Öküzüm düşmüş torbamdan

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • “Kayıp silahlar” demek, kayıp insanlar, kayıp cenazeler demektir. Hukukun ve adaletin de kaybolması demektir. Beyaz torosların, siyah transporterların ülkeyi işgal etmesi demektir.

Eskiden beri zaman zaman adliye emanetlerindeki silahlar kaybolur giderdi. Ya bir “yangın” diyerek, ya bir “hırsızlık” diyerek depolardaki silahlar boşaltılırdı. Böylece suç delilleri yok edilir, işlenecek yeni cinayetlerde de bu silahlar kullanılırdı.
Son dönemde “kayıp silahlar” yeniden gündeme geldi.

İçişleri-suç işleri bakanının bilmediklerini tek kişilik “organize suç örgütü lideri” Sedat Peker’in iyi bildiği, yer-zaman-kişi belirterek somut olarak açıklamasından anlaşılıyor. Adama boşuna “suç örgütü lideri” dememişler. Bütün suç işleyenleri ezbere biliyor.

Hiç koskoca bir devletin silahı kaybolur mu? Hadi kayboldu diyelim, yıllarca bulunamaz mı? Bir polis memuru ya da asker bırakalım silahını, kepini kaybetse başına neler gelir? Ama devletin envanterine kayıtlı silahlar kayboluyor da, bulunamıyor. Sorumlusu da bulunamıyor. Ama İçişleri-suç işleri bakanının bilmediklerini Sedat Peker biliyor ve açıklıyor. Zaten özel savaş örgütüne verilen silahlar yasaldır, kayıtlıdır ve bilinir. O zaman bu “kayıp silahlar” neyin nesidir? Kim, kime, niçin bu silahları vermiştir? Kimin emriyle, nerede kullanılmıştır ya da kullanılacaktır? Dışarıda el Nusra’ya TIR’larla silah gönderilirken içeride kimler, niçin silahlandırılmaktadır?

93 konseptinin kanlı-karanlık günlerinde baş sorumlu olan Demirel, devlet tarafından yapılan kontrgerilla cinayetlerine “Devlet bazen rutinin dışına çıkar” diyerek sahip çıkıyordu. Şimdi de iktidarı kaybetme korkusuyla yaşayan Erdoğan-Bahçeli çetesi rutinin dışında nasıl örgütleniyor, neye hazırlanıyor?

“Kayıp silahlar” konusu sadece 3-5 silah konusu değildir. Devletin yapısı, yönelimleri ve yöntemleri konusunda açık bir göstergedir. Bu silahların ne zaman nerede, kime karşı ve kimler tarafından kullanılacağı belli değildir ya da çok iyi bellidir. Ama bunu örgütleyenler amaçlarını çok iyi biliyor. Biz de geçmişte yaşananları bildiğimiz için, bundan sonra olabilecekleri de tahmin ediyoruz.

Aynı dönemde HDP başta olmak üzere yurtiçinde muhaliflere saldırıların artması, yurtdışındaki muhaliflere yönelik artan tehditler ve fiziki saldırılar diktatörlüğün yönelimini de gösteriyor.  Seçim gündemdeyken hem muhaliflere saldırıları arttıran, hem de ülkenin sahibi gibi “Ülkeyi bunlara teslim etmeyiz” diye tehditler yağdıran Erdoğan diktasının yönelimi bellidir.

“Kayıp silahlar” demek, kayıp insanlar, kayıp cenazeler demektir. Hukukun ve adaletin de kaybolması demektir. Beyaz torosların, siyah transporterların ülkeyi işgal etmesi demektir.

Erdoğan iktidarının ilk döneminde her gün yeni bir açılım paketi açarken beyaz toroslar dönemini lanetliyor ve Berfin ninenin elini öpmeye geliyordu. Şimdi çocuklarının cenazesini isteyen anneleri sokaklarda sürükletip eylemlerine yasak koyuyor.

“Kayıp silahlar” meselesi basit bir mesele değil. Ayrıca “kayıp” denilen kayıtlı silahlar dışında kayıtsız tırlarca silahın Nusracılara, DAİŞ’çilere kadar gittiği de biliniyor. Bu mesele şarkıdaki mizah gibi “Amanin, sabahlayın çifte giderken, öküzüm düşmüş torbamdan, gördün mü” havasıyla geçiştirilemez.

“Kayıp silahlar” demek, yeni tetikçi örgütler kurmak demektir.

“Kayıp silahlar” demek, kayıp insanlar, kanlı katliamlar ve cenazeler demektir.

“Kayıp silahlar” demek, hukukun, adaletin kaybolması demektir. Meşruiyetini kaybetmiş bir katil çetesinin diktasını sürdürmek için silaha sarılması demektir.

Eskiden dara düşen siyasetçi Diyarbakır’a gidip “AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” derdi. Halka reform-açılım paketleri vaat edip oy isterdi. Şimdi “Serok” Recep gene gidiyor ama tehdit etmeye, sindirmeye, susturmaya gidiyor.

“Kayıp siyahlar” demek, kayıp adalet ve kayıp demokrasi demektir. Böylece AB de, yolu da kayboldu gitti.

Artık dönem bütün bunları yapanların da paçalarını kurtarabilirlerse kaybolup gitmesi dönemidir. Gitmeseler de halk onları kovalamasını bilecektir.
 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.