Öcalan’a özgürlüğün tarihsel önemi

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Biz durmadan önemli olan “Kürtlerin ulusal birliğidir” diyor olsak da, ondan da önemli olan, Apocu dünya görüşünün sahibi olan Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüdür. 

"Bugün Kobanê’nin Kurtuluş Günü. 26 Ocak 2015’te Doğal Kararlılık Operasyonu’nun hava desteğiyle Kürt savaşçılar Kobanê’yi kurtardı, DİAŞ’ın yenilmez olmadığını gösterdi ve onu stratejik bir hedeften yoksun bıraktı. Güvenilir ve yetenekli bir ortaklık örneği gösterdikleri için Kürtleri tebrik ediyoruz.”

Bu sözler “taze”. Biden yönetiminin ilk Kürt açıklamalarından birisi. CENTCOM tarafından dile getirildi.

Elbette buradan ABD’nin Rojava devrimini stratejik olarak kabullendiği gibi bir sonuç çıkarmak abartı olur. Ancak Biden yönetiminin bölgeyle ilgili görevlendirdiği kişilerin özelliklerine bakınca, ABD’nin Rojava’yla ilgili kendi çıkarlarını esas alan bir politika izlediğini de görüyoruz. Bu politikanın “Apocusuz ya da PYD’siz bir Rojava” olduğundan ise şiddetle kuşku duyuyoruz. “Rojava olsun, ama bizim olsun”. Amerikalı böyle düşünmekte.

Bu durumda Türkiye’nin Biden politikasıyla derdi ne?

“Statü…”

Kürt halkının “statü” kazanması TC için ister PKK’li, ister PKK’nin “geçici” olarak dışlandığı bir statü olsun bir “ölüm/kalım” meselesi. Faşist rejim yalnız “Apocu” bir statüden değil, her türlü Kürdistani statüden öcü görmüş gibi korkuyor. Fırsatını bulduğu gün, diyelim ki PKK’yi zayıflatmayı başardığı gün, sıranın Güney’deki Apocusuz statüye geleceğinden şüphe bile edilemez. Çünkü onlar Güney’de Federe Bölge’ye yol açan gelişmeler esnasında “büyük bir hata” yaptıklarını durmaksızın tekrar ediyorlar. Zaten Kürdistan parçalarından Basra savaşına kadar Kürt halkı statü kazanamadıysa, bunun bir nedeni Sovyetler Birliği’nin Suriye ve Irak’la kurduğu askeri ittifaklar ise, diğeri Britanya’nın İran ve Türkiye ile CENTO içindeki askeri ittifakıydı. Sovyetler dağıldıktan, Humeydi “devrimi” sonunda CENTO yıkıldıktan sonra hem Irak, hem Türkiye, daha sonra Suriye Kürt halkının statü kazanmasını önleme gücünü yitirdi.

Şimdi dikkat ederseniz İran’da biraz ihtiyatlı, Suriye’de gittikçe tırmanan ve Irak Merkezi Hükümetinde hissedilen “statüleri” yıkma eğilimleri var.

Türk devleti bu eğilimlerle yetinme niyetinde değil. Onun niyeti ister “Apocu” statüler olsun, ister “Barzanici” statüler olsun, ister Rojava’da “birlik” adı altında PYD’siz bir statü olsun, bütün statüler yok edilmesi gereken hedefler.

O nedenle CENTCOM’un yukarıdaki demeci Rojava devrimi için hiçbir şekilde bir garanti yaratmasa bile, Türk devleti için büyük bir korku yaratmakta. Türk devletinin üstünde hangi özelliği taşırsa taşısın Kürdistani bir statü hayaleti dolaşmakta.

Demokratik güçler açısından Kürdistan’da elde edilen bütün kazanımları korumak büyük bir stratejik öneme sahip. Şundan dolayı: ABD ve Batılı devletler Türkiye ile ittifakları nedeniyle Rojava devriminin içini ne kadar boşaltmak için çaba harcarlarsa harcasınlar, hatta geçici olarak PYD’yi ne kadar nötralize edecek olursa olsunlar, hem Rojava’da, hem Bakur’da, hem Rojhilat’da ve giderek adım adım Başûr’da Apocu teori ve paradigmanın kitleler üzerindeki etkisini yok edemezler. Türk devleti bu gerçeği çok iyi görüyor. Ortaya bir statü çıktıysa, bu statü hangi uyduruk ideolojiye sahip olanlar tarafından yönetilirse yönetilsin, o statünün içini eninde sonunda Apocu dünya görüşü dolduracaktır.

Sorun o nedenle şöyledir: Kürdistan’da kazanılan statüde kimin “iktidar” olduğundan çok daha önemli olan, o statünün mutlak bir şekilde demokratik bir statü olmasıdır. Neden? Çünkü şu anda Kürdistan’da biricik gerçek kitlesel güç, dünya ölçeğinde müttefiklere, dostlara, yoldaşlara sahip olan Apocu güçtür. Bir gram demokrasi olduğunda bu gücün ağırlığı bir ton olur.

Yakında Bakur’da bu durumu yaşadık. Ortaya HDP çıktı, yıllar boyunca Kürdistan kentleri serhıldanlarla sarsıldı. O nedenle şimdi Türkiye’de faşizm var. Faşizmde bir gedik açılsın, siz seyreyleyin gürültüyü.

CENTCOM’un açıklaması Türk devleti için korkutucudur. Demokratik güçler ve Kürt özgürlük hareketi için ise şimdilik sadece Türkiye’yi korkutan bir açıklamadır, aynı zamanda bu açıklamanın altındaki “niyet” henüz Rojava halkının gerçek iradesine bir destek anlamına gelmemektedir.

Biz durmadan önemli olan “Kürtlerin ulusal birliğidir” diyor olsak da, ondan da önemli olan, Apocu dünya görüşünün sahibi olan Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüdür.

Çünkü Öcalan hem Türkiye’nin “statüleri” yok etmesine karşı direnişin, hem de demokratik bir ortamda kitlelerin var olan statünün içini boşalta niyetlerine karşı, kazanılan statünün içini devrimci özle doldurma pratiğinin başına geçtiği gün, orada artık hiçbir kaygıya yer kalmayacaktır.

Tarihte önderlerin rolü işte böyle zamanlarda eşsiz bir devrimci role dönüşür.

Öcalan’a özgürlük…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.