İnadına hatırlamak, inadına yaşamak

Hatice ERGÜN Haberleri —

  • Devlet şiddetini, doğrudan bu şiddeti yaşayanların dilinden, belleğinden öğrenme, hatırlama ve hem anlatılara hem hukuk belgelerine ve resmi tamamlayan objelere yaslanarak unutmama gereği önemli. 

12 Eylül haftası, 12 Eylül darbesinin Türkiye topraklarındaki yıkımının ve 2000’lere uzanan olumsuz etkilerinin inadına iki değerli sergi haberiyle açıldı; ikisi de 12 Eylül faşizmine ve türevlerine direnişin, ikisi de eşitlik ve özgürlük mücadelesinin hiçbir zaman boşuna olmadığının tarihsel kaydı niteliğinde.
 
İlk olarak açılışı 12 Eylül’de yapılan, 12 Eylül askerî darbesinin ve takip eden faşist rejimin insan hakları eksenli bilançosu niteliğinde bir sözlü tarih çalışması: ‘12 Eylül Askerî Darbesiyle ilgili Türkiye’nin ilk dijital müzesi ve insan hakları arşivi’. [1] Tarihsel Adalet İçin Bellek Müzesi adlı bu yapıt, Research Institute on Turkey (RIT) bünyesinde Eylem Delikanlı (idari) ve Aylin Tekiner’in (müze) direktörlüğünde, maalesef zengin tanıklıkları ve görüşmecileri, materyal arşivi ve danışman kadrosu , görüşmeci grubu ve materyal arşivine dayanan bir tarihsel adalet ve bellek çalışması. Hoş, tarihsel adaletin belleksiz, unutuşa yatarak imkânsız olduğunu bildiğimizde biri diğeri olmadan olamıyor, bunu biliyoruz. RIT ekibi, muazzam bir çalışmaya, hatırlatmaya imza atıyor; iki yıl boyunca çevrimiçi ortamda devam edecek bir bellek müzesi oluşturuyor. Müzede tanıklıklar, anlatılar, dava dosyaları, fotoğraflar, dönemi ve dönem kapsamındaki farklı anları işaretleyen objeler yer alıyor. 12 Eylül’ün Türkiye toplumuna ve siyasetine etkilerinin hâlâ hissedildiği, hâlâ aynı anayasal temelin belirleyici olduğu bir evrede RIT ekibinin vurguladığı, devlet şiddetini, doğrudan bu şiddeti yaşayanların dilinden, belleğinden öğrenme, hatırlama ve hem anlatılara hem hukuk belgelerine ve resmi tamamlayan objelere yaslanarak unutmama gereği önemli. 
 
Bugün, içinden geçtiğimiz tuhaf faşizan dönemde – faşizmin tuhaflığı bir yana, muhalifiyle, tavırsızıyla, namusuyla, kötüsüyle, iyisiyle, adiliyle, adaletisiziyle, başarılısıyla, başarısızıyla, sevmesiyle, nefretiyle, velhasıl, her şeyiyle bir yandan tuhaf bir yandan faşizan sosyo-politik ilişkilenmelerin genelgeçerleştiği bir dönemde – Bellek Müzesi faşist dönemlerdeki karşılamalarımızın biricikliğine rağmen tikel olmadığını, tam aksine tarihsel olduklarını, önceki örneklerin tekrarı olmasa da benzeri olduğunu göstermesi açısından değerli. Faşist dönemlerde yaşanılanı yalnızlaştırıcı, münferitleştirici ve kütleleştirici muktedir eğilimlerine rağmen bir arada, birlikte ve kolektif olana sarılarak durduğumuzda muktedirin tarihe ve bağlantılı gerçekliğimize müdahalesine direnmemizi sağlaması açısından değerli.
 
Bellek Müzesine, İstanbul Toplumsal Cinsiyet Müzesi kapsamında 15 Eylül’de açılışıyla KESKli kadınlar sergisi eşlik ediyor: Vardık, Varız, Varolacağız.[2] Bu da aslen sözlü tarihe dayanan ve Handan Çağlayan (sergi koordinatörü ve eşküratör) ve Meral Akkent’in (küratör) yürütücülüğünde gerçekleştirilen bir çevrimiçi sergi. Bellek Müzesinden farkı tarihi yazılanların tarihi yazanlarla birebir örtüşmesi. Yedi yılı aşkın bir süredir devam eden anlatı, belge, görsel, sesli kayıt toplama, anlatıları gruplara ayırma, grupları kendi aralarında konuşturma ve nihayetinde bir müze mantığı içinde bir arada sunma süreci bir yandan kadınların sendikal aktivizmlerini kendi dillerinden dinleyebildiğimiz, okuyabildiğimiz ve görebildiğimiz bir alan yarattığı için diğer yandan kendi başına feminist kolektif eylemliliği simgelediği için büyüleyici. Katılan tüm kadınların özenli çalışmasıyla şekillenen müze, Rosa Luxemburg’un sözleriyle karşılıyor, bizi: Vardık, Varız, Varolacağız.  
 
KESKli kadınların tarih anlatısı, tam bir kadın tarihi geçidi; sendikal aktivizmin içerisinden doğru toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaygınlaştırılması çabası, kişisel olanın doğrudan politik olduğunun birebir temsilleri, aileden işyerine oradan sokaklara taşan eşitlik ve özgürlük talepleri sendikal aktivizmden de feminizmden vazgeçmeyen cesur, güzel kadınların yaşam öykülerinde, özenle toplanan sendika belgelerinde hem tarihe hem umuda düşülen bir not oluyor. 
 
Eylül, 1980’den bu yana belki de ilk kez direnişi anımsatarak başlıyor; zulmü ve sömürüyü es geçmeden…  
 
[1] https://bellekmuzesi.org/muze/ 
[2] http://www.istanbulgendermuseum.org/kesklikadinlar/hakkimizda 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.