Katliamlar dünyasında...

Hatice ERGÜN yazdı —

  • Artık, her güne insan olmayan birçok hayvanın acımasızca katledildiği haberiyle başlıyoruz. Yemek için değil, salt oldukları için öldürülüyorlar.

Kadınların birbirlerine sahip çıktıkları mektuplara sığınasım var. Dünyada bunca gaddarlığın yaşandığı bir dönemde birine odaklansam diğer canlıların yaşam haklarını görmezden gelme endişesiyle ne yazacağımı şaşırdığım bu dönüm noktasında bir yandan hüznü, diğer yandan neşeyi ve her şeye rağmen devam etmeyi vaat eden mektuplara başvurasım var. Ama biraz bekleyecek mektuplar.

Zira, ülke ve dünya gündemi kaynar halde. Umuda sarılanları her gün anaakım siyasetin hançeri yaralıyor. Umuda sarılanlar, barıştan söz edenleri uzak-yakın geçmişleri hiç tekin olmasa da ilgiyle dinliyor. En azından, benim gibiler Devlet Bahçeli örneğinde böyle yapıyor. İki kelimeyi bir araya zor getirirken, bugüne kadar dediklerinden, yaptıklarından bunca uzakta yaygınlaştırılan sözlerini ilgiyle ve şüpheyle dinliyor. Büyük ihtimalle danışmanlarının kaleme aldığı, söze döktüğü açıklamalarıyla Bahçeli, Türkiye’nin barış tarihine baktığımızda çekinerek yaklaştığımız yeni evrenin öne çıkan şahsiyetlerinden. Barış adımlarının bir tarafında böyle bir figürün -ve AKP+MHP birlikteliğinin- durması bir yandan tuhaf diğer yandan tedirgin edici öte yandan içerisinden geçtiğimiz dönemin absürdlüğüne uygun.

Tam da bu nedenle, bu yazıya İmralı görüşmelerinin takiben PKK’nin kendini feshetmesiyle açılan barışla ilgili gelişmelere referansla girmiş olsam da bu konuyla devam etmiyorum. Yine barışla, bir arada yaşamanın en etkili formu olarak yapısal barışla devam ediyorum. Yaşama hakkının salt insanlar için olmadığı, insanların bu dünyada sakin sakin, olabildiğince şiddetsiz bir şekilde yaşayabilmelerinin bir aracı olarak kendi türleri dışındaki varlıklarla ve içerisinde yaşadıkları uzamla barış yapmaları gereğiyle devam ediyorum: 30 Temmuz 2024’te kabul edilerek, 2 Ağustos 2024 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 7527 Sayılı Kanun gereğince yerel yönetimler sokaklarda yaşayan hayvanların, öncelikle köpeklerin sokaklarından alınarak katledilmesini hevesle gerçekleştiriyorlar.

7 Mayıs’ta Anayasa Mahkemesi, CHP’nin yürütmenin durdurulması yönündeki başvurusunu hızılıca görüşüp, birkaç saat içinde reddetti. Yasa tasarısı T.B.M.M’de kabul edildiğinde CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP belediyelerinin yasayı uygulamayacağını her zamanki gürleştirdiği sesiyle dile getirdi. Buna rağmen, yasa henüz Resmi Gazete’de yayınlanmadan farklı CHP belediyelerinin ilgili personeli sokaklarda yaşayan köpekleri avlamaya, yetersiz barınaklara hapsetmeye başladılar. Durumdan vazife çıkarmak bu olsa gerek. CHP-AKP arasındaki birbirini şahıslar üzerinden besleyen ve AKP’nin iktidarda kalmasını CHP’nin ana muhalefette durmasını sağlayan dinamiğin bir örneği de, böyle bir şey olsa gerek.

Artık, her güne insan olmayan birçok hayvanın acımasızca katledildiği haberiyle başlıyoruz. Yemek için değil, salt oldukları için öldürülüyorlar. CHP belediyelerinin bünyesinde yer alan barınaklarda, ilgili personelin eliyle gerçekleşen cinayetler, bunlar. Yasaya göre belediyeler sokaklardaki köpekleri bir arada tutabilecekleri, sağlıklı yaşamalarını sağlayabilecekleri -tabii, belirli bir süre sonra yuva bulunmazsa öldürecekleri- barınakları Aralık 2028’e kadar kurmak zorunda. Öte yandan, İl Tarım Müdürlüklerinin keyfi bir şekilde gönderdiği talimatlarla barınaklar kapasitesiz olsa da Aralık 2028 beklenmeden sokak köpekleri toplanıyor. Uygulamayan belediye personeli soruşturmadan geçiyor; işlerinden olmakla tehdit ediliyor. Hoş, soruşturma olmasa da, tehdit olmasa da yasayı uygulamaya hevesli belediye personeli hiç az değil.

Yaşam hakkının bu ülkedeki geçersizliğine, artık sokak köpekleri örneği de ekleniyor. Ve bu durum salt AKP’nin artık bıktırtan, iyice dibe batan, batmamak için herkesi aşağı çeken, ortağı MHP’nin bir yandan güçlenirken diğer yandan hiçleştiği hükümet kanadında değil, ana muhalefette duran CHP cenahından doğru da işliyor.

Apolitikliğin azımsanmayacak düzeyde olduğu hayvan hakları hareketinde yer alan aktivistlerin iktidar-muhalefet arasındaki bu dansı görmesi, seçmenler olarak tercihlerini yaşam hakkının bütünselliğini, barış olmadan imkânsızlığını fark ederek yapmalarını sağlayacak. Bunun için daha çok yol var. Hiç yoktan iyidir, diyelim; umudumuzu koruyalım.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.