İsveç bahane

Selim FERAT yazdı —

  • Başlık PKK olsa da, aslında atfedilen Rojava projesine sunulan destektir. Şantaj, İsveç ve Finlandiya adresli olsa da, amaçlanan hedef, Avrupa ülkelerinin Rojava’yı meşru güç olarak kabul etme eğilimlerine karşı caydırıcı bir planı hayata geçirmektir.

Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyeliğine sıcak bakmaması, temelinde Kürt düşmanlığına dayalıydı.
Adı geçen ülkeler, PKK/YPG örgütlerine destek vermekle suçlandılar.

Özellikle İsveç, Olof Palme cinayetiyle başlayan uluslararası bir projeyle, cinayetten sorumlu olarak Kürt meşeli bir örgüt PKK’yi hedef göstermişti.
İsveç aynı zamanda, batı Avrupa’da Kürtçe dil dersi verilmesi için devlet imkanları sunan ilk ülkelerden biri olmuştu.

Avrupa’da Kürtçe eğitim uzmanları yetiştirilmesine öncülük eden ülke de İsveç olmuştu.

Biraz paradoks görünse de, bir mantığı var:
Radikal bir örgütlenmeye karşı sert duruş sağlayan bir ülke, aynı zamanda bir halkın kültürel haklarına rıza gösterme hakkına sahip de olabilirdi.
İsveç’li bir bakanın birkaç gün önce, Türkiye’den sonra PKK’yi “terör”le ilgili suçlayan ilk ülke olduğunu açıklaması, şimdilerde ne ifade ediyor olabilir?

İskandinavya ülkelerinin Rojava konseylerine ve özerk yönetimine desteği biliniyor.

Batı Avrupa ülkelerindeki demokratlar, sosyalistler Rojava’yı günümüzün, sosyalist ideallerinin bileşkeni olarak görüyorlar.

Rojava’daki kadın hareketi ve halkların, toplumsal bir sözleşmeyle eşit haklarda temsil hakkına sahip olması, günümüzün göz kamaştıran ileri projelerinden biri.

Rojava’dan gelen ses, devamla toplumsal bir deprem niteliğindedir.

Ve bundan rahatsız asıl güç Türkiye’dir.

Esad da Rojava’ya karşıdır.
İran da.

Ama Rojava projesini durdurmak isteyen asıl güç Türkiye’dir.

Esad rejimi Rojava’yı tolere etmek mecburiyetinde kalabilir.
İran Rojava’ya mecbur edilebilir.
Bu iki ülkeyi Rojava’ya nisbi “evet” demeye zorlayacak güç Rusya’dır.

Ama Kürtler’in varlığını mutlak reddeden Türkiye Rojava projesini durdurmak için tarihi fırsatı, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine başvurduğu dönemde yakaladı.

Başlık PKK olsa da, aslında atfedilen Rojava projesine sunulan destektir.

Şantaj, İsveç ve Finlandiya adresli olsa da, amaçlanan hedef, Avrupa ülkelerinin Rojava’yı meşru güç olarak kabul etme eğilimlerine karşı caydırıcı bir planı hayata geçirmektir.

Katalan Hükümetinin Rojava Özerk Yönetimini meşru temsil gücü olarak kabul etmesini tesadüfi bir eğilim olarak kabul etmemek gerekiyor.

Devlet olmazsa da, Avrupa toplumunun bir parçası olan Katalan topluluğunun attığı adım, diğer topluluklar/ülkeler için bir “model” olabilirdi.
Beklenen de buydu.

Türkiye frene basmak için, İsveç/Finlandiya’nın üyelik başvurularını fırsat fırsat bildi.

NATO Sekreteri ve ABD temsilcilerinin yaptıkları açıklamalara bakılırsa, Türkiye’nin, özellikle de Erdoğan ve Çavuşoğlu adresli açıklamalar, sussuzluğu giderilebilecek nitelikte betimleniyorlar.

Onlar da Türkiye’nin, Rojava projesini durdurmak için harekete geçirilen bir manipülasyonun devrede olduğunu biliyorlar.
İsveç/Finlandiya bahane; sinonimi Rojava!

Bu iki ülkenin politikacılarının ikiyüzlü ve Kürtler’i diplomasiye “kurban” etme çabaları ne ifade edebilir ki?
Hepsi geçici.

Çünkü, Kürdistan ve orada yaşayan halkların sorununun günümüzdeki öznesi Rojava’da geri dönülmesi zor menziller kazanıldı.
Türkiye bu menzilleri dinamitleye bilir mi?

Bunu yapmak istiyor.

Rojava’ya karşı atom silahı kullanma şansı olmayan Türkiye’nin Rojava’yı yenme şansı da yok.

Zap’ta olmadığı gibi!

Selimferat@web.de 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.