Öcalan'lı olmak

Selim FERAT yazdı —

  • HDP, milletvekilleri, gazeteciler yazarlar, Öcalan’ın özgür olması için taleplerde bulunuyorlar. Uluslararası alanda dünyanın önde gelen aktif aydınları, Öcalan’a özgürlük isteyen çağrılarda bulundular. Suskunluk bozuldu.

I.

"Özgürlük zamanı"

Şimdilerde böylesi bir sloganın hatırlattığı tek şahsiyet Öcalan.

Kaçırılışının 24’üncü yıldönümünde Kürtler o tarihi "şok"u yeniden hatırladılar.

Ancak yeni tecrübeler edindiler; öğrenerek yaşadıkları bir tarih sahnesinde, inatla tarihe kendileri için anlam vermek için direndiler.

Kısacası susmadılar!

Çeyrek asıra yakındır devlet çekirdeği diyebileceğimiz bir güç tarafından, hukuki sınırları dinamitleyen bir güç tarafından İmralı’da tutulan Öcalan’ın 23 yıl sonra Türkiye’de "mahkum" değil, iktidar sahibi olduğunu gösteren yeni emareler ortaya çıkmış oldu.

Ebedi iktidarda kalmayı hedefleyen Erdoğan, Öcalan’ın iktidarından medet uman "Edirne-İmralı" denklemiyle, Kandil’i de işaret eden bir triloji denklemini devreye sokmak istedi.

Böylece konuyla ilgili, 'siyasi aktör' diyebileceğimiz adresler harekete geçti.

Bu tablonun ortaya çıkardığı resim çerçevesi şu: Öcalan’sız olmaz.

Denklemi ayakları üzerine oturtmak istiyorum:

Niyetler ne olursa olsun, bir karede ortaya çıkan dayanılabilir ortak payda:

Öcalan’lı olmak!

II.

23 yıl önce kaçırılarak Türkiye’ye getirildiğinde, "uluslararası hukuk" şoka uğradı.

Dünyanın küçük bir köy ve mezralarına dönüştürüldüğü gibi bir manzara servis edildi.

ABD’nin o dönemlerde gizli servis kanallarını sevk ve idare ederek, koyduğu hedefe nasıl vardığı basına yansıtıldı.

Öcalan’ın kaçırılmasını yansıtan sahneler ve Türkiye’deki devamı, post modern barbarlığa işaret eden görüntüler olarak tarihe geçecekti.

Öcalan’ın uçakta kendisiyle görüşenlerin Türk olmadığını açıklaması, böylesi bir planın azmettirenlerin adresiyle ilgili önemli bir ipucu.

Yine Öcalan’ın tutuklu bulunduğu İmralı’da "TC’nin rolü gardiyanlıktır, esas sahipleri diğer güçlerdir" belirlemesi, tahminlerden daha etkin ve uzun bir tarih sürecinde rol oynayan etkin güçlerin gücüne işaret ediyor.

Roma öncesi ve sonrası süreci, ilişki ve çelişkiler yumağını Öcalan’dan daha iyi bilen birilerinin olduğunu varsayamayacağımıza göre;

O tarihin hala bilinmeyen tüm gizlerini bilen Öcalan oluyor.

Bunun için de görüntülenmesi gereken, o sürecin tarih sahnelerini aktarması gereken o tarih sahnelerinin tümünün tek şahidi Öcalan oluyor.

HDP, milletvekilleri, gazeteciler yazarlar, Öcalan’ın özgür olması için taleplerde bulunuyorlar.

Uluslararası alanda dünyanın önde gelen aktif aydınları, Öcalan’a özgürlük isteyen çağrılarda bulundular.

Suskunluk bozuldu.

1999’da Öcalan isminin anılmasının linç edilmek için yeterli olduğu Türkiye’de "Edî bes e!" sloganının Öcalan’ın özgürlüğünü istemeyle eşanlamlı hale geldiğini ondan medet uman devletin başı da biliyor.

Buraya nasıl gelindi sorusuna cevap vermekten imtina ederek, sözü Öcalan’ın ilk avukatları arasında bulunan Eren Keskin’in birkaç gün önce bir söyleşide belirttiklerini aktarmak istiyorum:

"Biz o süreçte 6 ay evlerimize gidemedik. Bizi öldürmek için evimizin önünde bekliyorlardı. Evime boydan boya Türk bayrakları asıldı. Yani çok acayip günlerdi. Mesela sokakta yürürken saldırıyorlardı. Polisler, avukatları toplu olarak Ankara’da araçlarından indirip dövdüler."

Öcalan belirtmişti: "Ölçtüler, tarttılar, beni alçakça ve haince Afrika'da yamyamların ülkesine attılar. Sözde kandırarak ustalıkla paketleyip beni İmralı'da bir tabuta yerleştirdiler."

Ve "Özgür bir değerlendirmeye imkan vereceği inancıyla bu davamın arkasındaki kirli, kanlı ve çok talihsiz geçen tarihi aydınlatmayı temel görev olarak görmekteyim" demişti Öcalan.

Bu tarihe cevap olması açısından ve de;

Nereden bakarsanız bakın, karşıt ve taraf olanların açık ve gizli talepleri:

Öcalan’lı olmak!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.