OHAL mi?

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • Son dönem sokağa dökülen gençlere, emekçilere karşı gittikçe artan her türlü devlet terörü, insanların her gün sokaklarda şiddete uğraması, polisin ve güvenlik güçlerinin vahşice saldırıları, hapishanelerde artan zulüm ve her gün çıkan cenazeler birer tesadüf mü?

Erdoğan açıkça ekonomik kurtuluş savaşı başlattığını ilan ermişti. Kurtuluş savaşı başlatıldığına göre ekonomi batmış demektir.

Ne zaman, kim batırdı derseniz, yirmi yıldır tek parti-tek adam diktası olarak kim iktidardaysa o değil mi? Ama öyle değil işte.

Erdoğan orada da mağdur rolünde. Tam ekonomiyi kurtaracak iken dış güçler, faiz lobisi vd. araya girip işi bozmuş. Bu nedenle "ekonomik kurtuluş savaşı" şart olmuş.

Erdoğan-Bahçeli diktası zaten yıllardır bir "beka" sorunu var deyip OHAL tedbirleri uygularken, üstüne korona tedbirleri de bir lütuf gibi geldi.

Şimdi de batan ekonomiyi kurtarmak için ekonomik kurtuluş savaşı tedbirleri şart olmuş.

Dolar kimler tarafından alınıyor?

Merkez Bankası her gün piyasaya dolar satıp doların tırmanışını durdurmaya çalışıyor ama yetiştiremiyor.

İyi de bu dolarları kim alıyor? Dolarları da dış güçler mi alıyor

İstatistikçiler doların en çok iç Anadolu bölgesinde satın alındığını söylüyor.

Yani AKP-MHP’nin en güçlü olduğu yerlerde millet dolar bozdurmak yerine dolara hücum ediyor.

Yani iktidara oy veren milliyetçi-muhafazakar seçmenler bile "önce dolar" diyor. Hatta Erdoğan’a bağlı olan bir bakanlık bile onu dinlememiş:

"Sayıştay’ın ajansa yönelik 2020 denetim raporunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ilgili kuruluşu olan Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın varlıkları dövizde değerlendirilerek faize yatırdığı ortaya çıktı."

Durum bu iken Erdoğan, Merkez Bankasından sonra vatandaşın başının altındaki yastıkbank’ı da boşaltmak istiyor.

Gönüllü olmuyorsa zorla

Ancak vatandaşın buna gönüllü olarak evet demesi mümkün değil. O zaman zorla almanın yolunu bulmak gerek.

Zorla almanın da binbir yolu var. Vatandaş aç kaldıkça elindeki son kırıntıları da bitirip tüketecek.

Sefalet ücreti

Şimdi asgari ücret arttı diye fiyaka yapan Akape şefleri esasen dolar bazında artış değil, azalma olduğunu, artış dedikleri farkın daha asgari ücret uygulamaya girmeden kurdaki artışlar ve zamlar nedeniyle vatandaşın cebine girmeden uçtuğunu bilmiyorlar mı?

Elde yalan kalmamış durumda

Akape şefleri artık halkı kandıracak, oyalayacak yeni bir yalan bile bulamıyorlar. Bulamayınca zorbalığa sarılıyorlar.

Son dönem sokağa dökülen gençlere, emekçilere karşı gittikçe artan her türlü devlet terörü, insanların her gün sokaklarda şiddete uğraması, polisin ve güvenlik güçlerinin vahşice saldırıları, hapishanelerde artan zulüm ve her gün çıkan cenazeler birer tesadüf mü?

Elbette ki tesadüf değil ve direnişlerin artması, çatışmaların şiddetlenmesi kaçınılmazdır.

İşte Cumhur diktası da bu direnişi bastırabilmek için her türlü vahşeti uygulayabilecek bir hazırlık içindedir.

Çözemediği her sorunu örtbas etmek için beka, dış güçler, ekonomik kurtuluş savaşı vb. derken, bunlar da yetmeyince ayet, nas diye sayıklamaya başladılar.

Ortaya atılan OHAL söylemi

İşte bu ortamda gündeme gelen OHAL iddialarını ciddiye almak gerekir.

İktidarı bırakmamak için her yola başvuracağı belli olan, halk düşmanı-hukuk dışı bir çete ile karşı karşıyayız.

Bu çetenin diktasına son verilmedikçe, her gelen gün geçeni aratacaktır.

Halk, "bu ne hal" diye isyan ediyor, onlar ise OHAL diyor.

Çünkü OHAL gelince tek adam diktası altında istedikleri kadar saltanat süreceklerini zannediyorlar.

Diktatörlerin sonu

Böyle düşünen diktatörlerin sonunu hiç hatırlamak istemiyorlar.

Diktatörler iktidarda oldukları sürece hiç düşmeyeceklerine inanırlar. Etraflarındaki dalkavuk sürülerinden "kral çıplak" diyebilecek birisi çıkmaz.

Bu nedenle nasıl düştüklerini de hiç anlamazlar ama düşerler!

OHAL mi, bu hal mi? Haliniz hal değil. Ne yaparsanız yapın, haliniz perişan!

suatbozkus@gmail.com

twitter.com/suatbozkus

 

 

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.