bundan Abdullah Öcalan’ın iktidara “farklı mesajı olanların susturulsun, itiraz eden kim varsa kellesi uçurulsun” çağrısı yaptığını iddia etmektedir. 

Belki Pervin Buldan Abdullah Öcalan’ın mesajını daha iyi formüle edebilirdi. Ama kaygının çözüm, barış ve kardeşlik olduğu, yegane rahatsızlığın barış ve çözümün sesinin hamaset ve düşmanlıkla bastırılmak istenmesi olduğu çok net görülen bu mesajdan, tam tersi olacak şekilde medyadaki farklı seslerin susturulmasına, daha da ileri gidilip farklı fikirleri olanların kellelerinin uçurulmasına işaret edecek bir anlam çıkarmak tam da bir hakikat sonrası dönem pratiğidir.

Bu ve benzeri saldırıları ve çarpıtmaların siyasetin değişmez normu haline geldiği hakikat sonrası dönemde bunlara karşı mücadele doğal olarak kolay olmayacaktır.

Bu mücadele her şeyden önce bir hakikat mücadelesi, hakikat için mücadele olmak durumundadır. 

Doğal olarak da bu, karşıtına benzeyerek, onun silahlarına sarılarak verilecek bir mücadele olamaz.  

Hakikat- sonrası dönemde barış mücadelesi yalanlara daha büyük yalanlarla, çarpıtmaya daha büyük çarpıtmalarla verilemez. Bu sadece içine yuvarlandığımız bataklığı daha da derinleştirecektir; en güçlü silahımız olan sözümüzü güçsüzleştirecek, bizim de, demokratik siyaset ile düzen siyaseti arasındaki farkı bulanıklaştıracaktır. Çıkış noktamız ve varmak istediğimiz hedef ne olursa olsun, hakikatten sapma, bizim hedeflerimize daha çabuk, daha kısa yoldan ulaşmamızı sağlamayacaktır, tersine bizi amaçladığımızdan çok farklı noktalara sürükleyecektir.

Çok açıktır ki, mücadele açısından bunun sonuçları ise her şeyden daha yıkıcı olacaktır.

Dolayısıyla da hakikat sonrası dönemde vereceğimiz barış mücadelesinde en güçlü silahımız olan hakikate daha sıkı sarılmadan; yaygın medyadaki, sosyal medyadaki tüm yalan ve çarpıtmalara karşı hakikatin daha fazla insanla buluşması için mücadele etmekten daha güçlü bir silahımız yoktur.

Unutulmasın ki, ne kadar üstü örtülmeye, çarpıtılmaya çalışılırsa çalışılsın hakikat son kertede halkları, ezilenleri özgür kılacaktır; tabii ki uğrunda mücadele ederek, emek vererek, bedel ödeyerek.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.